Türkiye günlerdir, köfteci Yusuf’un domuz eti sattığına dair haberleri konuşuyor. Dün de bir gazete ‘Köfteci Yusuf artık sinek avlıyor’ diye haber yapmış. Böylesine bir başlığı atmak için kesin yargı gerekir. Tabi ki gıda sahtekarlığı almış başını gidiyor. Her işimizde bir hinlik var!
Bir dönem rahmetli Nihat Usta’nın hedeflediği ve Cemil Usta’nın kısmen başardığı şubeleri Türkiye’ye ve Marmara Bölgesine yayma hedefini Bursalı köfteci Yusuf başarmıştı.
Logosu, yollardaki lokantalarının dizaynı, köftesinin standardı, manda yoğurdu sunması, Lavobo ve namaz yerlerinin temizliği ile birlikte zirveye çıkmıştı.
Ne derler, zirveye çıkmak kolay, orada durmak zordur.
İki manada zordur. Bir, artık rakiplerin sana direk ateş etmeye başlarlar.
İkincisi ise böylesine devasa bir ürün zincirini kontrol etmek ve kumpaslara önlem almak zorlaşır. Köfteci Yusuf’un yaşadığı tamda budur. Zirveye çıktı, orada duramadı.
Sevgili Okurlar bu giriş bölümünü şunun için yazdım.
Siyasette de bugünlerde zirveye çıkmanın sıkıntısını yaşayanlar var.
Nasıl mı?
Mustafa Sarıgül, Şişli Belediye Başkanlığından sonra unutulmuştu.
Siyaseti nerede ise bırakacaktı.
Ancak CHP’den milletvekili yapıldı, arkasından Erzincan’da kendi ilçesinde toprak kayması oldu, Televizyon televizyon dolaştı ve yeniden popüler oldu. Popüler oldu ya, ‘Al sana bir kaset, köşende otur, sus!’ dediler.
CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’nin en sert grup başkan vekillerinden birisi idi.
Eleştirileri ses getirirdi. Onun söylemlerine yönelik cevaplar Kemal Kılıçdaroğlu’nun göğsünü gererdi.
Veya o göğüslerdi.
Ne zaman ki, Özgür Özel Genel Başkan ve birinci parti oldu, zirveye çıktı, sert rüzgarlar almaya başladı.
Kendi seçim bölgesinde kızı yaşındaki belediye başkanı ile adını çıkardılar.
Ekrem İmamoğlu.
Pazarkapılı Hasan İmamoğlu’nun oğlu, İstanbul’da köfteci, Trabzonspor’da yönetici. ANAP Beylikdüzü’nde kapıyı kapatınca CHP’den aynı ilçeye belediye başkanı oldu.
Sonrasında İstanbul Büyükşehir belediye başkanı.
Buraya kadar bir şey yok.
Ne zaman ki Cumhurbaşkanı aday adayı oldu o zaman ‘çok oldun’ dediler.
Dava, mahkeme, ceza ve sonunda da usulsüz yatay geçiş iddiaları.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da buralardan geçti.
İstanbul belediyesine operasyon yaptılar.
Akbil operasyonu ile, Tayyip Erdoğan’a suç yapıştırmaya çalıştılar.
Olmayınca cezayı nereden verdiler, Siirt’te şiir okumasından.
Son bir örnekler bitirmek isterim,
MHP’nin rahmetli Türkeş’ten sonraki en güçlü lider adayı Trabzonlu Koray Aydın’dı.
Ülkücü ve MHP tabanından gelen, karizmatik, iyi bir hatip, MHP Genel Sekreteri ve sonrasında Bakan.
Bakanlık ve Marmara depreminin ardından o da zirveye çıkınca rüzgar almaya başladı.
Ve Kelkit-Erzincan yol ihalesini güçlü bir gruba vermediği için hedef haline geldi.
Genel Başkanlık için her denemesinde de son anda önü kesildi.
Siyasette, ticarette böyle.
Yıldızın parlamasın, parlarsa bak gör sana neylerler.