Üç glatyatörün kılıçlarını toplayan dördüncü şövalyenin görüntüsü bir başka hayranlık uyandıran durum. Antakyalı bir 2 yüzyıla ait bir mozaik, Fransız ihtilalini anlatan tablo, Fransız ihtilalini anlatan bir başka tablo, Hitit Kralı Maradas’ın araba üzerinde geyik betimlemesi, Smyrina, Apollon, Jupiter heykelleri Türkiye’den çalınıp buraya getirilmiş.

Halka Önderlik Eden Özgürlük tablosu, Fransız resminin başyapıtlarından biri olarak kabul edilen bir yağlı boya tablodur. Fransız romantik ressamlardan biri olan Eugene Delacroix tarafından yapılmıştır. Kral Charles 10’un devrilmesine yol açan üç günlük halk ayaklanmasını anmak için 1830 yılında inşa edilmiştir. Bu tablo tüm dünyada Fransız Devrimi’nin sembolü olarak kabul edilir.

Resimde, özgürlüğü simgeleyen bir kadın, bir elinde Fransız bayrağı, diğerinde tüfekle yürüyor, peşinden gelen devrimcilere barikatları aşmaya öncülük ediyor. Elbisesi yırtık, göğsü ve ayakları çıplak, başında özgürlüğün simgesi olan Frig şapkası var. Bir yanda yoksulları temsil eden, iki elinde silah taşıyan on iki yaşında bir erkek çocuk, diğer yanda ise burjuvaziyi temsil eden, elinde tüfek ve silindir şapkalı bir adam. Çatışma içindeki bir şehirde, yerde yaralı ve ölülerin arasından geçerler. Bu resim, modern resmin ilk politik eseri olarak kabul edilir. Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir. İzleyenleri meftun ediyor. İnsan resimden başını çekemiyor. Ancak biz resim altında fotoğraf çekmeyi ihmal etmedik.

Fransa içerisinde şüphesiz Paris emsalsiz bir görünüme sahip. Yolların bakımlılığı, temizliği insanı hayret içerisinde bırakıyor. İnsana yaklaşımları oldukça samimi ve içtenlikli. Bir şey sorduğunuzda ağız burun eğmeden sizlere yardımcı olmaya çalışıyorlar. İnsanın içerisinde medeniyet, medeniyet geçiyor.

Sokaklar pırıl pırıl, çok kalabalık değil. Ancak dışarıya göre metrolar kısmen de olsa kalabalık sayılır. Hiç kimse yerlere çöp atmıyor, birbirlerini tıka basa metroya sokmuyor.  Metrolar uzaktan denetimde. Kimse biletiniz var mı bakmıyor. Ancak zaman zaman yapılan bilet kontolleri var. Velhasılı kelam herkes kendi işi ile meşgul. Bizlerdeki gibi değil, kitap okuyorlar. Halkın nerede ise yarısı zencilerden oluşuyor. Amma onlar başka bir empatik insanlar. Zaman olaydı bir hafta daha kalıp Fransa’nın diğer şehirlerini de gezmek vardı. Birkaç günlük gezinin ardından Fransa’ya veda etme zamanı gelmişti. Otobüs ile Almanya’nın Köln Şehrine doğru yola çıktık.