İlk ve Ebedî Başöğretmen, Cumhuriyetimizin Kurucusu Aziz Atatürk,
Size bu mektubumu, varlık sebebimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'mizin 100. şeref yılında bir öğretmen olarak sizinle gıyaben de olsa dertleşmek için yazıyorum. Siz ki 1924 senesinde Öğretmenler Birliği Kongresi üyelerine "Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." demiştiniz. Devamında da "Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır." buyurmuştunuz. Bu anlamlı sözleriniz, biz öğretmenler için hem bir onur hem de ağır bir görevdi şüphesiz. Zira dünyanın en zor ve en külfetli işidir yarınlara insan yetiştirmek. Yine sizin buyurduğunuz gibi "En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır." Biz öğretmenler bu kutlu savaşta her şeyi göze alarak daima cephenin en önünde bulunduk. Çünkü siz vaktiyle "Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder." diyerek bizleri uyarmış, muhtemel tehlikeyi göstermiştiniz.
İlk ve Ebedî Başöğretmen, Cumhuriyetimizin Kurucusu Aziz Atatürk,
Sizin kadar öğretmenin aklına ve vicdanına güvenen başka bir lider gösterilemez. Zira toplumun can damarı olan öğretmenleri Türkiye Cumhuriyeti’nin yılmaz bekçileri olarak görmüştünüz. Siz ki öğretmenlerin toplumun en itibarlı kesimi olması için bir ömür canla başla mücadele etmiştiniz. Bunun somut göstergesi olarak da öğretmenleri sık sık toplamış, onlara ne kadar değer verdiğinizi, güvendiğinizi hâl ve hareketlerinizle göstermiştiniz.
İlk ve Ebedî Başöğretmen, Cumhuriyetimizin Kurucusu Aziz Atatürk,
24 Kasım 1928 sıradan bir tarih değildir. 24 Kasım, biz öğretmenler için büyük bir dönüm noktasıdır. Takvimlerde müstesna bir yer teşkil eden bu kıymetli gün, büyük önderimiz olarak büyük bir âlîcenaplıkla "Millet Mektepleri Başöğretmenliği"ni kabul ettiğiniz gündür. 24 Kasım, bu aziz milletin ilk ve ebedî başöğretmeni sıfatıyla kara tahta başına geçip yeni Türk harflerini milletimize öğrettiğiniz gündür. 24 Kasım; aydınlanmanın eşiği, ilmin beşiğidir. 24 Kasım, cehalet karanlığına karşı açılan savaşın başladığı gündür.
İlk ve Ebedî Başöğretmen, Cumhuriyetimizin Kurucusu Aziz Atatürk,
Bu sene, tarafınızdan kurulan ve bugün Kemâl'e erişen Cumhuriyetimizin 100. şeref yılını milletçe idrâk ve ihya ediyoruz. Artık bizler; sizin önümüze tuttuğunuz güçlü ışıkla, aşkla ve şevkle, milletçe birlik ve beraberlik içerisinde yüzüncü yıl ruhuyla kör karanlıkları aşacak, apaydınlık bir geleceğe hiç durmadan ve büyük bir kararlılıkla yol alacağız.
Aziz Atam, Türkiye artık o eski Türkiye değil. Cumhuriyetimizin 100. şeref yılında yerli ve milli TCG Anadolu gibi savaş gemilerimizle, ilk ana muharebe tankı Altay'ımızla, ülkemizin ilk insansız savaş uçağı Kızılelma'mızla, insansız hava aracı ANKA'mızla, Bayraktar Akıncı'mızla, milli muharip uçağımızla, hava savunma sistemi Hisar-A'mızla, Türk mühendislerinin eseri Hürkuş savaş uçağımızla, yerli ATAK helikopterimizle, Cirit, Umtaş, Som füzelerimizle ve Fırtına obüsümüzle dosta güven, düşmana korku veriyoruz.
İlk ve Ebedî Başöğretmen, Cumhuriyetimizin Kurucusu Aziz Atatürk,
Dört tarafı ateş çemberiyle sarılmış, güzel olduğu kadar da sorumlu davranmayı ve güçlü olmayı gerekli kılan zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu çetin coğrafya bizleri ateş denizlerinde barut yüklü mumdan gemilerle ilerlemeye mecbur ediyor. Bundan hareket ederek dostlara güven, düşmanlara korku veren savunma sanayinde, kendi ihtiyacımızı karşılamanın ötesinde, İHA’lar, SİHA’lar, Akıncı’lar, kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere 170 ülkeye savunma sanayi ürünleri ihraç edebilen bir ülke konumuna geldik.
Gücünü muasır medeniyet unsurlarından almış, çağdaş eğitim sisteminin lokomotifi olmuş, ekonomik sorunlarını çözmüş, insan haklarının bekçisi güçlü bir Türkiye tek kutuplu olmaya evrilen bu dünyada sadece bizim için değil dünya için de bir denge unsurudur. Böyle mamur bir Türkiye, başta yurtlarında parya konumuna düşürülmüş mazlumların ve kabuğunu kırmakta olan Türk dünyasının koruyucusu, onların kanını içerek semiren ve her harekete geçtiklerinde onlara köstek olan zalim emperyalistlerin korkulu rüyasıdır.
İlk ve Ebedî Başöğretmen, Cumhuriyetimizin Kurucusu Aziz Atatürk,
Mensubu olmaktan gurur duyduğumuz, sınırları şehit kanlarıyla çizilen Türkiye Cumhuriyeti'mizin kuruluşunun 100. yılında sizinle hasbıhâl etmek benim için tarifi imkânsız bir mutluluk ve eşsiz bir şerefti. Vefayı başına taç yapan bu aziz millet; açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğine ant içmiştir. Varlığımız Türk varlığına armağan olsun. "Ne mutlu Türk'üm diyene!" Emin olunuz ki sözünü namus bilen bu aziz ve necip millet bugüne kadar yemininden hiç dönmedi, bundan sonra da asla dönmez. Bu vesileyle bizlere bu cennet misali aziz toprakları vatan yaptığınız için, önümüzü aydınlattığınız için size çok teşekkür ediyorum. Başta şahsınız olmak üzere; bu uğurda hayatını kaybeden aziz silah arkadaşlarınıza selâmlarımı, şükranlarımı, saygılarımı, sevgilerimi, minnet ve rahmet duygularımı iletiyorum. Emanetiniz emanetimizdir. Ruhunuz şâd olsun.