Trabzonspor - Fenerbahçe maçı, sıradan bir lig karşılaşması değil. Bu müsabaka, büyük oranda yaklaşan genel kurulun da kaderini belirleyecek... Neden mi? Anlatalım...

Trabzonspor camiası şu anda ikiye bölünmüş durumda. Bir taraf, mevcut yönetimi destekliyor. Diğer taraf ise sessizce değişim istiyor. İşte maç, tam da bu gergin ortamda oynanacak.

Eğer Trabzonspor, Fenerbahçe'yi yenerse, yönetim derin nefes alacak. "İşte, biz söylemiştik, Şenol Güneş ile doğru yoldayız" diyecek. Galibiyet, genel kurulda onlara büyük avantaj sağlayacak. Üyeler, büyük ihtimalle "kazanan takıma dokunulmaz" mantığıyla mevcut yönetime destek verecekler. Belki yönetimin karşısına aday dahi çıkmayacak!..

Ya Trabzonspor kaybederse?

İşte o zaman kıyamet kopar! Muhalifler, "görüyorsunuz, bu yönetimle olmaz" yaklaşımı, "değişim şart" sloganlarıyla genel kurulu etkilemeye çalışacaklar. Bu durumda, yönetimin işi daha da zorlaşacak.

Kısacası, pazar günkü karşılaşmanın sonucu, sadece 3 puandan ibaret değil. Kazanç ya da kayıp Trabzonspor'un geleceğini de şekillendirecek. Bakalım, Şenol Güneş ve öğrencileri, yönetime ne kadar destek verebilecekler? Yoksa, muhaliflerin ekmeğine yağ mı sürecekler?

Bu boyuttaki bir kulübün geleceğinin böylesi saha sonuçlarına bağlı olması ne kadar doğru? Tartışılır ama maalesef ülkenin gerçeği bu...

Çoğunluğa göre futbolda başarı, her şeyin başıdır. Camia mutluysa, yönetim rahattır. İşler kötüyse, o zaman çark tersine döner. İnsanlar homurdanır, yönetime baskı artar... Takımda huzursuzluk seviyesi yükselir..

Bakın bir kaç sezon öncesine... Şampiyonluk geldi.. Şehirde bayram havası vardı. Herkes mutluydu. Artık işler yolunda gitmiyor. Biraz daha böyle devam etse insanlar Şenol Güneş'e bile tahammül edemez hale gelecekler...

Sözün özü, futbol böyle bir oyun. Saha sonuçları, kulüplerin ve kişilerin kaderlerini belirliyor. Başarı varsa güzel. Aksi halde hiçbir şeyin önemi yok.