Gazze'de çocuk olmak, sıcak evlerinde yaşarken tavan ve kolonların bir gün başlarına çökebileceğini bilerek endişe içinde yaşamaktır. Annenin mütebessim çehresinden ve sımsıcak ellerinden mahrum nefes almak demektir. Nefes almak diyorum; çünkü onlar yaşadıklarının farkında bile değiller. Onların hayatıyla ölümü arasında ince bir çizgi vardır.

Gazze'de çocuk olmak, bir ömür boyu sahipsiz kalmak, belâlara duçar olmak demektir. Azrailliğe soyunan vahşi İsrail'in Gazze’de yaptığı soykırımda binlerce çocuğun öldürülmesi, yetim bırakılması, yuvalarının başlarına yıkılması, dayanılmaz bir açlığa ve susuzluğa maruz bırakılması, (ne hazindir ki) tedaviye ulaşmasının bile engellemesi bunun en acı örneğidir.

           

Gazze'de çocuk olmak, UNİCEF veya ona benzer bir yığın sözde insan hakları derneklerinin bildirgelerinin edebiyatı altında tarihin gelmiş geçmiş en acımasız ve vahşi katliamında hedef olmak demektir. Üç maymunu (görmedim, duymadım, söylemedim) oynayan sömürgecilerin sahte merhamet kisvelerine maruz kalmaktır en çok da.

           

Gazze'de çocuk olmak, açlığa ve susuzluğa göğüs germek demektir. Dünyanın geçici nimetlerini elinin tersiyle itmektir. Fâni olana değil sonsuza (bâki olana) talip olmaktır. Nihayetinde sabırla ve cesaretle, mutlak olan Hakk'a ve hakikate teslim olmak demektir.

           

Gazze'de çocuk olmak; hastalıkları, dertleri ve acıları kanıksamak; acılarla terbiye edilmek demektir. Ölüm yağdıran bombaların etkisiyle kolları ve bacakları koptuğu hâlde bunun farkına bile varamamak, kan gölünde yüzmek, ölümlerden ölüm beğenmek demektir. Nihayetinde bir sayıdan ibaret olmak, öldüğünde de numaratörden bir eksilmek demektir.

           

Gazze'de çocuk olmak, canını hiçe sayarak o körpe hâliyle bile zulme karşı direnmektir. Ölümden asla korkmamak, hatta ölümsüzlüğe varmak için ölüme sığınmaktır. O/nursuzca yaşanılacak bir hayatı elinin tersiyle itip şahadete koşmaktır. Dünyanın pisliğinden çok uzakta, canını bedel sayarak ebedî olan cennet hayatına talip olmak demektir.

           

Gazze'de 7 Ekim'den bu yana tarifi imkânsız bir zulüm sürüp gidiyor. Bugüne kadar şehadet mertebesine ulaşarak vatanlaşanların sayısı, dile kolay 41 bini geçmiş bulunmaktadır. Vefat edenlerin 16 bin 500'ünün çocuk, 11 bininin kadın olması insanlık adına utanç vericidir. Bunun yanında on binlerce masum çocuk, şehit annesi olmaktan başka hiçbir suçları (!) olmayan  kadın ve ihtiyar çeşitli uzuvlarını kaybederek sakat (muhtaç) konumuna düşmüştür.

           

İsrailliler dün olduğu gibi bugün de rahat durmamaktadır. Yarın da rahat durmayacaklarını bugünkü davranışlarından anlamak mümkündür. İsrail, ABD'nin ve başta İngiltere olmak üzere Avrupa'nın şımarık çocuğudur. Her defasında aymaz bir çocuk gibi mızmızlanmaktadır. Abileri onu terbiye edecek yerde daha da şımartmaktadırlar.

           

Bugün her saat bir çocuğun veya kadının hayatını kaybettiği, onlarcasının yaralandığı bir şehir olan Gazze, bütün insanî değerlerin derdest edildiği kapkaranlık bir belde konumundadır. Bugün bu zulüm coğrafyasında yaşananlar tarihe bir kara leke olarak geçmiştir. Filistin'de iyiler de kötüler de topyekûn imtihandan geçiyor.

           

Ortadoğu'yu cehenneme döndürmeye kararlı olan siyonist Yahudiler bugün Gazzelilerin şahsında bütün Müslümanlara duydukları kin ve nefreti ağız dolusu kusmaktadırlar. Onlar tarih boyunca Müslümanlardan haz almadılar. Müslümanlara düşman kesildiler. Her fırsatta Müslümanların açıklarından yararlanma kurnazlığı içinde oldular.

           

İşgal altındaki Kudüs ve Gazze dinmeyen acıların vatanı... Katliam, kan ve kin birbirine karışmış. Acıları ve gözyaşları bir kez olsun dinmiyor bu İslâm diyarının.

           

Müslümanlar birlikten çok uzak, adeta çil yavrusu gibi dağılmış dört bir yana. Siyonistin hain planı işlerken kuş uykusunda olması gereken ümmet maalesef mışıl mışıl kış uykusunda... Eskiden şeklen kınayanlar, artık ona da cesaret edecek durumda değil.

           

Bugün Gazze'de yaşanan vahşeti ekranlardan bile seyretmeye dayanamıyoruz. Boykottan başka yapacak bir şeyimiz de yok. Fakat onu da adam gibi yapacak azmimiz ve kararlılığımız yok. Demem o ki Müslümanları kıskaca alan ve onlara acıların en büyüğünü yaşatan İsrailli siyonistler Allah'ı kıyamete zorluyorlar. Görünen o ki insanlığın kıyameti Gazze'den kopacaktır. Fiili kıyamet kopmasa da vicdanlarda kıyamet çoktan kopmuş bile.