İletişim Fakülteleri’nde öğretilir. Gazeteciliğin evrensel kuralları vardır. Gazeteci; basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanır.

Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder. Gazeteci, önce halka ve gerçeğe karşı sorumludur. Gazetecinin görevi gerçeği iletmektir. Halkın haber alma hakkının yerine getirilmesidir. Gazetecinin görevi gazetecilik yapmaktır.

Gazeteci; halkın bilgi edinme hakkı uyarınca, haber alma, yorum yapma ve eleştirme özgürlüğünü kullanırken kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçekleri çarpıtmadan aktarmak zorundadır.

Gazeteci; başta barış, demokrasi, hukukun üstünlüğü laiklik ve insan hakları olmak üzere; insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur.

Gazeteci, mağdurun, güçsüzün, yoksulun, ötekileştirilenin ve “sesini duyuramayanların” sesi olmakla yükümlüdür.

İfade özgürlüğü demokratik bir toplumda yaşamsal değerdedir. Zira yeni ve farklı düşüncelerin ortaya konulmasına, bireylerin farklı olan bu düşünceler arasından seçim yapmalarına, kendi düşüncelerinin doğru veya yanlış olduğunu sınamalarına imkan sağlayan ifade özgürlüğü, aynı zamanda hakikatin ortaya çıkmasının ve toplumun bunu öğrenmesinin de en etkili aracıdır.

Demokratik olmayan, olmadıkları için de başta ifade özgürlüğü olmak üzere diğer temel hak ve özgürlükleri yasaklayan toplumların, bu şekilde hareket etmelerinin en büyük nedeni de, hakikatlerin toplum tarafından öğrenilmesinden korkmalarıdır.

Rize’deki ilginç bir davayı Ankara’dan takıp ediyorum..

Gazeteci GençağaKarafazlı’yı tanırım. Rize’de görev yapan önemli gazetecilerden birisidir. Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin de üyesidir. Basın ve ifade özgürlüğü alanında mücadele veren aydınlarımızdandır. Bu nedenle de her aydın gibi bedelini zaman zaman ödüyor..

Eski Başbakanlarımızdan, Rahmetli Mesut Yılmaz’ın Rize ziyaretleri kapsamında çok kere birlikte görev yaptık. Sohbetlerimiz olmuştur. Buna rağmen, arada bir beni ve yazılarımı, köşesinde eleştirdiği çok olmuştur.

Benim hemşerilerime yönelik tarzım şudur: Hangi düşünceden veya siyasi partiye mensup olursa olsun, genelde eleştiriden çok Yapıcı, yönlendirici, sorunları dile getiren üslup kullanırım.

Bunun yanında. Yazı yazıyorsak eleştiriye açık olmalıyız. Gülü seviyorsak dikenine katlanmalıyız. Bu bağlamda meslektaşım Karafazlı’nın hiçbir eleştirisine, köşelerimdecevap vermedim.

Haber alma veya eleştiri hakkı demokratik bir toplumun bir gerçeğidir. Eleştiri hakkını kullanmış bende saygı duymuşumdur. Hatta eleştirilerinden bile ders aldıklarımda olmuştur.

Gelelim konumuza. Gençağa Karafazlı, Rize’de yargılanıyor.. Demokratik ülkelerde herkes yargılanabilir. Dosyanın içeriğiNİ bilmiyorum. Yargıçlarımızın en doğru, tarafsız hukuk çerçevesinde karar vereceklerini umuyorum.

Peki, yargılamaya sebep haberin konusu neydi? Rize’deki RTE Üniversitesi’ndeki kız öğrencilerinin taciz iddialarını haberleştiren Gazeteci Gençağa Karafazlı, hakim karşısına çıkmasıdır

Meslektaşımız, bir öğretim üyesinin öğrencilerini taciz ettiğini ilişkin iddiaları haber yapmış. Önce haberlere erişim yasağı konulmuş. Sonra da dava açılmış. Önemli bir iddia ve haberdir. Konuşulması gereken bu olaydır. Ne yazık ki, her işimizde olduğu gibi, kimin ne yaptığı değil, kimin ne görüp yazdığı sorgulanıyor.

Deneyimli gazeteci meslektaşımız, elinde yeterli bilgi ve belgeler olmamış olsaydı zaten, böyle bir haberi yapmazdı. Taciz olayı varsa, tacize uğrayan öğrencilerinin ifadeleri, bu haber için yeter de artar bile.

Rektörlük şunu yapmalıydı. Haberi ihbar kabul edip, konu ile ilgili soruşturma açıp, olayı aydınlatıp gereğini yapmasıydı..

Toplumun gerçekleri öğrenme hakkı vardır. Basınının özgür olmadığı ülkede insan hakları ve demokrasi yoktur. Gençağa, görevini yapmıştır. Bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz..