Mevlana’ya sormuşlar: “O kadar yazıyorsun, okuyorsun sen daha ne bilirsin?” “Haddimi bilirim!” demiş. Bilen ile bilmeyen bir olmaz! Trabzonspor'un bu sezon oynadığı futbolu beğenmiyorum. Pazar akşamı Başakşehir karşısında alınan 1-1’lik beraberlik gösterilen performans herkesi hayal kırıklığına uğrattı. Her mücadelede olduğu gibi futbolda da ruh diye bir şey vardır.

Hele alın teri dökülerek ulaşılmak üzereyken engellenen şampiyonluk... Trabzonspor, Başakşehir karşısında nedense yıllardır tıkınarak gidiyor. Bir dönem Alanyaspor ile de böyleydi. Nedir bu takımın hali hocam, Fenerbahçe maçında iyi top oynadı başka yok. Dört haftadır Abdülkadir'i yuhalatıp duruyorsun! Çoğu oyuncuların hepsi formsuz, senin formsuz futbolcuların üzerinde ısrarın neyin nesi? Kourbelis ve Fountas'a dünya paralar verildi. Bu oyuncuları kulübede konu mankeni tutulması için mi oturtuyorsun? Bir maçta bu iki isimi oyuna sokmakta ne zararı görüyorsun? Belki formsuz olan Bakasetas, Abdülkadir ve Berat’tan daha iyi futbol oynayacaklar! Veya maçın kopma anlarında kritik bir ara pası ile maçı da puanları da kurtaracaklar. Sayın Hocam, siz bu oyuncuları almadınız diye mi oynatmamakta ısrar ediyorsunuz?

Baniya, Hüseyin Türkmen ve sebepsiz yere kadro dışı bıraktığınız Benkovic gibi üç stoper varken, orta sahada takıma bir hüviyet veren ve çok başarılı işler yapan Mendy’i neden ısrar ve inatla stoper oynatıyor ve bu inatta devam ediyorsunuz? Macera aramana gerek yok! Futbol oyunu desen o da sahada yok. Kronik hastalık olan yan pas, geriye pas, Uğurcan’a pas hastalığı devam ediyor. Bu oynattığınız futbol ile Trabzonspor'un şampiyonluk hayallerini daha ilk yarının sonu gelmeden suya düşürdünüz. Bordo-Mavililer için "Avrupa'ya giden en kestirme yol Ziraat Türkiye Kupası" dediniz ama bu oyunla onu da yapmanız olanaksız görünüyor!

Evet, tabii ki de kupa da hedef olmalı. Ama Trabzonspor için, taraftarın türbinleri doldurması ve galibiyetlerde alınacak TFF primi için lig olmazsa olmazdır! Peki, o zaman Süper Ligi nasıl olur da pas geçer ve futbolcuların konsantrasyonunu kaybedersiniz? Her maç sonrası yaptığınız değerlendirmelerle saç baş yolduruyorsunuz! Her maç sonrası alınan kötü sonuç sonrası, daha çok çalışmadan söz ediyorsunuz. Ama ilk yarının sonu geldi siz hala daha çok çalışmaktan söz ediyorsunuz. Trabzonspor taraftarını futboldan anlamaz mı sanıyorsunuz? Bu açıklamalarınıza Trabzonspor taraftarının karnı tok ve o nedenle sabır, sabır da bir yere kadar deyip, Başakşehir maçında yaptığınız değişiklikler nedeniyle hem sizi hem de Abdülkadir'i ıslıklayıp, protesto ettiler. Siz bu süslü, medyatik açıklamalarla taraftarı daha fazla oyalayamazsınız. Böyle devam edersiniz, yarın size de "istifa" diye bağırır, tribüne de, maça da gelmez taraftar! Bir inat uğruna hep aynı kadroyu çıkarıyorsunuz, formsuz da olsa futbolcu, bundan vazgeçmiyorsunuz. İşte bu nedenle de Başakşehir karşısında Abdülkadir'i ıslıklattınız! Yazıktır günahtır. Biz yine de bu uyarıları yapalım dikkate alıp almamak size kalmış.

OYNANAN FUTBOL HOŞ DEĞİL

Yıllardır öz kaynak düzeninin önemine dikkat çekiyorum. Örneğin, Trabzonspor Tesisleri'nde imkânsızlıklar arasında parlayan Arif Boşluk'a neden hiçbir maçta süre almasına izin vermiyorsunuz? Abdullah Avcı, Arif Boşluk gibi gençlere cesaretle takımda yer vermeli. Sevgili Hocam, bir gerçek var ki; Trabzonspor'un olduğu yerde başarı da olmalıdır. Teknik ekibiniz olarak; genç yeteneklere yer verip onlara güvenmeniz, kulübün geleceği acısından çok önemli. Trabzonspor Teknik Direktörü Sayın Abdullah Avcı geldiğiniz günden bugüne, Trabzonspor’a oynattığın futbol hiç hoş değil! Takımda yaşanan düşüş artık bardağı taşırıyor ve bunda en başta sizin sorumluluğunuz var. Ve artık sabırlar tükendi, size olan güven kaybolmaya başladı ve çok ciddi eleştiriler de taraflı tarafsız her otoriteden gelmeye başladı. Kendinizi vazgeçilemez ve dev aynasında görmeyin, hiçbir zaman! Artık siz de kendinizi toparlayıp takımına odaklan. Burası Trabzon ve burada A'dan Z'ye herkes futbolu bilir ve 7X24 Trabzonspor'la yatıp kalkar. Eğer gerekirse ayrım yapmadan bazı futbolcuların kellesini al! Ama Trabzonspor kadrosunda bulunan cevval ve başarılı gençlere de takımda yer aç! Bu sistemsizlik inadından da vazgeç! Bu oynadığınız ve adına "geçiş futbolu" dediğiniz oyunu Trabzonspor taraftarına anlatamaz, tribünden de koparırsınız! Trabzonspor'un oynadığı futbol, rakibe önde basmasını bilecek, rakibi boğacak, kora kor mücadele edecek ve kazanırsa da kaybederse de böyle oynayacak. Ve şunu da iyi kavrayın. Kimse Trabzonspor'dan üstün değildir. Kimse de kendini Trabzonspor'dan üstün görmeye kalkmasın. Başkanın da yönetimin de sabrı bir yere kadar. Ve bence, yönetim de radikal kararlar almalı. İşte futbol takımının hali ortada. Artık bu başıboşluğa da bir dur denmeli!

BAŞKANIN EMEKLERİNE YAZIK

Sözünün eri, yiğitler piri, gözümün nuru, İlk sözü tekbir, özü de sözü de bir, işinde muktedir, gözünü budaktan esirgemez, Trabzonspor dendi mi akan sular duruyor. Bir başkan düşünün bu genç yaşına rağmen sırtında büyük bir yük taşıyor. Futbolcusundan tutun da kulübün tüm personeliyle yakından ilgileniyor. Tam bir futbol aşığı, ne gerekiyorsa yapıyor. Başakşehir maçı öncesi protokol tribününü seyrederken başkan Doğan ile herkes fotoğraf çekilmek için sıraya girmiş başkan kimseyi inceltemeden, kırmadan burun kıvırmadan maç başlayana kadar herkesin isteğine cevap veriyor. 40 yıllık basın mensubuyum taraftarla bu kadar iç içe olan bir başkan görmedim. Bundan önceki başkanların hangisi protokol tribününe yarım saat önceden gelip taraftar ile fotoğraf çekilmiş? Futbolun kirli ortamında başı dik alnı açık kalabilen, cesur yürek bir başkan o… Haksızlığa tahammül edemeyen, lafını esirgemeyen, Trabzonspor’un haklarını savunduğu kadar ezeli rakiplere ve Anadolu takımlarının da hakkını savunan bir cesur yürekli başkan o. Helal olsun… Hem Trabzonlu hem de Trabzonsporlu olarak başkanım ve hemşerim olmasının yanında Türk Futbolunda böylesine örnek ve dik duruş gösteren bir başkan olduğu için Ertuğrul Doğan ile gurur duyuyorum… Kendisi gecesini gündüzüne katıp Trabzonspor’un başarısı için çırpınıp dururken sahada oynayan futbolcular ise keyif yapıyorlar. Nasıl olsa başkan bizim bir dediğimizi iki etmiyor diyerek kendi havalarına göre çalıp oynuyorlar. Yok öyle bir yağma, siz Trabzonspor formasını giyen futbolcular ve Teknik Direktör Abdullah hoca başkanın iyi niyetini suistimal etmeyin. Her insanın bir sabrı vardır o da bir yere kadardır… O sabır taşı çatladığında önünde kimse duramaz... Bunca yıldır verilen emeğe yazık, transferle mi çözülür, hoca mı sorgulanır? Ya da başka bir şey mi olur bilemem. İkinci yarı öncesi başkan Ertuğrul Doğan ve yönetim kurulu radikal kararlar almalı, yılanın başını küçükken ezmeli ki herkes ayağını denk alsın, kulübün çektiği maddi zorlukları kendi imkânları ile gidermek için nefes alamayacak kadar yoğun çalışacak, cebinden bu zamana kadar 40 milyon avro para verecek. Cebinden verdiği paranın reklamını yapmayıp mütevazı bir başkan portresi çizen başkan Doğan bununla kalmayıp 8 ayda kulüp kasasından yapılan 90 milyon avro ödemenin, 70 milyon avrosu tamamen sponsorluklarla kasaya koydu, bu da başkanın kişisel ilişkilerinden dolayı oldu. Maddi anlamda kulüp tarihinin en büyük başarısıdır bu ve tüm bunlar olurken siz futbolcular sahada gezgin tavuklar gibi futbol oynayacaksınız… Bakın beyler bu forma o kadar kolay giyilecek bir forma değildir. Türk futbolunda en çok can bu forma peşinde verildi… Ne çocuklar yetim, eşler dul, analar evlatsız kaldılar… Bu formanın ve bu başkanın değerini, ağırlığını bilmelisiniz. Size herkesten çok inanan ve güvenen Ertuğrul başkanı küstürmeyin, ona göre kalan maçları hırsla, azimle, istekle Trabzonspor’un adına yakışır şekilde oynayın…

TAM BİR LİDER HOCA İSMAİL BATUR

Türkiye’de teknik adamlar başarılarıyla değil de, çevresiyle, arkasındaki güçler ve kendilerini pazarlama kabiliyetleriyle ön plana çıkarlar.. Kariyerlerinde başarısı olamayan kişiler her zaman ön planda olurlar. Bu adamlar birilerinin gücüyle aynı sezonda iki üç takımla bile çalışabilirler… Türkiye futbol liglerinde çark bu şekilde dönüp duruyor... Profesyonel futbolculuk yaşamında başarılı olmuş, sonrasında da teknik adamlık kariyerinde hiçbir desteği olmadan, tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelen teknik adamlarda var. Bunları kimse görmez veya görmek istemezler, bunlardan biri de Trabzon’un yetiştirdiği İsmail Batur’dur. Kendine özgü değerleriyle sıra dışı bir yapısı olan Batur, Hatayspor’u iki kez 3. Ligde şampiyon yapıp 2.lige çıkartmış, Sebat Gençlikspor’u 100.yılında BAL liginde şampiyon yaparak 3.Lige yükseltmiş. Birçok 3. Lig takımın play off oynatmış, kümeye giden takımları ligde bırakmış. Batur şimdi ise Bölgesel Amatör Lig 9.Grupta mücadele veren Bitlis Özgüzelderespor’la şampiyonluğa koşuyor. Futbol camiası ona hep, zor günlerin hocası gözüyle bakar. Zorda kalınca kaçmaz, parayı sorun etmez, gittiği yeri sahiplenir, başarıyı paylaşır, kazanınca "biz", kaybedince "ben" der. Dalgalı denizlerde bile sakin ve sükûnetle kaptanlığını yapar. Tam bir lider hocadır. Yıldızları değil, işini iyi yapanları sever. Yarım kalan işleri sevmez. Bitlis Özgüzelderespor bu yıl onunla başarıya koşuyor. Hocanın inandığına camia da inanırsa geriye çok şey kalmaz, birileri sadece izlese de yeni bir İsmail Batur şampiyonluğun hikâyesi yazıyor. Bunu da böyle bilin….

NE TAT VAR NE TUZ VAR

Trabzonspor-Başakşehir maçı başladı. Maç çok sakindi hiç hareketlilik olmadı. Maçı izlerken hiç zevk almadım. Karşılıklı goller geldi. Bütün maçlarda olduğu gibi bu maç da klasik ve standart geçti. Başakşehir organize bir atakla beraber Pelkas çok iyi kaçtı rakiplerinin arasından yükseldi ve kafa vuruşuyla golü yedik. Mendy zaten stoper oyuncusu değil. Mendy defansif orta saha oyuncusu ben öyle biliyorum. Abdullah hoca Başakşehir maçına bir kere yanlış ilk on bir ile çıktı. Abdullah hocama saygım sonsuz ama Mendy’i neden stoperde oynattığına anlam veremedim. 80 dakika oyuna hiçbir katkısı olmayan Abdülkadir Ömür’ü neden sahada tuttuğunu anlamadım. Kendi evinde Başakşehir takımı ile oynuyorsun bu maçta Onuachu dışarı alınır mı? Nijeryalı santraforu oyundan çıkartmayın, bu oyuncunun yanına çift santrafor olarak Enis Destan’a görev vermeliydi. Pepe gibi bir oyuncu 10 dakika mı oynatılır? Uzun lafın kısası ilk 11’i yanlış buldum. Trabzonspor’un oynadığı futbol bize ne tat veriyor ne de zevk, tuzsuz bir yemeğe benziyor. İlk devrenin bitimine iki maç kaldı. Kalan bu maçlarımızı galibiyet ile sonlandıralım. Devre arasını çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Akıllı transferler yapmalıyız. Bu yılki hedefimiz bu gidişle Avrupa kupasına katılabilmek olacak. Bu arada Türkiye kupasına göz diktik. Bu süreçte takımımıza ne gerekiyorsa yapılmasını yönetimden talep ediyorum. Biz de taraftar olarak takımımızı yalnız bırakmayacağız. (EFE KAAN ÖZTÜRK)

LAKABIYLA ÜN YAPAN ABİMİZ

Trabzon'un hemen herkes tarafından sevilen bir sıradan bahsediyoruz. Özellikle spor camiasında aranan bir kişilikten bahsediyoruz...1950 yıllardan sonraki nesilden renkli bir sima, anlatımları ile insanların kalbinde taht kuran bir kişilik.. O'nu dinlerken kahkaha atmak serbest... Belki de tahmin etmişsinizdir... Futbol oynadığı yılların anıları da dinleyenleri bayılana kadar güldüren bir kişilik Yavuz Yaylı'dan bahsediyoruz. Yıllar önce İdmangücü'nde oynayan Kaplan dayısı ile arkadaş gibiymişler... Kaplan Dayısı sonradan Fransa'ya gidince meydan Yavuz abimize kalmış... Kaplan dayısının lakabı da "Krem" imiş... Yavuz, Trabzonspor genç takımında, Kocaelispor'da ve Sebat Gençlik’te futbol oynadığı sıralarda ve mahallede hep "Krem" lakabıyla tanındı... Bu lakap da onu hiç ama hiç rahatsız etmedi, ismiyle adeta özdeşleştirdi... Hafızası çok güçlü olan abimiz, anekdotlarını anlattığı sıralarda herkesin gönlünde taht kuruyordu. Hatta bir gün anılarını hararetli bir şekilde anlatırken, gülme krizine girenlerden biri fırsat mı fırsat soruyu yapıştırdı Krem Yavuz'a...Krem lakabın nerden geliyor diye!!! O da Kaplan dayımdan bana miras kaldı deyince ortamda bir sessizlik oldu. Ancak Krem Yavuz durur mu? Hemen yapıştırdı devamını. Herkese dayısından para mal, mülk kalır... Bana da dayımın lakabı kaldı. Ama o mirasları herkes yedi bitirdi. Bana kalan miras ise ömür boyu bitmeyecek... Ölene kadar hatta öldükten sonra bile devam edecek deyince topluluk kahkahayı bastı.

BEN AŞÇI VE BULAŞIKÇIYIM

Faroz mahallesinin çok renkli simaları var. Bunlardan biri köşemizin renkli simalarından Kamış Orhan olduğunu yediden yetmişe herkes bilir. Kamış Orhan bir dakika yerinde duramaz, Faroz ile Meydan arasında günde en az üç defa mekik dokur. “Yollar yürümekle aşınmaz der” Geçenlerde kendisini tesadüfen mahallede yakaladık. Hoşbeş derken sohbet döndü dolaştı Trabzonspor’a geldi. Trabzonspor’un oynadığı futbolu zaman zaman eleştiren Kamış Orhan kanat oyuncularının Onuacha’ya orta yapmamalarına adeta isyan etti. Araya yirmibir Ahmet girerek “La sen ne anlarsın futboldan, futbolu bilseydin profesyonel futbolcu olurdun. Sen güzel salata yaparsın iyi şarkı söylersin” deyince, kahvehanede bulunanlar gülme krizine girdi. Bunun üzerine Kamış Orhan sinirli bir şekilde eline kâğıt kalemi alarak oynadığı amatör takımların isimleri ile birlikte kendisini çalıştıran hocaların isimlerini tek tek alt alta yazdı. Yirmibir Ahmet’e, "Bak ben bu takımlarda oynadım. Şampiyonluk yaşadım, gol kralı oldum. Sen hangi takımda oynadın, anca konuşursun’’ diye cevap yapıştırdı. Pazartesi günü Kamış Orhan ile kahvede tekrardan oturup sohbet ettiğimizde bu kez yüzü gülüyordu. Hayırdır Orhan neşelisin demeye kalmadan, söze girdi. "Ben aşçı ve bulaşıkçıyım. Yemekleri yaparım, sonra tabakları yıkarım paramı alırım. Taktik veririm para alırım. Benim görevim aşçılık ve bulaşıkçılıktır. Bunun için kartvizit bastıracağım sponsor arıyorum” dedi. Yalı Mahallesi Muhtarı Hamdi Kamış Orhan’a sponsor olacağını kartvizitler bastıracağını söyleyerek bir şart da sundu. ‘’Kartvizitlerin basımına Osman abi izin verirse olur’’ Konu Osman abi‘ye aktarıldı. Kamış Orhan’ın kartvizit bastırılmasına izin verilmedi. Kamış Orhan, Osman abiyi ikna edebilirse muhtar Hamdi kartvizitlerini bastıracak.