Her seçim başka tabi ama bu seçim bambaşka bir atmosferde gerçekleşti. Başkanlık sistemine geçildiğinden beri bütün seçimler apayrı bir heyecanda geçti.
Bu seçimdeki gibi böylesi bir heyecan, böylesi bir yoğun siyaset ortamı olmadı sanırım.
Bunca yoğunluğa internet ve sosyal medyanın da payı büyüktür. Fakat yaşananlar da aynı hızla unutuluyor. O yüzden unutulmaması adına bu yazımı buna ayırdım. Her şey bir tarafa daseçim kampanyası tam başlamadan o büyük depremler ve yaşanan acılar sanırsam kimsenin hafızasından silinmeyecek.
Onca acıya rağmen amacı birleşmek olan ittifaklara nazaran, her seçimde ayrıştığımızı, fakat bu seçimdeki gibi kutuplaştırıcı bir dil kullanıldığını unutmayacağım. Siyasi linç kültürünün gittikçe şiddetini arttırdığını unutmayacağım.
Siyasi üslubun gittikçe bozulduğunu bir kez daha unutmayacağım. Hele “bizden olmayanın”“hain” , “cahil”, “yobaz”,”terörist” gibi yaftalamalarla, böylesi ağır bir siyasi propagandayla yürütülen bir seçim olduğunu unutmayacağım.
Kaç toplantı oldu sayamadım ama onca toplantılara rağmen,“adayımız yıpranır” korkusuyla, yine bula bula girdiği bütün seçimleri kaybeden birini muhalefetin aday gösterdiğini unutmayacağım.
Millet İttifakından özellikle Meral Akşener’in, masadan kalkıp da, bir gecede ne değiştiyse “kişisel ihtirasları seçim kazanmaya tercih ediyorsunuz”, “ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olmayacağız” sözlerine rağmen, yine aynı masaya dönerken yüzündeki o ifadeyi unutmayacağım.
Meral Akşener’in ittifak masasından kalkarken de, masaya dönerken de, hem kendi parti, hem de diğer parti mensuplarından işittiği sözleri unutmayacağım.
Seçim öncesi Ekrem İmamoğlu’nun siyasi davasını unutmayacağım gibi, bu durumu da değerlendirip masanın parlayan yıldızı konumundayken Kemal Kılıçdaroğlu tarafından adaylığına izin çıkmamasını unutmayacağım.
Hepsi bir tarafa da Milli Görüşü temsil ettiğini söyleyen Saadet Partisinin, Millet İttifakından yana olduğunu, kara çarşaflı teyzelerin, başörtülü ablaların, ellerinde sokaklarda CHP’nin broşürlerini dağıttığını asla unutmayacağım.
28 Şubatta başörtülülere, İmam-Hatiplilere, hayatı zindan eden, o dönemin siyasi il temsilcilerinden, bu dönem milletvekili seçilen Sibel Suiçmez ile Milli Görüşün Araklı kalesi gibi bir yerden, başörtü mücadelesinin yılmaz savunuculuğunu yapan, Araklı eski belediye başkanı Ümit Çebi’nin bir araya gelip birbirlerine çiçek verdiği o pozu da asla unutmayacağım.
İttifak ayrımı yapmaksızın, bu seçimi kazanma uğruna, geçmişte asla bir araya gelmeyi dahi düşünmediklerimizin, birbirlerine destek verip ittifaklara ortak olduğunu unutmayacağım. Bu seçimde gerçek milliyetçilerin bozulmayan duruşunu, adam gibi adamları asla unutmayacağım.
Ne olursa olsun, daima Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında, bir kaya gibi sağlam iradeyle duran ve bu seçimde bence partisiyle birlikte en iyi çıkışı yapan Devlet Bahçeli’yi unutmayacağım. Muharrem İnce’ye kurulan komployu ve seçimden günler kala çekilmesini unutmayacağım.
Ekrem İmamoğlu’nun 1.tur akşamında, yanında Mansur Yavaş ile yaptığı açıklamaları, “Öndeyiz”, “Kılıçdaroğlu bu gece 13.Cumhurbaşkanı olarak ilan edilecektir” söyleyip de gecenin sonunda Kılıçdaroğlu’nun“ Bu seçimi 2.turda mutlaka ama mutlaka kazanacağız “ demesini unutmayacağım.
2. tur için Sinan Oğan ve Ümit Özdağ ikilisinin ikilemde kalıp karşı ittifaklara destek vermesini unutmayacağım. Özellikle Ümit Özdağ’ın tek başına mülteci kartı ile yaptığı siyaseti ve söylemlerini unutmayacağım.
İyi Parti’de yaptığı çıkışlarla yalnızlaştırılan, doğruyu her platformda, kimseden korkmadan çekinmeden, sözünü esirgemeden söyleyen ve gelecek için bence muhteşem bir lider profili çizen Yavuz Ağıralioğlu’nu ve istifasını asla unutmayacağım.
Ekonomiyi, sürekli artan fiyatları, enflasyon canavarını, kira artışlarını, hele hele patates ve soğanın seçimlerde ayrı bir önemli yeri olduğunu asla unutmayacağım. Hükümetin EYT, TOGG, yeni doğal gaz ve petrol rezervlerini keşfedip, tam da seçimde çıkarmasını unutmayacağım.
Her şey bir tarafa da, tercihlerinden sebep depremzedelere yapılan muamele ve hakaretleri asla unutmayacağım.
Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için yine hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Kalın sağlıcakla.