Millet olarak güzel hasletlerimiz çok olmakla birlikte son zamanlarda maruz kaldığımız bazı virüsler ne yazık ki tabiatımızı tehdit ediyor. Başımıza musallat olan bu zibidi ve zorba virüsler toplumu zehirliyorlar. Milletin zaten az olan huzurunu ve keyfini kaçırıyorlar. Moralimizi ve geleceğe dair umutlarımızı azaltıyorlar.

Toplumsal bağışıklık sistemimizi tehdit eden bu virüsleri nasıl temizleyeceğimize dair ciddi kafa yormamız lazım. Eğitim, kültür, sanat, istihdam odaklı aşıyı acil geliştirmemiz gerekiyor. Fazların tamamlanma sürecini beklemeye hiç tahammülümüz yok. Zira sosyo-ekonomik olarak beslenmelerine, yayılmalarına çok müsait bir zemin var. Bu virüslere müdahale edilmemesi durumunda işin sonunun nereye varacağı konusunda sadece benim değil toplumun kahir ekseriyetinin endişesi olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.

İllallah dedirten bu zibidi ve zorbaların tipolojisi çoğunlukla birbirine benzer. Aynı fabrikanın üretim bandından çıkmış gibidirler.

Dar ve kısa pantolon, genellikle çorapsız giyilen ayakkabılar. Saçlar ense ve yanlardan sıfıra yakın kesilmiş, sakallar kirli. Yukarıdan itibaren en az üç düğmesi iliklenmemiş dar bir gömlek. Bazıların elinde kolunda üçüncü sınıf dövme. Elinde tespih, dilinde argonun kıralı ağır abi edasıyla dolaşıp, etrafa racon keser bu zibidi tipler.

Bu türler genellikle ulaşım aracı olarak kıçı kalkık, geniş jantlı modifiyeli araç kullanırlar. Doğan görünümlü şahinler ağırlıklı tercihleridir. Araçlarının sol cebinde sopa, bagajında tüm mahalleye yayın yapacak ses sistemi ve zulasında da keyif veren maddeler bulunma ihtimali hayli yüksektir.

Toplu taşıma kullananlar ise yayılarak oturur, apış arasını arz-ı endam eder. Yüksek sesle konuşarak karşı cinsin ilgisini çektiğini zanneder. Bu zibidilere her yerde rastlamak mümkün. Kışı alışveriş merkezlerinde yazı park bahçelerde geçirirler. Krimanilize etmek istemem ama maalesef suç işlemeye meyilli, olağan şüpheli durumundalar ve bundan çokça da rahatsız değiller aksine kendi aralarında itibar! vesilesidir. Yolu cezaevine düşmeye görsün çıktığında ıslah olmayı bırakın aldığı cezayı apolet olarak omuzuna takar.

Geceyi sonunda kadar tükettiklerinden ertesi günün ikindi vakitlerine doğru varoşlarından çıkar şehrin merkezlerine doğru sızma harekâtına koyulurlar. Afili mekanlara ekonomik nedenlerle giremediklerinden hemen yakınlarında bir yerde ya da AVM lerde toplanırlar. Evde anne babasına dışarıda da millete musallat olurlar. Elli lira ile yaptıkları bahisle milyonluk planlar yaparlar.

Telefonlarındaki iki uygulamadan gelecek sesin peşindedirler. Bahis yaptıkları siteden gol sesi ve arkadaşlık isteği gönderdikleri siteden gelecek eşleşme sesi. Günün sonunda yatan kupon ve sahte resimlerle gelen dolandırıcı kızların cilveleridir umutlarını bitiren. Siyasetten haz etmedikleri için genellikle apolitiklerdir ama sokak röportajlarında kendilerine uzatılan mikrofona atarlı-giderli söyleyecekleri birkaç lafları mutlaka vardır.

Zibidiler ile komşu familyadan olan bir de zorbalar vardır. Zibidilerin takım elbiseli olanlarıdır. Genellikle kravat takmazlar. Oturdukları mekânda sırasıyla çakmağını, sigarasını, tespihini, arabasının anahtarını, telefonunu görünür kılmaya çalışırlar. Bu zorbaların zibidilerden temel farkı siyasilere eklemlenerek kendilerine alan açmalarıdır. Ak ya da kara fark etmez, sağda solda tesadüfen de olsa karşılaştıkları siyasilerle çektirdikleri fotoğrafları sosyal medyada bolca kullanırlar. Bu fotoğrafları kartvizit yerine kullanılırlar. Zibidiler gibi beleş maç bileti ve tavuk dürüm ayran kovalamazlar, ocak başında kebap indirme, futbola meraklı olanlar ise protokolden maç izleme peşindedirler.

Karıştıkları olaylarda kullandıkları “sen benim kim olduğumu biliyor musun” cümlesinden tanırsınız onları. Bağlantı ve ilişkiler üzerinden işlerini kotarmaya çalışırlar. Ellerinin altında mutlaka takip edecekleri bir iş dosyası vardır. Siyasiler ve bürokratlar üzerinden vole peşinde koşan serbest meslek erbaplarıdır. Siyasetçiler ve bürokratlar bu tiplerden pek haz etmemelerine rağmen kolay kolay mesafe koyamazlar. Bazıları içinse kirli işlerde kullanışlı bir aparat olmaları nedeniyle kenarda köşede bir yerde durmaları rahatsızlık vermez.

Bu zorbalar arasında en tehlikeli olanlarının sosyal medya trolleri olduğu kanısındayım. Eline fırsatı geçirince karşı mahalleye ne var ne yok yağdırırlar. Toptan kabul veya toptan ret. Akıl, vicdan, anlamak, anlamaya çalışmak hak getire. Hepsi, mahallesinden yükselecek alkışın peşinde. Karşı kaleye gol atmak derdindeler ama unuttukları bir durum var alayı ofsayt pozisyonunda.

Bu adamları sağ baştan say bin kişi sol baştan say yine bin kişi. Ama sesleri o kadar çok çıkıyor ki makul ortalamayı etkiliyorlar.  Onlara göre dünya deviyiz. Uçuyoruz, atlıyoruz, zıplıyoruz. Yine onlara göre 3. Dünya ülkesiyiz. İnternet yok, yol yok, su yok. Açlık sefalet almış başını gidiyor. Çöp dağları, lağım kokuları falan filan.

Zibidilerin ve zorbaların ortak özellikleri çok olmakla birlikte en belirgin olanına trafikte rastlarız; Sürekli şerit değiştirmeler, yakın mesafe takipleri, emniyet şeridi ihlalleri, sıkıştırmalar, korna sesleri, selektör tacizleri, kaldırıma park, küllüğü yola boşaltmak ya da çöp atmak, dükkanının önü kapanmasın diye eşya mal gelecek yalanıyla yola sandalye, çöp kovası koymak vb. Zibidi ya da zorba fark etmez trafikte bunları mutlaka yaparlar.

Sinema, spor, siyaset, ticaret hemen hemen her alanda rastladığımız bu zorba tipler diğerlerini örselemek, yok etmek üzere hayatlarını bina ederler. Diğerlerine yaşam hakkı tanımak bir yana bir bardak suyu bile fazla görürler. Bitmek, tükenmek bilmeyen açlıklarını doyurmak, egolarını tatmin etmek mümkün değildir. Her şey onların olmalıdır ve her şeye hükmetmelidirler.

Sinemadakiler dizilerde ve filmlerde oynamak için, spordakiler bütün kupaları almak için, siyasettekiler listelerde olmak için, ticarettekiler ihaleleri almak için entrika, şike, iftira, rüşvet tüm imkanları seferber ederler. İhtirasları, hırsları ve ikballeri için yapamayacakları şey yok gibidir. Ahlak, yasa çok da umurlarında değildir.

Ve işin kötü tarafı bu zibidi ve zorbaların yaptıkları gittikçe sıradanlaşıyor ve kanıksıyoruz. Hukuki cezalar caydırıcı olmadığından bu zorbalar aramızda ali kıran baş kesen gibi de dolaşıyor. Kurallara riayet eden, kamusal alan davranışlarına dikkat eden, vatandaşlık vecibelerini yetiren getiren kendini enayi konumunda hissediyor.

Ve ne yazık ki Anadolu irfanı, dervişliği, kalenderliği, gönül zenginliğimiz, tahammül, anlayış, hoşgörü gibi bilumum hasletlerimiz bu zibidi ve zorbalar eliyle delik deşik oluyor.