Rizeli hemşerimiz İsmail Türüt’ün bir türküsü vardır ya: 

‘Oy Trabzon, Trabzon içi kalaylı kazan

efkarlı günlerime geldi çattı ramazan’ diye başlayan..

Gerçi ramazan da yakın ama aha da geldi çattı şampiyonluk özlemini yüzde 99.9 bitirecek Konyaspor maçı..

Cumartesi günü tüm Türkiye’nin, hatta Sibirya’dan Afrika’ya, Japonya’dan, Norveç’e kadar yeryüzünün her tarafına dağılmış Trabzonsporluları da düşünürsek, Dünya’nın gözü, kulağı Akyazı Medical Park Stadı’nda olacak.

Sahada da, hani o sürekli hor görülüp yok sayılan, az kafa kaldırdıklarında bir şekilde baltalanan Anadolu takımlarından ikisi Süper Lig’in bir anlamda finalinde karşı karşıya gelecek.

Şampiyonlukları dededen, babadan kalma miras olarak gören ,korumalı, kollamalı, ayrıcalıklı takımlar ise bu işe çok ama çok uzaktan, küme düşme hattına yakın bir yerden bakacak..

Konyaspor’un başarısını elbette takdir ediyoruz ancak  şu da bir gerçek ki İki şehrin futbol geçmişi, potansiyeli,  insanının futbol tutkusu, takımların kadro derinliği ve kalitesi kıyaslandığında Trabzonspor bu maçı çok rahat kazanır.

Daha doğrusu kazanmalı..

Bizim düşüncemiz de o yöndedir ve böyle de olacaktır..

Lakin futbolun güzelliği ve de cazibesini arttıran  gerçek ise  sürpriz sonuçların da her an yaşanabilir olmasıdır.

Bu yüzden maç öncesinde hoparlörden çalınacak müzikten, taraftarın tezahüratına kadar her şeyi iyi ve doğru yaparak işe başlamak lazım..

Öyle şarkılar çalınmalı ki, 40 bini aşkın taraftar yaşlısıyla ,genciyle, kadınıyla, çocuğuyla  maç öncesi şakır şakır oynamalı..

Çünkü bu enerji sahaya da olumlu olarak yansıyacaktır..

Rahmetli Kazım Koyuncu ve Erkan Ocaklı ile Fuat Saka’nın bu işi çok güzel yapacak şarkıları, türküleri vardır..

‘Çayır biçerim çayır,  Ula ,Ula vb .. gibi’

  Sonra taraftarlar iyi organize olmalı ve her kafadan bir ses çıkmamalı..

Hemen her maçta olduğu gibi bir taraf  başka, diğer taraf başka bir şey bağırıp birbirini boğmamalı..

Kritik pozisyonlarda göstereceği toplu tepkiyle hakem  ve rakip oyuncular üzerinde baskı oluşturmalı..

Ve de doğru dürüst tezahürat yapmak için takımın gol atmasını, güzel futbol oynamasını beklememeli..

Sahadaki takım takır takır oynayıp, golleri sıralarken zaten kimseye ihtiyacı yoktur.

3-0 olmuş maçı tiyatro izler gibi de  seyretsen  fark etmez.

Önemli  olan sahadaki futbolcunun desteğe ihtiyacı olduğunda devreye girmek, hatta o devreden 90 dakika hiç çıkmamak..

Sonra sahadaki Trabzonspor’da elbette temkinli, tedbirli olacak,  gerektiğinde garanti  oynayacak ancak  bütün bunlar onun silahlarını kullanmasını engellemeyecek.

Özellikle iç sahada ve böyle bir maçta en azından bölümler halinde de olsa 25-30 dakika vites yükseltecek.

Bunu yapmak için de İstanbul’da 2-1 kazandığı son Galatasaray ve Konya ile deplasmanda oynanan maçta  olduğu gibi gol yemeyi,10 kişi kalmayı  beklemeyecek.

Çünkü Trabzonspor vites yükselttiğinde karşısındaki takımlar çaresiz kalmaktan öte perişan durumlara düşüyor.

Bu gücünü ve özelliğini mutlaka kullanmalı..

Sonuçta Trabzonspor bir sezona bedel bir maç oynayacak.

Bence sezonun en rahat galibiyetlerinden birini alıp şampiyonluk güzeline nişan yüzüğünü takacak.

Böyle bir takımın taraftarı olmanın gururunu yaşarken, ileride çocuklara, torunlara  anlatılacak anılarla dolu böylesine önemli  ve  tarihi maçın da hakkını vermek lazım..

Desteğimizi eksik etmeden  tadına varalım, keyfini çıkaralım.

Hayri rastgele..

Maçtan sonra Meydan’da buluflmak üzere.

Sümer ve Özkara

Konyaspor taraftarları her nedense son yıllarda  içeride oynadıkları maçlarda Trabzonspor’a karşı aşırı tepki gösterip ortamı geriyor..

Futbolcuları da aşırıdan öte ekstra bir motivasyonla mücadele ediyor.

Bu iş özellikle Fenerbahçeli teknik adam Aykut Kocaman’ın görev yaptığı dönemde başladı ve devam ediyor.

Sahadaki futbolcuya bir şey dediğimiz yok, elbette  gerekeni yapacak da, başka takımlarla olan maçlarda bile araya  Trabzonspor’u da sıkıştırıp yakışıksız ifadelerle güya tezahürat yapan Konya taraftarına şunu hatırlatmak isteriz..

Kendilerini bugünkü adıyla Süper Lig’e iki ayrı dönemde Trabzonlu iki teknik adam çıkarmıştır.

Bunlardan birisi rahmetli Özkan Sümer hocamızdır, diğeri de Hüsnü Özkara’dır..

Rekabet elbette olacak ancak bunun adı rekabet değil!

Hiç gerek yok.

Harç bitti yapı paydos!

Eski milli futbolcu ve şimdinin futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, sezon sonuna kadar ekranlara çıkmama kararı almış..

Doğru yapmış..

Çünkü harç bitti yapı paydos..

Devam etse ne diyecekti ki?

Fenerbahçe’yi konuşsa eleştirmekten başka bir şey  yapamayacak ,tepki görecek.

Trabzonspor’u övmek işine gelmeyecek.

Gelse  bile  ne İsa’ya ne Musa’ya yaranacak..

En iyisini yaptı da, kendisine kötü haberim şu:

Önümüzdeki sezon da bundan farklı olmayacak..

Helal olsun Başkan

Çaykur Rizespor’un Kulüp Başkanı Sayın Tahir Kıran, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada şunları söyledi: “Bu  Cüneyt Çakır‘ı  bundan sonra benim maçıma kimse veremez. Versinler o maça takımı çıkartmayacağım, 3-0 mağlup olayım. Cüneyt Çakır Türk futbolundan çıkmalı. Başka türlü Türk futbolu kurtulmaz” dedi.

Sağol  başkan, ağzına sağlık.

Çoğu başkanın düşünüpte dile getiremediği bir konuya parmak bastınız.

Cüneyt Çakır ve avanesi futboldan el çekmedikçe, Türk futbolunun marka değeri çay markasından öteye gitmez