Birilerinin tanımladığı gibi, dünya artık adeta bir köy haline gelmiştir. Çeşitli ırklara, dinlere, örf ve adetlere, kültürlere mensup insanların birbirleriyle sıkı bir şekilde iletişimi bulunmaktadır. Bu farklı ırklara sahip insanların, dünyanın birçok yerinde, beraber yaşamak zorunda olduğu bir çağdayız. Kültürler arası iletişim hızlandı.

İnsanları birbirinden ayıran engel azaldı hatta yok oldu. Halklar, ülkeler ve kıtalar arasındaki engeller birer birer yok oldu, insanlar kaynaştı, bu süreç git gide büyüyerek devam etmektedir. Bütün bu sebeplere bakıldığında, farklı kültürden insanlar birbirleri ile daha çok karşılaşmaktadır.

Toplumlarda birlikte yaşama mecburiyeti; inanç, ahlak ve kültürel değerlerin oluşturulmasına sebep oldu. İnsanlar birlikte huzur ve güven içinde yaşaması ancak sağlam bir inanç ve ahlak zemininde gerçekleşebilirdi.

Tabii burada burada asıl önemli olan birlikte yaşamanın, toplumun bütün bireyleri tarafından özümsenmesi, adeta bir yaşam biçimi haline getirilmesidir. İslam dininin daha baştan ortaya koyduğu esaslar çerçevesinde Müslümanlar, Müslüman olmayan insanlarla beraber yaşamasının ahlakını ve hukukunu oluşturmuşlardır.

Müslümanların oluşturduğu bu hukukla, bakıyorsunuz ki; camilerin yanında kiliselerde varlıklarını devam ettirmektedir. Hiçbiri, diğerini asla baskı altına almamaktadır. İşte yaşadığımız bu asırda, farklı toplumlarla birlikte sorunsuz yaşam devam etmektedir. Bu da yukarıda belirttiğimiz gibi dünyanın artık adeta bir köy haline geldiğine işarettir.