Kızıyla birlikte köprüyü geçecek olan baba kızına der ki Elimi tut kızım Elimi tut ki nehre düşme yavrum Küçük kız babasına dönerek
Hayır, baba sen benim elimi tut
Baba şaşırır
Ne farkı var ki kızım ha sen benim elimi tuttun ha ben senin elini tuttum
Kızı cevap verir
Çok fark eder baba
Eğer ben senin elini tutarsam bana bir şey olursa senin elini bırakabilirim. Ama sen benim elimi tutarsan çok iyi biliyorum ki her ne olursa olsun, sen benim elimi asla bırakmazsın baba.
Çocukların sırtını dayayacağı, arkasında dik duran ve güvendiği dağdır baba.
Kızımın ve tüm kız çocuklarımızın “Dünya Kız Çocukları Günü’nü” kutluyorum.
xxx
Hayat bu işte
Bazen Deniz gibidir hayat,
Bazen dalgalanır
Bazen durulur.
Kimi durmadan yüzer
Kimi yorulur
Kimilerini ise uzaklara götürür
Kimini de bir yerde mutlaka kıyıya vurur.
xxx
Hayat böyle işte,
Dün, bugün ve bu saat
Yarının ne getireceğini hiçbirimiz bilemeyiz.
Yaşarken hayatın değerini, yaşadıklarınızla mutlu olmayı yeğleyin
Bir yerde okumuştum çok hoşuma gitmiş not aldım
Paylaşayım;
Güneş gibi sevmedik, akşam batarız diye
Yıldız gibi sevmedik kayıp gideriz diye
Rüzgâr gibi sevmedik eser geçeriz diye
Biz dostlarımızı Allah için sevdik, ahirette tekrar buluşuruz diye
Bu dört satır ne kadar çok şeyi anlatıyor değil mi?
Anlayana elbette.
Çünkü vefa çok ağırdır ve her gönül omuzlayamaz.
Tolstoy’un çok güzel bir sözü vardır.
Belki de her şeyi kabullenip hayatı akışına bırakmak lazım. Zorlamak bazen çözüm değildir. Ve zorla olan hiçbir şey güzel değildir.
Demem o ki;
Bu hayatın tekrarı yok ve her şey vaktinde güzeldir.
Geç yağan yağmurun kurumuş çiçeğe faydası yoktur.
xxx
Bir fıkra ile bugünkü yazımı böylelikle de tamamlamış olayım
Yavru Fare annesine sorar
-Şu dünya ne tuhaf değil mi anne
-Neden kızım?
-Biz kedilerden korkuyoruz,
Kediler köpeklerden
Köpekler insanlardan
İnsanların erkekleri, kadınlardan
Kadınlar ise bizden korkuyor
Bu nasıl bir dünya anne.
Öyle bir dünya işte.