Antalya’da yaşayan iş insanı Evliya Baki ve abilerimizden Kostantin Yavuz ve kardeşi Temel Karayavuz’un davetlisi olarak Antalya’ya gittim. Otele yerleşip dinlendikten sonra Temel Karayunus’la Antalya’yı baştanbaşa gezmeye başladık. Antalyaspor’un eski stadını yıkıp park haline getirdiler.

Parktan yürüyerek Kaleiçi Yat Limanı’na kadar gelip burada biraz soluklandık. Daha sonra Kostantin Yavuz abi bize eşlik etti ve Konyaaltı plajına kadar yürüdük. Konyaaltı plajı bana göre Dünya’nın en güzel plajlarından biri, işletmeciliğini özel bir şirket yapmasına rağmen Belediye plajı halka açtı, aileler sabah erkenden buraya gelerek ağaçlar altında oturup sabah kahvaltılarını yaptıktan sonra denize giriyorlar, kimi ailelerde bir ağaç gölgesinin altında sohbet ediyorlar. Antalya’nın sıcağından dolayı birçok insan evine gitmeyerek ağaçların altlarına serdikleri şilteler üzerinde yatarak uyuyor, geçeyi plajda geçirerek güne plajda uyanıyorlar. Antalya’ya galipte Trabzonspor efsanesi Mehmet Cemil Altın abimize uğramadan geçmek olur mu? Arabamızı onun yaşadığı Örnekköy mahallesine doğru sürdük, işletmeciliğini yaptığı spor tesisine geldiğimizde Mehmet Cemil Abi her zamanki gibi morali ve neşesi yerinde bir şekilde bizi karşıladı. Uzun ve keyifli bir sohbetin ardından üzülerek müsaade istedik ve yanından ayrıldık. Akşam saatlerinde ise Yavuz abi, Temel abi, Budak Sümer ve Bülent ile birlikte güzel bir mekâna gittik. Yazılarımda da çokça yer verdiğim Yavuz ve Temel kardeşler Trabzonspor'un şampiyon olduğu yıllarda Faroz Mahallesi taraftar grubunun başkanlığını yapmışlardı. O yılları, anıları, sevinçleri, hüzünleri bir kez daha kendilerinden dinledik, anlattılar güldük, anlattılar hüzünlendik... Gittiğimiz mekânının sahibi eski bir gazeteci olan ve yıllarca İzmir Yeni Asır’da görev yapan Gaye hanım bizlerin de gazeteci olduğumuzu öğrenince sohbetimize katıldı ve gazetecilik yıllarındaki anılarını bizlerle paylaştı. Gaye hanıma “Mekanın ismini neden Ayyaş koydunuz?” diye sordum, Gaye hanım “Herkesin kafası çakır keyif, cevabını verince masamızda kahkaha tufanı koptu.. Daha sonra Kostantin Yavuz abi’nin ismini koyduğu Faroz deresinin olduğu bahçeye geldik. Toros dağlarının altındaki yemyeşil uçsuz bucaksız arazide yetişen Mandalina, Nar ve Portakal ağaçlarının bulunduğu bahçeye geçtik. Bahçede bulunan ağaçlardaki portakalları kimse toplamadığında hepsi yere dökülerek çürümeye bırakılıyor. Bahçenin kenarından aşağıya akan dereye yine mahallemizden, Kostantin Temel ve Recep Deveci derenin içine bıraktıkları yavru alabalıklar büyüyerek istenilen kıvama geldiler. Temel Karayunus ve Recep Deveci alabalıklara gözleri gibi bakıyorlar.

BAHÇEDE HERKESİN BİR GÖREVİ VAR

Çok sevgili Hatay Yurdakul abimle yıllar sonra bahçesinde buluştuk. Bahçede ne ararsan var. Portakal, mandalina, nar ve envayi çeşit yeşillik bulunuyor. Hatay abi yeşilliklerden ve meyve ağaçlarından sorumlu. Bu muhit o kadar güzel ki Antalya'da güneşten yanarken bizim bulunduğumuz yer serin, rüzgâr fırıl fırıl esiyor. Eskileri yad ettik. Yavuz abi ve Hatay abi ile çok güzel bir sohbet yaptık. Temel abi ızgaranın başında balıkları pişiriyor, Budak kardeşimiz meşhur Maçka salatasını hazırlıyor, Bülent kardeşimiz ise Adana usulü patlıcan salatasını yaptı. Toroslar'ın dibinde dere suyu şakır şakır akarken bizde hazırlanan yemekleri temiz hava ve bol oksijenle afiyetle yedik. Devamında sohbet döndü dolaştı yıllarca Necmiatispor'un formasını giyen “Pis burun” lakaplı 88 yaşındaki Hatay abinin anılarına geldi. İlk anıyı Necmiatispor’un kalesini koruyan Kostantin Temel Karayunus anlattı;

TOP FALSO YAPTI KALEMİZE GOL OLDU!

Necmiati’nin kalecisi Kostantin Temel, defansın belkemiği ise “Pis burun” Hatay Yurdakul, orta sahada rahmetli Muhittin hoca, santrafor ise kardeşi Fethi Kurt.. Yolspor ile kümede kalma maçı oynuyoruz, bir pozisyonda top havadan bizim ceza sahamıza gelmekte, Hatay abiye "Bırak" diye bağırdım, Hatay abi de “Sen karışma bende” deyince ben de ona "Tamam“ dedim. Hatay abi topa bir vurdu, top rüzgarda falso alarak direk bizim kaleden içeri girdi, ”Hatay abi ne yaptın?" demeye kalmadan "Oğlum futbol bu, olur böyle kazalar." dedi. Bunun üzerine rahmetli Kravat Nihat abi, hem antrenörümüz hem kulüp başkanımız hem de yedek oyuncumuzdu. Yediğimiz bu gole çok kızdı, kulübede çıldırdı, hemen bir arkadaşımızı oyundan çıkarttı ve kendini oyuna aldı ama aceleyle oyuna girdiği için hemen oradan bulduğu kramponlar ayağına büyük geliyordu, Nihat abi hem kramponlarla uğraşıyor hem de bizlere direktif veriyor hem de top oynamaya çalışıyordu ama maalesef Rahmetli Nihat abi oyuna girmesi sonucu değiştirmedi, maçı Yolspor kazandı ve biz küme düştük..

DOZER CEMİL’İN DİRSEKLERİ İLE BANA VURACAĞINI ANLADIM

Hatay abi bir diğer anısını da şöyle anlatıyor; Trabzonspor’un efsanevi kaptanı rahmetli dozer Cemil Gençlerbirliği’nde, ben de Necmiati’den önce oynadığım Erdoğduspor’dayım. Gençlerbirliği antrenörü Doncu Ahmet lakaplı merhum hocamız Ahmet Armutçuoğlu idi. Ben sert oynuyorum o da adı üstünde Dozer Cemil, o da sert oynuyor. Her ikimiz de savunma oyuncularıyız. Benim tekniğim yoktu, lakabım da “Kazma” idi ama 60-70 metreden gol atıyordum. Maçı Avni Aker'de oynuyoruz, rahmetli Dozer Cemil’le tam şeref tribününün önünde karşı karşıya geldik, bana sert gireceğini anladım. Cemil kollarını büktü ve dirseklerini dışa doğru çıkarttı, bana vuracağını anladım ve tam o anda hafif yanladım o da boşluğa hamle yaptı ve ikimiz de saha dışına düştük, ilginç bir pozisyondu ve biz o maçtan sonra bir daha Cemil'le amatör maçlarda karşılaşmadık. Rahmetli Cemil daha sonra Trabzonspor’a transfer oldu. Nurlar içinde yatsın, çok değerli bir insan, değerli bir rakipti.

ON PARMAĞINDA ON MARİFET KOSTANTİN YAVUZ

Çocukluk ve gençlik yıllarını çok sevdiği mahallesi Faroz mahallesinde geçiren ve yıllarca Trabzonspor’un peşinde koşan, her maçında maraton tribününde Faroz taraftarlarının başında bir amigo gibi yer alan, tribünde tüm arkadaşlarını organize ederek koro şefliği yapan Kostantin Yavuz abi eğitim fakültesini bitirdikten sonra tayini Antalya merkezde bir liseye çıktı. Vakıflar Öğrenci Yurt Müdürlüğü yaptı, sonra Akdeniz Üniversitesi'nde üç yıl öğretim görevlisi olarak çalıştı, devamında Vakıflar Bölge Müdürü olarak görev yaptı. Yıllarca Antalya’da Trabzon ve Karadenizliler Dernekleri başkanlığı yaptı. Hatay Yurdakul’la Antalya'da kurdukları Trabzonspor Kulübüyle Antalya amatör kümede şampiyon oldular.. 43 yıldır Antalya'da yaşayan Yavuz Karayunus oldukça sosyal bir insan, çevresi çok geniş, herkese yardım eli uzatıyor. Kendisi anlatmamasına rağmen bizler çok kez denk düştük, duyduk bu desteklerini ve yaptıklarını. Bir elin yaptığı yardımı diğer el görmemeli, bilmemeli der her zaman… Ve “Antalya’da kapımız herkese açık. Antalya’ya yolu düşün beni bulsun” derken çok sevdiği Trabzon’a selamlarını gönderiyor.

İÇİMDE UHDEDİR

Konstantin Yavuz abi anlatıyor; 1977-78 yılı Avni Aker stadında Fenerbahçe maçı var. Bir gün önce İl Emniyet Müdürümüz rahmetli Yahya Denizer'in yanına çay içmeye geldi. Faroz Dernekler Başkanı olduğum için Yahya amca beni çağırdı. Biz de o gece Avni Aker Stadı’na gidip sahayı süslemişiz. Yanlarına gittim Emniyet Müdürü direkt yüzüme "Yarın maçta bir olay olursa içeri seni alırım” dedi, ben de Emniyet Müdürü’ne “Yarın maça gitmiyorum." dedim. Müdür de “Mecbur gideceksin ve olması muhtemel olayları sen önleyeceksin” dedi. Ben de Üveyiz'e dedim ki "Bu adam bize kafayı taktı mecburen hiç bir şey yapmayacağız, sadece maçı izleyeceğiz” ve aradan yıllar geçmesine rağmen ki halâ içimde uhdedir biz o gün müdüre malzeme vermemek için hiç bir şey yapmadık ve sadece maçı izledik ve maç olaysız bitti.

DOST CANLISI EVLİYA BAKİ

Karadeniz insanı mert, gözü pek, tuttuğunu koparan, verdiği sözün arkasında duran Dürüst… İlkeli… Eğilmeyen… Bükülmeyen… Karadeniz gibi dalgalı, fırtınalı ve hırçın, bazen yufka yürekli ama özü sözü birdir. Lafını esirgemez, her daim büyüğüne küçüğüne saygılı davranır ve haksızlığa da hiç tahammülü yoktur. Duruşu ve söylemleri net olan, karşısında kim olursa olsun doğru bildiğini söylemekten asla çekinmeyen… Cesur bir yürek o.. Yıllar önce Trabzon’un Tonya ilçesinden gurbete yelken açarak rotasını Akdeniz’in incisi Antalya’ya çevirdi.. Dost canlısı, samimi ve güçlü bir karakter sahibi. Kim bu isim derseniz Evliya BAKİ derim. Radikal bir kararla tası tarağı toplayıp ekmeğinin peşinden Antalyalara kadar gitmiş bir isim Evliya BAKİ. Genç yaşına rağmen kısa sürede Türkiye’nin sayılı iş insanları arasına girebilmeyi başarmış ender insanlardan Evliya kardeşim. Antalya’da önce inşaat sektörüne girdi. Kısa zamanda işinde çok başarılı oldu. Devamında Antalya’nın lider eğitim kurumlarından Altınyaka Kolejini kurdu ve işin başına bu konuda çok güzel işler yapacağına inandığı kardeşini yerleştirdi. Sonra da yiyecek içecek sektörüne el attı. Bu sektörde de çok güzel işlere imza attıktan sonra bu sefer rotayı Kıbrıs’a çevirdi. Evliya bu, yerinde durur mu? Babası sevgili Ahmet Baki abimizle ver elini Ada dedi. Kıbrıs Girne Karmi’de (İngiliz köyü) 8,5 dönüm arsa üzerinde ultra villa konseptiyle tasarladığı villaların toplam inşaat alanı 500 metrekare, dünyadaki cenneti Kıbrıs’a kurdu bizim Evliya.. Aynı zamanda fanatik de bir Trabzonsporlu olan Evliya kardeşim boş zamanlarında gönül verdiği memleketinin takımının maçlarını hiç kaçırmıyor, öyle ki toplantı ve iş görüşmelerini Trabzonspor’un fikstürüne ve maç saatine göre ayarlıyor, bu durum çalışma arkadaşlarını zorluyor olsa da onlar Evliya kardeşimin bu konuda tavizsiz olduğunu bildiklerinden bir şey de diyemiyorlar. Umarım bu işinde çok başarılı, tuttuğunu koparan, çalışkan ve söz konusu Trabzonspor olduğunda hayatının merkezine aşık olduğu renkleri koyan yürekli kardeşim ilerleyen dönemlerde Trabzonspor’a hizmet etme şansını yakalar.


TRABZONSPOR’U HEP BÖYLE GÖRMEK İSTİYORUM

Trabzonspor-Gaziantep maçını izledim. İlk yarıdaki futbol herkesi olduğu gibi beni de hayal kırıklığına uğrattı. Ne yazık ki seyirci cezası gereğiyle maça gidemedik. Bu beni çok üzdü. Bu güzel galibiyeti statta izlemeyi çok isterdim. Gaziantep adına güzel bir ilk yarı oldu. Abdullah hocanın soyunma odasında futbolcularına söylediği sözler onları motive etti ki, bu konuşmanın işe yaradığı kesin. İkinci yarıda bambaşka bir Trabzonspor izledik. Bordo-Mavili takımımız öyle bir saldırdı ki Gaziantepli oyuncuların beyinleri döndü! Neye uğradıklarına kendileri de şaştı kaldı. İşte bizim de aradığımız zevkle izlemek istediğimiz Trabzonspor’umuz bu. Sahadaki oyuncularımız böyle oynarsa ben inanıyorum ki bu Trabzonspor’un önünde kimse duramaz. Baskılı futbol ile birlikte Trabzonspor gol atacağının ışığını bizlere verdi. Trabzonspor’un dev forveti Onuachu ağızları açık bıraktı. Umut Güneş ve Trezeguet’nin ikinci yarıda oyuna girmesi oyunun kaderini değiştirdi. Onuachu önüne düşen pozisyonları tek tek gole çevirdi ve bizi çok mutlu etti. Çok şükür ki rahat bir ikinci yarı izledik. Ve muhteşem bir galibiyet aldık. Bütün takımı ve teknik ekibi tebrik ediyorum. Aynı başarıyı Ziraat Türkiye Kupası’nda da bekliyoruz. Haydi, Trabzonspor; o kupayı Trabzon’a getir. Bizlere de bu yakışır… (EFE KAAN ÖZTÜRK)