Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cezaevinde kendisini ziyarete gelen hiç bir dostunu unutmadı. Hepsine vefasını gösterdi. Hala da gösteriyor.
Şoförünü bile milletvekili yapmış.
Refah Partisi’nden arkadaşlarını siyasete ve bürokrasiye taşıdı..
Bunları çok zor yollardan geçerek yaptı.
Belediye Başkanlığı döneminde AKBİL soruşturmasına maruz kaldı, arkasından şiir okuduğu gerekçesiyle hapsedildi.
Geriye bakıp hatırladığımızda cezaevinden çıkıp Trabzon’a Haçka, Giresun’a Kümbet yaylasına dinlenmeye geldiğinde koruma polisi bile verilmiyordu.
Kim yapıyordu? İktidara gelme ihtimalini ortadan kaldırmak için o dönemin Başbakan ve Başbakan yardımcısı (1997-2002) Mesut Yılmaz ilk sayılabilecek isimdi.
Çünkü kendisi de Erdoğan gibi Rizeli idi.
Tayyip Erdoğan’a bir yandan siyaseten baskı vardı, bir taraftan da Erbakan sonrasında yeniden iktidarı vermek istemeyen katı bürokrasi onu zorluyordu.
Erdoğan’a yakın kim varsa hedefte idi.
Onu öven televizyon kanallarına cezalar kesildi.
Kombassan’a irticacı damgası vuruldu, kapatıldı,
Yeşil sermaye dendi, Ülker’in ürünleri karargahlardan içeri sokulmadı.
Partinin kuruluşu sonrası konuşmak için Erdoğan salon bulamadı.
Yıl 2001, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan program için Trabzon’a geliyor.
Dönemin Valisine ‘Genel Başkandır git havalimanında karşıla’ diyorlar. Ne olur ne olmaz diye çekiniyor, gitmiyor.
3 Kasım 2002’de yüzde 34 ile AK Parti işbaşına geliyor.
Osman Pepe Orman Bakanı olarak kabineye giriyor.
Trabzon’a, İl Genel Meclisi üyesi Hanefi Saran’ın cenaze merasimine geliyor.
Trabzon Valisi görevden alındığını cenazede ondan öğreniyor!
Yıllar sonra Vali bey şunu söylemişti: ‘Gitsem Tayyip beyi karşılasam, akşam yemeğine davet etsem kıyamet mi kopardı?
Kopmazdı. Ama o siyasi iradeye bağlanmak böyle bir şey!
Yıl 2019. Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü’nden çıktı, İstanbul’a geldi.
İBB Başkanlığına 2 dönem seçildi.
Doğruya doğru, İstanbul’a Tayyip beyin Başkanlık ve Başbakanlık dönemi kadar hizmet yapamadı.
Ama bu halk nasıl Tayyip Erdoğan’a sevdalandı ise ona da destek verdi.
Vermeye de devam ediyor.
Elazığ’da deprem varken Palandöken’de kayak yapması, kar yağıp İstanbul felç olurken ABD Büyükelçisi ile akşam yemeği yemesi. HDP ve DEM Parti ittifakı.
Bunlara yönelik merkez medya eleştiri yaptıkça, Ekrem İmamoğlu’nun oy yüzdesi erimedi, aksine hatalarından doğan açıklar kapandı.
Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin ‘ahmak’ davası ve aldığı ceza, arkasından Bilirkişiye hakaretten yeni bir dava ve son olarak da sahte diploma davası.
Bütün bunların üzerine İmamoğlu partisinin de onayı ile cumhurbaşkanı adayı olarak yola çıktı. Türkiye’yi geziyor.
1997’den 2005’e kadar Tayyip Erdoğan’a o günün iktidarı ne yaptı ise şimdi İmamoğlu’na yapılıyor.
Salon verilmiyor. Diğer iller bir tarafa ama Trabzon’da en azından salon tahsisi iptal edilmemeli idi.
Siyasette olsun, ticarette olsun, nerede olursa olsun, size yapılanı başkasına yapmayacaksınız. Yapılmasa idi bu kadar hizmetle Erdoğan’ın oyu yüzde 60 idi.
Tayyip Erdoğan bir kişinin oyu ile Yüksek Seçim Kurulundan vize almış ve AK Parti bir oyla Anayasa Mahkemesinden kapatma (2008) davasından kurtulmuştu.
Bakalım Ekrem İmamoğlu’nun yolu nereye kadar gidecek.
Karar çıkan bir dava, devam eden bir soruşturma ve diploma konusu.
Diploma konusunda ihmali bulunan dekan görevden alınmış. Bu diplomanın da iptal edileceği ihtimalini kuvvetlendiriyor.
Tayyip bey de yola çıkarken birçok alternatif ile çıkmıştı.
İmamoğlu da benzer hazırlıkları yaptı.
Ceza alırsa bile emanetçisi olarak Mansur Yavaş’ı görmüyor..