Dorukhan Toköz... Beşiktaş'ta zaman zaman oynadığı dinamik, enerjik, akılcı futboluyla göz doldurdu. Bu sezon başında imza parası dahil toplam 17 milyon liraya Trabzonspor'a transfer oldu. Orta sahaya dinamizm kazandırması düşünülen genç ve başarılı futbolcu 2 Avrupa, 4 de lig maçında kadroda yer almadı. Gerekçe ise sakat olması. Geldiği günden bu yana müzmin sakatlığından ötürü takımdan ayrı çalışıyor ve kondisyon salonundan çıkmıyor. Tabiri caizse münzevi bir hayat yaşıyor. 25 yaşındaki futbolcu resmen inzivaya çekildi. Şimdi taraftarın aklında tek soru var: Dorukhan Toköz nerede? Milli formayı da sırtlayan bu futbolcuyla ilgili mini bir araştırma yaptık... Dorukhan Beşiktaş'ta iken kas yırtığı, uyluk gerilmesi, kıkırdak hasarı, kaval kemiğinde zedelenme ve antrenman eksiği gibi birtakım nedenlerle yaklaşık 300 gün yani 10 ay futboldan uzak kaldı. Toplam 40 maçta takımıyla birlikte olamadı. Gazetelerde sürekli 'Beşiktaş'a kötü haber... Dorukhan sakatlandı' başlıklı haberler yer aldı. Futbolcunun sakatlanması anormal bir durum değil tabii ki... Ancak normal olmayan, transfer edilirken bu futbolcunun kronikleşmiş sakatlığının araştırılmamasıdır. Trabzonspor yönetimi göz boyamak, taraftarın gözünde sükse yapmak için süslü tanıtımlarla Dorukhan'ı "BOMBA TRANSFER" diye camiaya yutturdu da farkında mısınız bu bomba elimizde patladı patlayacak. Umarız biz yanılırız.

AVCI’NIN SON KURBANI

Devasa kulüplerin radarına takılan yetenekli bir futbolcu gelecek hayalleri kurarken toplum önüne atılarak pasifize edilmez. Galatasaray maçında tüm çıplaklığıyla tanık olduk böyle bir trajediye. Yeniden sakatlanma endişesi taşıyan, kendisini tam olarak hazır hissetmeyen Abdülkadir Ömür bu zorlu karşılaşmada teknik direktör Abdullah Avcı'nın kaprislerinin, zamansız hırsının kurbanı oldu. Maçta kötü bir performans sergileyen, Trabzonspor'un yediği ilk gol öncesi verdiği hatalı pasla tribünlerden yükselen uğultuların hedefi olan genç futbolcu 30 dakika içinde Avcı tarafından dışarı alınıp taraftar nazarında adeta istenmeyen adam ilan edildi. Burada asıl sorgulanması gereken durum, hedef tahtasındaki isimdi. Zira kadro tercihleriyle Galatasaray'dan ürktüğünü gösteren Abdullah hoca Abdülkadir Ömür'ü de ateşe attığının farkına sonradan varmış olmalı ki onu kanatları altına almaya çalışmış, birtakım telkinlerle yatıştırma cihetine gitmiş. Ama beyhude... Değdi mi hocam? Hazır olmayan oyuncuyu kritik bir sınava sokup hüngür hüngür ağlatmaya değdi mi? Abdülkadir Ömür'ün Trabzonspor'daki kariyerini sorgulamadınız mı? Onu ağlatan taraftarla yıldızı barışacak mı? Böylesine yetenekli, mütevazı bir futbolcuyu bir çırpıda silip atmakla bu camiaya haksızlık yaptığınızı düşünmüyor musunuz? Daha düne kadar Abdulkadir Parmak'ı da bitmek bilmeyen egolarınıza kurban etmediniz mi? Şunu bilin ki bu futbolcular Yavuz Selim'in çamurlu, tozlu sahasında yetiştiler, maçlara yayan geldiler, alın teri döktüler ve bugün o emeklerinin karşılığını alıyorlar. Onlar birkaç kendini bilmez taraftarın serzenişine, protestosuna kurban edilemeyecek kadar ulvidirler. Onlar Trabzonspor'un özbeöz kimliği, geleceğidirler... Bu futbolcular Kazı Kazan'dan çıkmıyorlar. Hırs var, emek var, acı var, sevinç ve coşku var onların geçmişlerinde. Kimseye yedirtmeyiz onları... Temennimiz odur ki Abdülkadir Ömür kısa sürede toparlanacak ve gerçek kimliğine dönüp tüm dünyanın gıpta ile izlediği bir isim olacak. Bilinmeli ki tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.

GÜLME KRİZİNE GİRDİK

Trabzonspor’un efsane kadrosundan Mehmet Cemil’i tanımayan yoktur. Belki top tekniği yoktu ama önüne top atıldı mı onu tutabilecek ve yetişebilecek futbolcu da yoktu. Süratinden ötürü yan hakemler de ofsayt çizgisi içinde onu takip etmekte zorlanıyorlardı. Gerçek Trabzonsporlu, Trabzonspor aşığı efsane futbolcusu. O’nun deyimiyle Trabzonspor’dan asla menfaatlenmeyenlerden. Trabzon’da gerek futbolculuk dönemlerinde gerekse futbolculuğundan sonra yaşadıkları anıları anlatırken dinleyenleri gülmekten kırıp geçiren ve bir o kadar da düşündüren Trabzon beyefendisi bir insan.

Efsane takımın futbolcusu Mehmet Cemil Altın, Trabzonspor’un efsane altyapı hocalarından Sadi Tekelioğlu. Metin Sarıgan, Metin Karaali, İsmail Bulut ve Salih Aslan ile birlikte iş insanı Coşkun Öztürk’ün Yenimahalle’deki işyerinin bahçesinde bir araya geldik. Hem çayımızı hem kahvemizi yudumladık. Sadi Tekelioğlu ile Mehmet Cemil futbolculuk yıllarında yaşadıkları anıları anlatarak zamanın nasıl geçtiğini bilemedik.

DAMPERLİ KAMYONLA İDMANA GİDERDİ

Trabzonspor’un 2.Lig’de oynadığı dönemlerde idmanlarını çoğunlukla Ziya bey sahasında yapardı. Kavakmeydan’da oturan Mehmet Cemil Altın, Ziyabey deki idmanlara damperli kamyonla gidip gelirdi. Bir gün yine damperli kamyonla idmana giderken kamyonun arkasına arkadaşlarını bindirir idmana gider. Arkadaşları da Kavakmeydanspor’da futbol oynuyorlar. Bunların bir tanesi rahmetli Godik Ömer idi. Bu üç arkadaşı Kavakmeydanspor’da futbol oynarlardı. Maçlarda santrafor oynamak isterdiler. Mehmet Cemil abi kafasında planı yapmış. Kamyonun arkasında bulunan arkadaşlarından ikisini sakatlayıp Godik Ömer’i santrafor oynatmak düşüncesinde, yolda bulunan her tümsekte frene basan Mehmet Cemil abi bu düşüncesini gerçekleştiriyor. Bir arkadaşını el bileğinden sakatlıyor. Diğeri kafasını kamyonun kenarına vuruyor. Akşam üstü arkadaşının evine gidip ona yaptığı planı anlatıp elini sargıya alalım bu maçta sen oynama Godik Ömer’i santrafor oynatalım diyecek.

Bir de ne görsün arkadaşının bileği bir kovanın içerisindeki suda. Kardeşi bileğini ovuyor. Mehmet Cemil kendi kendine bu maçta oynamaz. Oynanacak olan maçta Mehmet Cemil abi dışında herkes Godik Ömer’in santrafor oynamasını istemiyor. Mehmet Cemil abi kafasına koymuş bir kere ne pahasına olursa olsun Godik Ömer’i santrafor oynatacak. Başka bir planını yapıyor. Lahmacun yemek için lokantaya gidiliyor. Kendisine bir tane acısız, Godik Ömer’e iki tane çok acılı lahmacun yaptırıyor. Bunların ikisini yersen seni önümüzdeki maçta santrafor oynatacağım der. Rahmetli Godik Ömer lahmacunun yarısını koparır. Başlar çiğnemeye yutması ile yüzünün kızarması bir olur. Masadaki suyu kaptığı gibi kafasına dikler. Godik Ömer’in yanması geçmez gözünden yaşlar gelir. İkinciyi yemek istemez. Masadan kalkarlar. Mehmet Cemil abi diğer lahmacunu paket yaparak yürüme Kavakmeydan’a doğru gelirler. Tam Atapark’ta eski Sağlık Meslek Lisesi’nin bulunduğu yere geldiklerinde, Godik Ömer’e şunun yarısını ye. Yarısını duvara saklayalım önden giden arkadaşlara Ömer lahmacunu yedi maçta Ömer’i oynatacağım derim. Godik lahmacunun yarısını yer yarısını duvara saklar. Mehmet Cemil arkadaşlarına söyler onları ikna eder. Maç günü gelir Godik Ömer ilk on bir de sahaya çıkar. Rakip ceza alanında top Godik Ömer’in ayağına gelir, gelişine vurur topu çatala takar takımını 1-0 önde geçirir. Daha sonra ceza sahası dışında bir faul olur. Mehmet Cemil abi, Godik Ömer’e frikiki attırır. Godik Ömer topa bir vurur o da çatala takılır. Maç 2-0 derken Kavakmeydanspor rakibini 3-1 yener. Godik Ömer 2 gol atar, bayram havası yaşar.

KOÇU MALZEMECİ AYAZ SALİH’İN ODASINA KAPATTI

Akçaabat Sebatspor’da oynadığım yıllarda hocamız Ali Kemal Özcan, yöneticimiz rahmetli Yaşar Yılmaz, malzemecimiz Ayaz Salih abi idi. Yeni sezon için Ordu’nun Keyifalan yaylasına onbeş günlük kampa gittik. Otele yerleştik. Otelin bahçesinde iki tane koç bulunuyor. Bir tanesi öyle vuruyor öyle vuruyor ki. Onu tutmak yanına yanaşmak mümkün değil. Malzemecimiz Ayaz Salih’e arkadaşlarla bir oyun yapalım dedik. Beni çok sever bende onu severim.

Kampta herkesi yatırırdı sonra Salih abi yatardı. Rahmetli Kadir ve arkadaşlarla konuştuk. Hocamız Kadir Özcan’a ve kafile başkanımız Yaşar Yılmaz’a olayı anlattık. Onlar da tamam dedi. Takımın çoğu yattı. Yaşar Yılmaz’da Ayaz Salih’i odasından çıkarttı. Biz de Kadir ve diğer arkadaşlarla bahçenin arkasındaki koçu gittik almaya, beni vurmasın diye iki boynuzlarından yakaladım. Arkadaşlar bacaklarından sırtından tuttular otelin kapısının arkasından koçu Ayaz Salih’in odasına kapattık. Koç odanın duvarlarını, dolabı ve yatağı kırıyor. Lobiye indik Ayaz Salih ile Yaşar Yılmaz oturuyorlar. Saatte geç oldu. Biz yatmaya gidiyoruz. Onlar da bizimle geldiler. Ayaz Salih odanın kapısını açmasıyla koçun ona vurması bir oldu. Ayaz Salih öyle bir bağırıyor öyle bir bağırıyor otel yıkılıyor. Koçun önünden onu zor aldık. Bağırması canımı acıttı. Çok üzüldüm, yapmasaydım diyerek pişman oldum. Arkadaşlarla koçu yakaladık odadan çıkarttık. Ama Ayaz Salih benim olduğumu anladı. Ayaz Salih’in canı yandı daha durur mu, bana öyle küfürler ediyor ki. Ben çareyi kaçmakta buldum.

ARJANTİNLİ AYALA’DAN ETKİLENDİK UZUN SAÇ SAKAL BIRAKTIK

Trabzonspor 2.Lig şampiyonu olduğu o yıllarda Bordo-Mavili futbolcuların hepsi uzun saçlı ve sakallı idi. Sebebini ise Mehmet Cemil abi şöyle anlatıyor. O yıllarda Arjantin milli takımında oynayan Ayala diye bir futbolcu vardı. Hem onun futboluna hem de topla birlikte süratlendi mi saçları yele gibi sallanıyordu. Biz de o yıllarda Ayala’nın saç stiline hayran olduk, uzun saç ve sakal bıraktık. Takım arkadaşlarımın çoğu saç ve sakal bıraktı. Türkiye’de uzun saç ver sakal moda olmuştu. Biz dahil herkes Ayala’ dan etkilendik maçlara sakal ve uzun saçlarla çıkardık.