Türk siyasi yaşamı neleri görmedi ki. Ya da siyasi konjonktürde ki değişimler kimi boşlukta bırakmadı ki!
Partilerin önemli isimleri birbirleri ile atışır, hatta hakaret ederler ama sonunda Genel Başkanlar buna bakmaz bile, vekiline hakaret edeni transfer eder. Grup toplantısında rozetini bile takar.
Onun için siz, siz olun sözlerinizi her zaman dikkatli seçim ve öyle söyleyin.
Ama diyeceksiniz ki, ya Yusuf kardeşim her şeyi beklerdik de Devlet Bahçeli’den bu kadarını da beklemezdik.
Sinan Oğan 18 Mayıs Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi seçimlerine ATA ittifakının adayı olarak girmişti. Aldığı oy ise yüzde 5.7 olmuştu. .Bütün gözler ona çevrildi. Ve süreçte hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü.
Nefesler tutuldu ve açıklamasını yaptı:
Cumhur ittifakının Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı aldı.
Sinan Oğan o gün konuşmasını yaparken, Devlet Bahçeli’nin de kararında etkili olduğunu şu sözlerle anlattı:
‘Ne yapsaydım Devlet Bahçeli ile değil de HDP’liler ile mi hareket etse idim.’
Devlet Bahçeli’nin sürprizin de ötesinde şok çağrısının ardından belli bir zaman geçse de DEM Partililer İmralı’ya gitti ve terör örgütünün kurucusu Abdullah Öcalan ile Bahçeli’nin çağrısı ve PKK’nın silah bırakmasını görüştüler.
Sonra döndü ve yaptıkları açıklamanın ardından da Perşembe günü mecliste hem Başkan Numan Kurtulmuş hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret ettiler. Tam 43 dakika konuştular.
Ne konuştuklarını bilemiyoruz ama heyette İçişleri Bakanlığının görevden aldığı ve yerine kayyum atadığı Ahmet Türk’te vardı.
Devlet Bahçeli’nin hem karşılarken hem de uğurlarken yüzündeki ifadeler ve DEM’lilerin hareketleri, PKK terör örgütünün silah bırakacağı yönünde değerlendirildi.
Bu görüşmeden sonra da Sinan Oğan’ın açıklamaları bir kez daha dolaşıma sokuldu. Siyaseten uzun vadede hedefleri olan Oğan’ın nasıl bir boşluğa düştüğü de dikkat çekti.
Bir başka ayrıntı, Türkiye’de kanal sayısı arttı.
CNN, Habertürk, A haber, NTV, Sözcü TV, Halk TV, Ülke TV, TV 100, Global TV, Ekol TV, TV Net gibi haber kanallarına artık yorumcu yetiştirmek zor.
Onun için bazı yorumcular ve moderatörler sıklıkla kanal değiştirebiliyor.
Örneğin CNN Türk’ün daimi yorumcularından birisi İsmet Özçelik idi. Ecevit iktidarlarında Müşavir olarak görev yapmış bağımsızlığı savunan Aydınlık Gazetesi’nin de Ankara temsilcisi.
Bütün mücadelesi Batıya karşı, Türkiye, Rusya, İran, Çin ve Suriye işbirliğidir. Reytingi de yüksek gazeteci..
Bu beş ülkenin savunucusu idi. Esat’ı, Rusya’nın asla yalnız bırakmayacağını söylediği akşam Suriye lideri ülkeyi terk etmesin mi? Muhalifler Şam’ı da aldı.
O akşamdan itibaren İsmet Özçelik bir daha ekrana çıkmadı. Aslında ben şöyle yapmıştım diye Pişkinlik yapmadı. Onurlu adammış.
Önceki akşam, hem Ahmet Hakan hem de Hande Fırat Program yapmayınca ekran başında espri yapanlar oldu:
‘Ahmet Hakan ile Hande Fırat, İsmet Abiyi aramak için Moskova’ya gitmiş olmasın.’
Bunları neden yazdım.
Suriye politikası sadece sağ siyasetçileri değil, sol siyasetçileri ve yorumcuları da ters köşe yaptı.
Hele, geçen yıl bu zamanlar, yerel seçime giderken, Devlet Bahçeli’nin Hadep davasını gündeme almayan ‘Anayasa mahkemesini lağvedip kapatın ‘ sözlerinden sonra, o partinin kopyasına tarihi bir görev çağrısı yapıp kapılarını açmasına ne diyeceğiz. Dileğimiz terör biter, sorun siyasi zeminde çözülür.
Ama ABD’de Trump’ın otelinin önünde Elon Musk’ın Tesla Elektrikli otosunun bomba ile patlatmasının Türkçesi nedir?
‘Trump sen Başkan, Elon sen de Bakan olsanız da Suriye’den asker çekemezsiniz!’