Geçenlerde internette sörf yaparken haber portallarından birinde dikkatimi çekti. Hani şu EURO 2020'de bizim Doğrucu Davutlar(!) tarafından çarmıha gerilen, acımasızca eleştirilen, Fenerbahçe'nin bebesi Altay'la kıyaslanan Uğurcan Çakır var ya, dünyanın en iyi futbolcularından biri seçildi. Haber şu: Uluslararası Spor Araştırmaları Merkezi (CIES), 2021 yılının en iyi futbolcularını listeledi. İsviçre merkezli kuruluşun raporunda Ballon d'Or ödülünden bambaşka isimler bulunurken Süper Lig'den iki futbolcu da en iyiler arasında vitrine çıkarıldı. Listenin 1 numarasında Real Madrid'den Thibaut Courtois yer alırken Atletico Madrid'den Jan Oblak ikinciliği, İnter'den Milan Skriniar ise üçüncülüğü paylaştı. Gol makinesi Robert Lewandowski'nin 17. sırada kendine yer bulduğu listede Ballon d'Or'u kazanan Lionel Messi ise 24. sırada yer alabildi. "Yılın En İyi Kalecileri" kategorisinde ilk üç Real Madrid'den Thibaut Courtois, Atletico Madrid'den Jan Oblak ve Bayern Münih'ten Manuel Neuer olarak belirlendi. En iyiler listesinde Trabzonspor'un ele avuca sığmaz çocuğu Uğurcan Çakır ve Galatasaray'ın tecrübeli eldiveni Muslera da "altın" eldivenler arasında değerlendirildi. Trabzonspor'la özdeşleşmiş efsane kaleci Şenol Güneş'in gölgesinde yürüyen, çocukların ve gençlerin idol belledikleri Uğurcan'ı elin oğlu baş tacı yaptı da içimizdeki İrlandalılar kabullenemedi ya çok da tın yani! İçimin yağları eridi vallahi. Hele dünkü maçta koltuklarım kabardı. Zarf başka mazruf başka beyler. Öyle birilerine sakal sıvazlayarak, zarf atarak olmuyor bu işler. Sezar'ın hakkı Sezar'a... Altay maçında bir kez daha kendini kanıtladı Uğurcan Çakır. Cebrail'in örümcek ağlarını aldığı golde yapacak hiçbir şeyi yoktu. Bamba, Poko, Kappel ve Murat Akça'nın yüzde yüzlük pozisyonlarında ise kalesinde devleşip takımının aldığı üç puanda aslan payını kaptı. Savunmanın zafiyet yaşadığı anlarda rakip oyuncularla tek başına savaştı. Gedik verilen mevkilere set çekti. Kaptanlık apoletini layıkıyla taşıdı ve maçın kırılma anlarında yaptığı inanılmaz reflekslerle 2-1'lik galibiyetin mimarlarından biri oldu. Trabzon'un kara kaşlı, jöleli saçlı, yakışıklı çocuğu UĞURCAN, her zaman 1 numarasın, baş tacısın.

BİR KIŞ MASALI

Sevdanın rengi umut, umudunki Trabzonspor. İçimde umut taneleri, başak başak, gün geçtikçe büyüyen... Gözümde çıkmaz bir sokak, yılankavi uzayan... Beynimi kemiren mendebur sorular: Ya yine olamazsa şampiyon bu takım? Bu kadar yaklaşmışken işin ucuna, yarım mı kalacak bu hikaye? Yüreğimin sol yanına oturdu bir yangın. Etrafta mis gibi tereyağlı mısır ekmeği kokusu... Kuzinenin üzerinde fındık, fırında nar gibi kızaran patates... Allahım, biri rüya desin tüm bunlar için! Zaman zaman ağdalı cümleler kurmayı seviyorum. Tıpkı Trabzonspor'un Hatayspor önünde oynadığı futbol gibi... Karmaşık ama anlam yüklü. Giriş ve sonuç bölümü var ama gelişme bölümü insanı ikilemde bırakan türden... Rus Kızılordu Korosu sönük kalır tribündeki taraftarların tezahüratları karşısında. Sıradan bir halk şiirine epik yorum katarcasına, coşkulu ve en yürekten... Rüya takım Manchester City'yi izler gibi oldum birkaç dakikalık bölümde. Başım döndü o pas trafiğinde. Yapmayın beyler! Kalbi olan var, bu tempoya ayak uyduramayan olur, Allah korusun. "Şaşı Bak Şaşır" oyunu mu oynuyorsunuz? Ömer Erdoğan kendini galibiyete öyle şartlandırmış ki mağlubiyete tav oldu! Djaniny ve Cornelius çekti fişini rakip takımın. Gerisi çorap söküğü gibi gel(me)di. Trabzonspor baktı ki Hatayspor'un yaşamsal fonksiyonları durdu, el ense yaptı. Sonrası nekahet dönemi... Elif'in kağnısı gibi... Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez. Abdullah hocam bu ne! Soyunma odasında mı yoruldu bu takım? Neden ikinci devre bu gerisin geri yaslanma? Endişe mi yoksa "Düşünen Adam" modundaki rakibi tamamen dumura uğratma taktiği mi? Diouf'un kaçırdığı, daha doğrusu Uğurcan'ın kurtardığı pozisyon ayılttı bizi tilki uykusundan. Sonlara doğru da Koita'nın değerlendiremediği bir iki pozisyonu izledik. Ve nihayetinde zor bir engeli daha sindire sindire aşmayı başardık. Yükseklerde tipiye dönüşen karın soğuğu üşüttü bizi Akyazı'da ama sıcacık yorganın altında kış masalı dinleyip pembiş pembiş rüyalara dalmak var işin ucunda. Bu masal Andersen'den değil haaa, Abdullah Avcı'dan. Kamu spotu gibi olsun: İyi uykular çocuklar!

HAZMEDEMEYENLERE KİSARNA MADEN SUYU!

Ooo, bu aralar sosyal medyada, televizyonlarda, sanal alemde Trabzonspor haberleri gırla gidiyor. Ligin boyu kısaldıkça liderle rakipleri arasındaki puan farkı büyüdükçe büyüdü. Son Altay galibiyeti Trabzonspor'u hazmedemeyenleri iyice küplere bindirdi. Başta yayıncı kuruluş olmak üzere, Devletin televizyonunda bile "şeytani" düşünceler ayyuka çıkmış. Belli ki Fırtına birilerinde hazımsızlık yaratmış. Karadeniz "Vur vur inlesin Trabzonspor'un büyüklüğünü çekemeyenler dinlesin" diye haykırdıkça Marmara hasedinden kuduruyor. "Vay efendim Trabzonspor kollanıyor", "Trabzon'a kol kanat geriliyor" gibi çok ucuz savunma metotları geliştirip kendi başarısızlıklarına kılıf arama derdine düşmüşler. Bizden tavsiye... Trabzonspor'u çekemeyenler besmele çeksin, belki imana gelirler. Hazımsızlık sorunu yaşayanlara da Kisarna maden suyunu öneriyoruz. Evet beyler! Feriştahınız gelse engelleyemeyeceksiniz. Şampiyonluğu dağa taşa yazdırmaya ant içmişiz.

HİTABETİN ÜSTADI FUTBOLUN YAŞAM KOÇU

Türkiye onu akıcı Türkçesi ve kadifemsi diksiyonu ile tanıdı. Para kazanmaya boya ve pazarlama alanında çalışarak başladı, daha sonra başarıyla girdiği TRT'nin kıdemli ve demirbaş spikerlerinden biri oldu. 1963 Sakarya doğumlu olan ünlü spiker Erdoğan Arıkan'la telefonda konuştum. Sıcak kanlı, dobra, enerjisi yüksek, yalnızca sesiyle değil beden diliyle de göz dolduran bir insan. O, aynı zamanda retorik üstadı, gelişim uzmanı, yaşam koçu. Hani derler ya, bir koltuğa on karpuz sığdıranlardan... Türkiye'nin yedi bölgesini arşınlayıp yetenek avına çıkıyor, gelişime açık, katılımcı ve enerjik spiker adaylarını keşfediyor. Her defasında ekrandan alışık olduğum ve hayranlık beslediğim o ses tonunu bu kez telefonun kulak memesi mesafesinden dinledim. Arıkan "İşte bu!" dedirten özgünlük ve incelikte bir tınıya sahip. Mesleğini sanatsal bir bütünlükte yansıtanlardan. Üstelik Trabzonspor sevdalısı olması farklı bir sempati uyandırdı bende. "Küçük yaşta iken Sakaryaspor'un Trabzonspor ile maçı vardı. Galip gelen 1. Lig'e (Şimdiki Süper Lig) çıkacaktı. Maçı Trabzonspor kazanıp şampiyon oldu ve 1. Lig'e çıktı" dedim ve ekledim: "Trabzon'a geldiğinizde sizi burada iş insanı Mustafa Öztürk ve kardeşleriyle birlikte ağırlamak isteriz." "Seve seve" karşılığını verdi. Uzun zamandır içimde kalan uhdeydi bu. Erdoğan Arıkan'la çaylarımızı, kahvelerimizi yudumlar, sohbetin belini kırar, Trabzonspor ve meslek yaşantısına dair laflarız diye düşündüm. Marmara Bölgesi'nin Çatalca-Kocaeli bölümünde yer alan Sakarya'da doğmasına rağmen Trabzonspor'un gönlünde farklı bir yeri olduğunu söyledi Arıkan. Abdullah Avcı ve talebelerinin bu sezon yılların biriktirdiği hasreti bitireceğine inandığını ifade etti. Evli ve bir çocuk babası olan Arıkan özellikle futbol programlarının daha renklenmesi ve izleyici kitlesinin diğer spor dallarını da kapsaması için kılı kırk yarıyor. Arıkan, 6 Dünya Kupası, 4 Avrupa Futbol Şampiyonası, 3 Olimpiyat Oyunlarının yanı sıra, Akdeniz Oyunları'nda da mesleğini adeta konuşturdu. Başarılı spor spikeri yaklaşık 25 yıllık iş yaşamına yerel, ulusal ve uluslararası çapta birçok ödül sığdırdı. Bir yerde futbol varsa orada Erdoğan Arıkan vardır.

NE ÇOK ENKAZ!

Türk futbolunda ayrışma, ötekileştirme, değersizleştirme, pasifize etme çalışmaları meşin yuvarlağın üzerinde kirli emelleri olan mahfiller için ritüel haline geldi. Hele başarı İstanbul dışına taşınmışsa bu ritüel vuvuzela gibi kulakları tırmalar, dayanılmaz bir hal alır. Türkiye'de en büyük tahammülsüzlük kuşku yok ki Trabzonspor'a. Denize nazır yaktıkları çıramozla buzuki eşliğinde uzo ile demlenip sirtaki yapan kopuntular bordo mavili takımın beklenen şampiyonluğunu Pontus ile aynı düzlemde ilişkilendirdiler. Bu ne küstahlık, bu ne aymazlık? Can Ataklı'nın sunduğu program sırasında ekranın alt yazısında beliren "Trabzonspor'un şampiyonluğu Rum Pontus Devleti hayalindekiler için neden önemli?" sorusu tepemin tasını attırdı. Ya siz kimsiniz ki amip gibi üreyip çoğalıyorsunuz? Nedir bu Trabzon'la alıp veremediğiniz? Politikacının biri ağzından salyalar akarcasına Trabzon'u Pontus'la bağdaştırır, Rum kulüp başkanı Türkiye'yi evleri olarak kabul eder, Sümela'da ayin sırasında misyonerlik faaliyetleri göğü deler... Ne çok enkaz ya!

İŞTE BU SEBAT’IN AYAK SESLERİ!

Trabzon’un horonuyla, köftesiyle meşhur olan ilçesi Akçaabat gelişme sürecini bütün hızıyla sürdürüyor. Yunanca adı “çınar ağacı” anlamına gelen “Platana olan” ilçe, kıyı boyunca uzanan görselliğiyle cezbediyor. Kente gelen yerli ve yabancı turistlerin ilk uğradığı yerlerden biri de köfte ve balık restoranları oluyor. Burada horon yerel halkın tabiriyle ‘dik’ oynanıyor. Trabzon’dan miras kalan futbol da Akçaabat’ın olmazsa olmazlarından. Horon ve futbol bütünleşince seyir zevki yüksek maçlar oynanıyor ilçede. Yöre sakinlerinin futbol tutkusunu 1923’te Mehmet Ağa başkanlığında kurulan Akçaabat Sebatspor perçinledi. Akçaabat temsilcisi 2003-2004 sezonunda o günkü adı Birinci Lig olan Süper Lig’e yükselmişti. Bir ilçe takımı olarak ‘süper’ başladığı ligin ortalarına doğru irtifa kaybeden Sebat, kendisinden katbekat fazla bütçeli rakiplerine daha fazla direnememiş ve küme düşme üzüntüsü yaşamıştı. Cumhuriyetle yaşıt kırmızı-beyazlı kulüp o yıldan bu yana kademe kademe gerileyerek düştüğü amatör kümede ayağa kalkıp yeniden şaşaalı günlerine dönme çabasında. Adeta ‘Yıkılmadım ayaktayım’ diye haykırıyor. Trabzon Bölgesel Amatör Ligi’nde diriliş mücadelesi veren Akçaabat temsilcisi, Sebat Gençlik adıyla ve Cemil Kalkışım başkanlığında küllerinden yeniden doğma evresinde. Kulübün eski başkanı Erkan Kaynar’ın ayakta tuttuğu kırmızı-beyazlı ekibe Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim elindeki imkanlar dahilinde destek veriyor. Sebat’ın yeniden doğuşunda aslan payına sahip olanlardan biri de daha önce Vakıflar Genel Müdürlüğü görevinde bulunan Trabzon Akçaabatlı Abdi Serdar Üstünsalih. En son Ordu Gücü’nü 2-0’lik Önüne geleni tokatlayan  liderlik koltuğuna oturan Sebat adım adım daha üst liglere göz kırpıyor. Ömer Hayyam der ki, “Ayağa kalk ve yürü, oturmak için önümüzde daha sonsuzluk var.” Sebatspor’dan da beklentimiz bu yönde