Türkmenistan uzun süre özlediği bağımsızlığına kavuştuktan sonra, yani 1991'den bu yana bütün ülkede yaptırılan cami ve mescit sayısı 300’ü aşmıştır. En meşhur ve görkemli camiler Kıpçak'taki Türkmenbaşı Ruhî Camii, Göktepe'deki Saparmurat Hacı Camii, başkent Aşkabat'taki Ertuğrul Gazi Camii ve tarihî Merv şehrindeki Kurbankulu Hacı Camii'dir.

Orta Asya'nın en büyük, dünyanın ise en büyük kubbeli camii olarak ün yapan Türkmenbaşı Ruhî Camii nam-ı diğer Kıpçak Camii, Aşkabat'a ortalama 10 kilometre uzaklıktaki Kıpçak köyündeki tarihî bir yarımadada 2002-2004 yılları arasında Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı tarafından bir Fransız şirketi olan Bouygues'e yaptırılmıştır.  36 hektarlık meydanda inşa edilen bu devasa cami 22 Ekim 2004 yılında ibadete açılmıştır. Söz konusu bu görkemli ve geniş camide aynı anda 10.000 kişi namaz kılabiliyor. 

           

Türkmenbaşı Ruhî Camii, Türkmenistan'a çok yakışıyor. Bu büyük mabedin Kıpçak Köyü'nde yapılmış olması Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov'un 19 Şubat 1940 tarihinde bu köyde doğmuş olmasından dolayıdır. Bu köyün bir başka önemi de Niyazov'un kıymetli annesi Kurbansultan Ece'nin ve hemen hemen aile efradının, Aşkabat'ı yerle yeksan eden 1948 Depremi'nde (5 Ekim 1948 tarihinde) bu köyde vefat etmiş olmasıdır.
           

Türkmenistan'ın kurucu cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov (Türkmenbaşı) adına yaptırılan Türkmenbaşı Ruhî Camii'nin ana giriş kapısının haricinde kemerli girişleri ve çeşmeleri olan 7 girişi var. “Kıpçak Camii” ismi ile de anılan caminin, 91 metre yüksekliğindeki minareleri Türkmenistan’ın bağımsızlığını ilân ettiği 1991 senesini sembolize ediyor. Minarelerin ve kubbelerin tepesi güneş ışığıyla renk değiştirebilen bir malzeme ile kaplıdır. Kubbe ve minarelerin her birinde Türkmen hilâli yer alıyor.
           

Orta Asya coğrafyasının sembol mabetlerinden biri olan bu büyük caminin merkez kubbesini kare planında yerleştirilmiş 16 sütün taşıyor. Caminin duvarları beyaz mermerle kaplanmıştır. Zemini ise Türkmen halıcıları tarafından dokunmuş 215 metre karelik dev bir halı ile kaplıdır. Cami binasının altında 100 otobüs ve 400 arabalık bir otopark yeri vardır.
           

Birçok sembolü bünyesinde barındıran Türkmenbaşı Ruhî Camii'nin bahçesinin  25 hektarlık kısmında Köpetdağ’ın eteklerinden getirilen özel çiçekler, çalılar ve çeşitli egzotik ağaçlar yetiştiriyor. Kıpçak Köyü'nün hemen kuzeyinde başlayan Karakum Çölü'ne inat, caminin çevresinde fıskiyeler ve havuzlar adeta vaha etkisi oluşturmaktadır.

           

Kıpçak Köyü, dün olduğu gibi bugün de önemini korumaktadır. Zira Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov (Türkmenbaşı) bu büyük mabedin yanına yaptırdığı türbeye önce anne, babası ve depremde ölen kardeşlerinin kabirlerini naklettirmiş, sonrada 21 Aralık 2006 tarihinde ölünce kendisinin naşı buraya defnedilmiştir.

           

Günümüzde eski Merv (Mari) kentinin 30 km. uzağında yer alan Talhatan Camii, Sultan Kalesi'nin yaklaşık olarak 38 km. kadar güneybatısında, Bayramali kasabasında yer almaktadır. Karahanlılar döneminin en önemli eserlerinden biri olan ve Türk-İslâm sanatına plan açısından temel oluşturan cami üzerinde herhangi bir kitabe söz konusu değildir. Ancak genel olarak 11. yüzyıla tarihlendirilen eserin tahmini olarak 1090’lı yıllarda inşa edildiğine inanılmaktadır. Talhatan Baba Camii, 18 x 10 m. ölçülerinde bir alanı  kaplamaktadır. Karahanlıların mirası olan bu cami Talkhatan Camii olarak da bilinir.

           

Kadim Talhatan Camii, geçmişteki Karahanlı mimarisine ışık tutmaktadır. Bu yapının bulunduğu bölgede incelemeler ve hava fotoğrafları verileri ışığında alanda başka yapılara ait kalıntı ve izlerin bulunduğu görülmektedir. Caminin hemen önünde iki tane mezar sandukasına yer verilmiş olup bu sandukalar üzerinde herhangi bir kitabe veya yazıt söz konusu değildir. Bu mezar sandukalarının kime ait olduğu bilinmese de Selçuklu döneminde yaşamış olan Talhatan Baba ve onun medrese arkadaşına ait olduğu tahmin edilmektedir.

           

Yapı, gerek mimarî özellikleri gerekse tezyinatıyla Ortaçağ’dan günümüze ulaşmış önemli bir eserdir. Yapı kaynağını İslâmiyet öncesi ve sonrası, geleneksel İran ve Orta Asya dinî ve sivil mimarisinden almış merkezi planlı üç bölümlü cami geleneğiyle inşa edilmiştir.

           

Bölgenin ve dönemin en çok kullanılan yapı malzemesi olan tuğladan inşa edilen bu kadim cami, enine dikdörtgen bir formda ele alınmış olup mihrap önü kubbeli olarak tasarlanmıştır. Kubbe açıklığının örtemediği yan bölümler ise ikişer çapraz tonozla kapatılarak Osmanlı döneminde karşımıza çıkan enine genişleyen plan şemalarını hatırlatmaktadır.  Tuğladan inşa edilen kubbe tromplar üzerine oturtulmuştur. Duvarlar kil harcıyla birlikte çiftli tuğla gruplarıyla örülmüştür.