Bir kulüp başkanının maç bitiminde sahaya girerek hakemi yumruklamasını şiddetle kınıyorum. Bu vahşet en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Hiçbir hakkı gerekçesi asla olamaz. Türk futbolu adına tam bir kara gece! Bu utanç gecesi, Türk futbolunda ilk kez de olmuyor. Böyle yönetim sürdürüldükçe son da olmayacak.
Şimdi 1995-1996’da Metin Tokat’ın uyduruk faul ve verdiği kararlarla Avni Aker’de Trabzonspor’un elinden şampiyonluğu alıp Fenerbahçe’ye vermesi ve Ali Şen’in ‘bir taşla şampiyonluğu aldım’ demesi utanç gecesi değil mi? 2010-11 sezonunda yapılan şike ile şampiyonun yine Fenerbahçe olması utanç gecesi değil mi? 2005 yılında Hakem Cem Papila'nın Saraçoğlu'nda Trabzonspor'u doğraması utanç gecesi değil mi? Saraçoğlu Stadı’nda Fenerbahçe-Galatasaray maçının yan hakemi Tarık Ongun’un kafasının yarılıp dikiş atılması, orta hakem Bünyamin Gezer’in cesaret gösteremeyip maçı tatil etmeyerek oynatması utanç gecesi değil mi?
Deniz Ateş Bitnel'in Galatasaray karşısında Trabzonspor'u göz göre ezdirmesi, utanç gecesi değil mi? Fırat Aydınus’un Başakşehir maçında Nwaekame’nin ceza sahası içinde formasından göz göre göre çekilip Trabzonspor’un penaltısını vermeyip şampiyonluktan etmesi bu utanç değil mi? Bu sezon, daha birkaç maç öncesi Fenerbahçe-Trabzonspor maçında VAR hakemi Mete Kalkavan'ın yaptıkları utanç gecesi değil mi?
Daha önemlisi TFF Başkanı, Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan'a söz verip, ‘Mete Kalkavan'a daha maç verilmeyecek’ dedikten sonra bu hakemi kenardan kenardan Bandırmaspor-Kocaelispor maçına VAR hakemi olarak vermesi UTANÇ GECESİ DEĞİL Mİ? Onun için utanç gecesi olarak bunun gibi birçok olay yazarım.
Başta TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, hakemliğin "H"sini bilmeyen MHK Başkanı Ahmet İbanoğlu hiç vakit kaybetmeden derhal istifa etmelidir. TFF olağanüstü kongreye gidip bu işi liyakatli insanlara teslim etmelidir. Ayrıca TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin kendi başına buyruk bir karar alıp, maçları süresiz ertelemeye ne hakkı vardır ne de yetkisi. Türkiye alt liglerinde bizim asla tasvip etmediğimiz, bu ve benzeri olaylar da yaşanmaktadır. Ama bu şekilde süresiz erteleme gibi bir karar alınmış mıdır? Ben hatırlamıyorum! O nedenle şunu belirtmekte fayda var. Ne Türkiye bir muz cumhuriyetidir, ne de çadır devleti. Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, hukuk devletidir. Ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin her yerinde bu yasaları uygulayacak hakimler mutlaka olmalıdır ve yasaları hakkıyla ve vicdani kararlarına uyarak, toplumu şüpheye düşmeden uygulamalıdır.
HAMUR BOZUKSA!
Öncelikle şiddete sıfır toleransım olduğunu belirtmek isterim. Sporda ya da farklı bir alanda şiddet asla tasvip edilecek bir durum değildir, ahmakçadır, aşağılık bir davranıştır, acizliktir şiddet. Ankaragücü’nün Rizespor’la oynadığı karşılaşmanın bitiş düdüğünden sonra Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’e attığı yumruk ülkenin nerelerde olduğunun direkt göstergesidir. Sporda durum bu şekilde de trafikte veya sosyal yaşamın herhangi bir yerinde farklı mı? Bizim asıl sorunumuz birbirimize olan sevgi ve saygımızı kaybettik. Bu sosyologların alanı, biz kendi alanımızdan ilerleyelim... Yıllar yılı İstanbul’un 3 takımını ayrı kefeye koyar ve ona göre muamele edersen, göz göre göre (VAR sistemi olmasına rağmen) birinden alıp yine onların cebine koyarsan, bırak adaleti adaletsizliğinle nam salıp güvensiz bir ortam oluşturursan, tarihin en büyük şikesinde ölü taklidi yaparsan, futbolcusundan antrenörüne güçlü-güçsüz diye ayırırsan, millî Takım kadrolarını yaparken bile fahiş kayırmalar yaparsan, mesela 5 Kasım günü Ali Koç’un “Bizden biri federasyona girdi, birini tokatladı haberleri çıkarsa hiç şaşırmayın” sözlerine aval aval bakarsan, meydanı şiddete hazır hale getirir ve en ufak bir sancıyla nur topu gibi “Hakeme Dayak” olayını kucağına alırsın, al şimdi ister sev okşa büyüt, istersen kır belini... Şimdi ne yapacaksınız? Kolay, onu da biliyoruz, kısa vadeli çapsız önlemler alacaksınız, hakemler protesto edip maçlara çıkmayacaklar, birkaç güçsüzün boğazını sıkacaksınız, göstermelik 1-2 ceza birkaç men derken sular durulduğundan yine İstanbul’a doğru koşmaya başlayacaksınız, biliyoruz aynen bunları yapacaksınız, çünkü sizin hamurunuz bozuk... E Türk futbolunda devrim yapacak değilsiniz ya...
FUTBOLUN GÜNAH “KEÇİ”LERİ!
Ülkemiz ekonomisinin Liberalleşmesi dönemi olan 1980 yılların son çeyreğinden beri, FUTBOL Spor olmaktan çıkıp, Dünyada kısmen, Avrupa’da ise tamamen En Büyük Endüstrilerden biri haline gelmesiyle, Zıvanadan çıkıp, taptıkları GÜCÜN kazanması dışında hiç bir sonuca tahammülü olmayan Güruhun “YOL BULMA” vasıtası haline gelmiştir. Önce Yazılı, sonra Görsel en son olarak da bu güruhun şaklabanları tarafından, kendilerinden yana olmaları Telkin ve Teşvikleriyle, AİDİYET VE TARAF OLMA gerçeğinden saptırılan ANADOLU İNSANI, bu güruhun 10 yıllardır Ekmeğine Yağ Sürer duruma getirilmiştir. Ahval budur ve bugün gelinen noktada, ALLAH’ın sıfatlarından HAKKI SAHİBİNE veren anlamını içeren “HAKEM”ler. Vallahi ve Billahi bu DÜZENİN en masum figürleridir. Kazandıkları paraların hatrı için 10 yıllardır GÜNAH KEÇİSİ olmaya rıza göstermişlerdir. Bu durum, TÜRKLÜK, GURURU VE ŞUURU ne de İSLAM AHLAKİ VE FAZİLETİYLE nasıl izah edilecek. Temennimiz Futbolun Bu PİSLİK’lerden temizlenmesi, bugünden de tezi yok… (Konuk Yazar: Yaver ŞAHİN)
BİLE BİLE REZALET!
Akyazı mı Karayazı mı belli değil... Trabzonspor’un maçlarını oynadığı Akyazı’daki Papara Park stadyumu sorun olarak büyümeye ve Trabzonspor’un üstüne, üstüne gelmeye devam ediyor.. Spor Bakanlığı’nın kiralamaya karşı tavrı, stadın bakımsızlığı ve belirsizliği çok ciddi bir sorun olarak ortada duruyor... Birbirinden önemli iki konu ama ben yazıma stadın bakımsızlığı ile başlamak istiyorum; Stadın bakımının yapılabilmesi için; İlk etapta 22 milyon lira gerekli. Birçok yerde hemen müdahale edilmesi gereken çatlaklar oluşmuş, stadyum her yerden su almakta. Alt tarafta bulunan TSYD lokali ve güvenlikçi kardeşlerimizin dinlenme alanı perişan halde ve su alıyor, en kısa zamanda buna müdahale edilmez ise bu hasarın boyutu çok daha büyüyecek gibi duruyor ama durum mal sahibinin çok umurunda değil. Bakanlık tok satıcı kıvamında...
Trabzonspor, stadı 30 yıllığına kiralamak ve gerekli çalışmaları hemen başlatmak istiyor fakat Spor Bakanlığı stadı “1 yıllık kiralarım” diyor. Halı saha mı burası kardeşim? Akıl var mantık var bir kiracı 1 yıl sonra ne olacağı belli olmayan bir mülke neden yatırım yapsın, neden tonlarca parayı bakım ve yatırım için harcasın, sorarım size; Piyasada bunu yapacak bir deli var mıdır? Karadeniz’in sosyal ve sportif anlamda yükünü çeken neredeyse tek kurum olan Trabzonspor devletin gözünde bunu hak etmiyor mu..? İstenen ayrıcalık değildir ama kime anlatacaksın? Şimdi bu durumda yapsın Trabzonspor ne yapsın? Gemileri yakıp “Senin stadyumunda oynamıyorum, al stadını ne yaparsan yap” dese bakanlık nasıl bir aksiyon alacak, stadın çürüyüşünü izlemekten başka ne yapacak..? Kime kiralayacak stadı veya ne yapacak koca tesisi? Bakanlık yetkililerin acilen bu duruma bir çare bulmaları bile bile rezalete dümen kırmaktan vazgeçmeleri gerekmektedir, yoksa güzelim tesis elden çıkacak, devletin malı çürüyüp gidecek, belki de tamir ve bakım için milyonlarca lira daha harcamak bile kurtarmayacak. Yazıktır, yapmayın..
FANTOMLA BILDIRCIN AVLAYACAĞIZ
Anavatan Partisi'nin duayen İl Başkanı Azer Benli, Trabzon’un renkli siması Krem Yavuz ile birlikte geçen hafta Akpınar köyü eski muhtarı Hasan Öztürk’ün iş insanı çocukları Mustafa Öztürk ve Trabzonspor yöneticisi Coşkun Öztürk’ü işyerlerinde ziyaret etti. Yenimahalle’deki bürolarında yaklaşık üç saate yakın süren sıcak sohbet yaptılar. Azer Benli ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile yaşadığı anılarından birkaçını anlattı. O yıllarda Anavatan Partisi Trabzon İl Başkanı Azer Benli, "Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller ile Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan koalisyon ortakları olarak Trabzon’da miting yaptılar. Anavatan Partisi olarak biz de muhalefetteyiz. Tansu Çiller ile Erbakan hocanın Meydan'daki mitingi izledim. O miting çok zoruma gitti. Mesut beyi aradım, Trabzon’da miting yapması için kendisine 'bana tarih ve gün verin' dedim. Mesut bey ise mitinge yanaşmıyor. Sebebi Doğru Yol Partisi ile Milli Selamet Partisi iktidar, biz ise ana muhalefet partisiyiz. Mesut beyin bundan çekincesi var o nedenle mitinge yanaşmıyor. Ben de Mesut beye dedim ki, 'Perşembe günü Trabzon meydanında mitingimiz var genel başkanım' dedim. Ve Mesut Bey çekincelerinden dolayı mitinge gelmek istemiyor. Ben de, 'Sayın genel başkanım sizin yerine ben mitingde konuşacağım. Sizlerden özür dilerim' dedim. Bu sözüm üzerine Mesut Bey ikna oldu. Trabzon’a geldi. Çok büyük bir miting organize ettik. Mesut bey bundan çok memnun kaldı. Aşağıya indikten sonra makam arabasının yanında Eyüp Aşık, Fahrettin Kurt, Ali Kemal Başaran ve ben duruyoruz. Mesut bey ne yapacağız dedi. Eyüp Bey, 'Efendim yeriniz DSİ misafirhanesinde hazır. Gidip orada dinlenin. Biz Fahrettin Bey ile bir fantom alıp bıldırcın avlamaya gideceğiz' dedi. Bu sohbet sırasında Sadece Ali Kemal Başaran ses çıkartmıyor. Daha önce de eski Düzköy belediye başkanımız bana 'Mesut Bey Trabzon’a gelirse genel başkanımızı Düzköy’e çıkartabilir misin?' demişti. Sıra bana geldi ve Mesut beye, 'sen benim genel başkanımsın. Şimdi sen benim programıma uyacaksın. Trabzon’da genel başkan benim. Arabalara bindik konvoy halinde Düzköy’e çıktık. Eski belediye başkanımız milleti yolun kenarına dizdi. Mesut Bey’e çok büyük sevinç gösterileri yapıldı. Düzköy meydanında kısa bir konuşmadan sonra rahmetli Mesut Yılmaz Trabzon’dan çok memnun ayrılmıştı."
İŞTE ÖZLEDİĞİMİZ TRABZONSPOR
Trabzonspor, Gaziantep maçında gol pozisyonlarına girdi ancak kaleciyi geçemedik. Antep’in şutları hep kalecinin kucağına gittiği için ilk yarı gol atamadık. İkinci yarı öyle başlamadı Trezeguet ile öne geçtik. Sonra Trezeguet çevirdi Abdülkadir bıraktı Bakasetas sağ ayağıyla çok düzgün vurdu ve golü attı. Enis vurdu kaleciden dönen topu Trezeguet tamamladı. Sonra Antep gelirken Mendy faul yaptı frikikten müthiş bir gol attılar. Trabzonspor için şunu diyebilirim ilk yarıda en fazla pas ortalamasını yaptık ve müthiş derecede iyi oynadık. Ter temiz bir üç puan aldık. İlk devredeki tüm maçlarımızı yenersek üçüncü olabiliriz. Trabzonspor, Samsun maçında oynadıklarının yarısını oynayalım yeneriz.
Salı akşamı Galatasaray Kopenhag maçını izledim. İlk yarı 0-0 bitti ama ikinci yarı temsilcimiz 1-0 geriye düştü. İkinci yarının sonuna doğru Galatasaray çok bastırdı fakat maalesef temsilcimiz Danimarka takımı Kopenhag a kaybetti. Gruptan çıkamadılar Galatasaray’ı tebrik ediyorum, çok iyi mücadele ettiler. Türkiye’yi Avrupa maçlarında çok güzel temsil ettiler. Galatasaray’a Avrupa liginde Play-off turunda başarılar diliyorum.
Son olarak Ankaragücü-Rizespor maçında hakem Halil Umut Meler’e yapılan çirkin hareketi kınıyorum. Türkiye futbolda adaletin olmayışı maalesef bu tarz davranışlara yol açıyor. Yine de bir kulüp başkanına yakışmayan hareketler olmuş. İnşallah bu tarz hareketlerden dolayı ligimizde oynanacak maçları bir daha erteletmek zorunda kalmayız. Bizi futbol ziyafetimizden ayırmayın. Bir futbol sever olarak takımımın maçlarını şu an süresiz olarak izleyememek beni çok üzüyor. (EFE KAAN ÖZTÜRK)
BEN AŞÇI VE BULAŞIKÇIYIM
Faroz mahallesinin çok renkli simaları var. Bunlardan biri köşemizin renkli simalarından Kamış Orhan olduğunu yediden yetmişe herkes bilir. Kamış Orhan bir dakika yerinde duramaz, Faroz ile Meydan arasında günde en az üç defa mekik dokur. ’’Yollar yürümekle aşınmaz der” Geçenlerde kendisini tesadüfen mahallede yakaladık. Hoşbeş derken sohbet döndü dolaştı Trabzonspor’a geldi. Trabzonspor’un oynadığı futbolu zaman zaman eleştiren Kamış Orhan kanat oyuncularının Onaucha’ya orta yapmamalarına adeta isyan etti. Araya yirmibir Ahmet girerek “La sen ne anlarsın futboldan, futbolu bilseydin profesyonel futbolcu olurdur. Sen güzel salata yaparsın iyi şarkı söylersin” deyince, kahvehanede bulunanlar gülme krizine girdi. Bunun üzerine Kamış Orhan sinirli bir şekilde eline kâğıt kalemi alarak oynadığı amatör takımların isimleri ile birlikte kendisini çalıştıran hocaların isimlerini tek tek alt alta yazdı. Yirmibir Ahmet’e, “Bak ben bu takımlarda oynadım. Şampiyonluk yaşadım, gol kralı oldum. Sen hangi takımda oynadın, anca konuşursun” diye cevabı yapıştırdı. Pazartesi günü Kamış Orhan ile kahvede tekrardan oturup sohbet ettiğimizde bu kez yüzü gülüyordu. Hayırdır Orhan neşelisin demeye kalmadan, söze girdi. "Ben aşçı ve bulaşıkçıyım. Yemekleri yaparım, sonra tabakları yıkarım paramı alırım. Taktik veririm para alırım. Benim görevim aşçılık ve bulaşıkçılıktır.” diyerek kahkahayı bastı. Sonra da şunu ekledi: “Bak gördün mü, benim verdiğim taktiği Trabzonspor uygulayınca, Antep'i sahadan sildi. Ne haber, ben futboldan anlamam, öyle mi?”