Şanlı ecdadımız tarih yazan değil tarih yapan necip bir millettir. Öyle ki milletimiz büyük bir vatan aşkıyla zaferden zafere koşmaktan zaman bulup da birçok şeyi yazamamıştır. Malazgirt'ten Çanakkale'ye kadar birçok zaferin altında kahraman milletimizin imzası vardır. Bu imza mürekkepli kalemle değil tertemiz ve asil şehadet kanlarıyla atılmıştır.
Milletimiz bundan 107 sene evvel I. Dünya Savaşı'nın en kanlı cephesi olan Çanakkale'de, sadece Türk tarihinin değil dünya tarihinin de seyrini değiştiren çok büyük bir zafer kazanmıştır. Çanakkale Cephesi'nde bütün imkânsızlıklara rağmen kahraman ordumuzun verdiği bu destansı mücadele aslında silâh gücünün değil iman gücünün önemli olduğunu göstermiş, bu yönüyle mazlum milletlere de örnek olmuştur. Zira Çanakkale Zaferi sadece ulusal bir direniş değil ümmetin kalbinin bir ve beraber atmasının kutlu neticesidir.
Dünya savaş tarihinde eşi emsali görülmeyen Çanakkale Zaferi'nin büyüklüğünü, ehemmiyetini ve dehşetini hakkıyla ve lâyıkıyla anlamak için Mehmet Akif'in, bir söz abidesi olan "Çanakkale Şehitlerine" şiirinin, savaşın tasvir edildiği şu dehşetli mısralarına bakmak lâzımdır: "Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;/Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;/Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;/Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin/Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam ;/Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam/Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;/O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer.../Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,/Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak."
Biz Çanakkale Zaferi'nin tarihini yaygın olarak 18 Mart olarak biliriz. Oysa Çanakkale Savaşı deniz ve kara muharebeleri olmak üzere iki merhaleden meydana gelir. Bunlardan ilki itilaf devletlerinin güçlü bir donanmayla Çanakkale’yi denizden geçme teşebbüsüdür. Deniz Muharebeleri; Akdeniz’deki İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin 3 Kasım 1914 günü Çanakkale Boğazı’ndaki tabyalarımızı bombalamasıyla başlamış ve dört buçuk ay sürmüştür.
İtilâf kuvvetleri 18 Mart sabahında on sekiz büyük savaş zırhlısı ve yüzden fazla gemiyle taarruza geçmiştir. Fakat düşmanın bu deniz harekâtına Anadolu ve Rumeli yakasındaki tabyalarımız büyük bir direnişle karşılık vermiştir. Çanakkale Müstahkem Mevkî Komutanı Cevat Paşa ve Kurmay Başkanı Selahaddin Âdil Bey’in komutasındaki subay ve askerlerimiz dillere destan bir direnişin öncüleri olmuşlardır. Öte yandan Tophaneli Hakkı Yüzbaşı’nın Nusret Mayın Gemisi’yle Karanlık Liman’a döşediği sır dolu “26 Mayın” savaşın kaderini belirlemiştir. Havranlı Koca Seyid’in akıl almaz biçimde 276 kiloluk top mermisini sırtında taşıyıp namluya sürdükten sonra Ocean Zırhlısı’nı vurması savaşın finalini beraberinde getirmiştir. Bunlar o meşum savaşın seyrini bir anda lehimize çevirmiştir.
Çoğu insanın göz ardı ettiği Çanakkale Savaşı’nın ikinci kısmı ise; 18 Mart Deniz Zaferi’nden 37 gün sonra, 25 Nisan 1915 tarihinde itilâf devletlerinin Gelibolu Yarımadası’na 75 bin askerle çıkartma yapmasıyla başlamıştır. Bu kara muharebeleri donanmayla ve hava güçleriyle de desteklenmiştir. Kara Muharebeleri sırasında; Harbiye Nâzırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın başkanlığındaki 5. Ordu’ya bağlı komutan ve Mehmetçiklerimiz; Seddülbahir’de, Arıburnu’nda, Anafartalar’da çok büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen, Conkbayırı'nda durdurmuştur. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükselmiştir. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçmiştir. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazanmış, bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etmiştir. 8,5 ay süren kara muharebelerinde İngiliz ve Fransızlar Çanakkale’yi bir türlü geçememişlerdir. Kara Muharebeleri de itilâf devletlerinin çok ağır yenilgisiyle neticelenmiştir. Düşman kuvvetleri 8-9 Ocak 1916 tarihinde Çanakkale’den geceleyin gemilere binerek gizlice çekilmek mecburiyetinde kalmışlardır. Çanakkale Boğazı’nda yapılan Deniz Muharebeleri ve Gelibolu Yarımadası’nda gerçekleşen Kara Muharebeleri toplamda 14 ay 6 gün devam etmiştir. Bu savaşlarda yarısı bizden olmak üzere, toplamda 500 binin üzerinde asker hayatını kaybetmiştir. Böylece "Çanakkale geçilmez." gerçeği bütün dünyaya ilân edilmiştir.