Küçükken camiye Kuranıkerim eğitimi almaya gittiğimizde orada “ Elif ba ta, bindim ata, gittim hacca, pilav yedim, oldum hoca, diye tekerlemeler söylerdik. 

Sonra da kendi kendime, şu bizden öncekiler ne kadar şanslı insanlarmış, ata biniyor, hacca gidiyor, pilav yiyip hoca oluyorlarmış diye düşünürdüm. Pilav yeme ile hoca olma arasındaki bu kısa mesafe ancak tekerlemelere mahsus bir dil pratiğinden başka bir şey değildi. 


Daha sonraları Osmanlı eğitim sisteminde beşik ulemalarını öğrendik. Onlar müderris çocuğuydu, çok küçük yaşta olsalar bile babalarının makamına geçme hakkına sahiptiler. Bu makama gelmek için çok ciddi bir eğitime veya yaşa ulaşmaya ihtiyaçları yoktu. 


Bu anlayış Osmanlı ilim sisteminin, daha sonra da Osmanlı Devletinin çökmesine zemin hazırlamıştır. Beşik ulemaları, okuyan,çalışan, çaba harcayanları bir solukta geçiyor, en yüksek makamlara gelebiliyorlardı. Emeğin, çalışmanın kaybolduğu bu ortamalar, koca İmparatorluğa çok büyük zararlar vermişti. 


Günümüz Türkiye’sinde beşik ulemalarının şekil değiştirerek çeşitli kurumlarda varlığını devam ettirdiği görülmektedir. Bazen siyasi, bazen bürokratik bağlantılar, bazı makamlara gelmek için beşik ulemalığı sistemini harekete geçirmektedir. 


Futbol dünyamızda beşik ulemalığı devam etmektedir. Futbolu bırakan meşhur bir futbolcu, futbol oynamak için var olan yeteneklerini delil göstererek çok üst düzey takımlarda kendine hoca olarak yer bulmada fazla zorluk çekmemektedir.


Türkiye’de maalesef bu beşik uleması hocalara çok rağbet edilmektedir. Elbette büyük kulüplerde, farklı hocaların elinden geçmiş, farklı tecrübeler kazanmış bu kişilerin büyük hoca olma ihtimalleri, hatta kendilerini ilk başta futbolculara kabul ettirme şansları çok yüksektir. 
Fakat futbol oynama ile futbolu yönetme yetenekleri bir değildir. Birinde iyi olanın diğerinde de iyi olacağının garantisi yoktur. 


Kültürün, bilimin en temel figürü merdivendir. Merdiven, başarılı olmak isteyen kişiler için en iyi semboldür. Hangi kabiliyette, hangi zekâda olursa olsun bir bireyin bu merdiven basamaklarını tek tek çıkması gerekmektedir.Hiçbir meslek, basamak atlamayı kaldıramaz. 
Bir genç, nasıl ki alt kademelerden geçerek iyi bir futbolcu oluyorsa, aynı kural hocalık için de geçerlidir. Hoca olmak isteyen kişilerin de alt yapıdan başlayarak, tecrübeler edinerek basamakları tek tek çıkması gerekmektedir. 


Meşhur futbolcular, futbolculuk dönemlerinde futbol oynayacakları kulüpleri seçerken nasıl seçici oluyorlarsa hocalık dönemlerinde de aynı duygu ile hareket etmekte, merdivenin basamakları ile uğraşmak istemektedirler. Bu nedenle çevrelerini devreye sokarak en üst makamlara gelme hatasına düşmektedirler. 


Her iyi futbolcudan iyi hoca olması beklenilmektedir. Onlar da bu beklenti tuzağına düşerek hemen ileri atılmakta fakat tecrübeleri yeterli olmadığı için beklentileri karışlayamamaktadırlar.  Bu durum onların kötü hoca olduklarının işareti değildir. Sadece eğitimin tüm katmanlarında geçerli olan zaman- zemin uyuşmazlığının sonucudur. Bir kere başarısız olunca bir daha deneme cesaretini bulamamaktalar. Bu nedenle futbol dünyamız, iyi futbolcu, kötü hoca mezarlığına dönüşmektedir.