Selâm Gazzeli kardeşime, Türkiye'den binlerce selâm!
Acıların kucağında ve kundağında yapayalnız kalmış Gazzeli yetim kardeşim!
Seni Türkiye'de yaşayan bir kişi olarak anlamak istesem de bu çok da kolay ve mümkün değil. Çünkü hiçbir şey yaşanmadan hakkıyla ve lâyıkıyla anlaşılamaz.
Biliyorum senin dünden bugüne ne acılar çektiğini. Biliyorum 21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarında sekiz milyara yakın insan içinde yapayalnız bırakıldığını.
Kardeş kardeşliğini zor zamanda gösterir, bunu biliyorum ama seni bu dayanılmaz ve tarif edilemez acıların içinden bir türlü çekip kurtaramıyorum. Hâline bakıp içim parçalansa da senin bu yürek parçalayan ahvaline ve derdine çare olamıyorum bir türlü. Ellerim uzanmıyor senin o, kanasa da, tertemiz ellerine.
İki milyarlık İslâm ümmetinin bağrı yanık bir ferdi olarak ne yazık ki sana sahip çıkamadık kardeşim! Dertlerinle yeterince dertlenemedik bir türlü Gazzeli can kardeşim! Sımsıcak evlerimizde, yumuşak koltuk ve yataklarımıza uzanırken, molozlar arasında sabahlayan seni düşünemedik hakkıyla . Seni siyonistin ateşinin içinden çekip çıkaramadık, yazık bize. Senin sapan tutan o tertemiz elinden tutamadık.
Filistin'in istikbal duvarına bir taş koymak için doğan Gazzeli çocuk, sana ninnilerle uyumayı çok gördüler, senin o minik ellerini annenin ellerinden çekip kopardılar. Seni top sesleriyle uyumak mecburiyetinde bıraktılar Gazzeli kardeşim!
Zulmün cenderesinde yaşamaya mecbur bırakılan Gazzeli kardeşim, sana gönlümüzü açamadık yeterince. Elimizden, o alçakları lanetlemekten ve protesto yürüyüşünden başka bir şey gelmedi. Biz kolay olanı yaptık. Buğzettik sadece. Sana bunca zulmü reva görenlere nefret etmekle yetindik. Bu da imanın en zayıf noktasıydı.
Karanlığına ışık olamadık Gazzeli kardeşim! Yaralarına merhum süremedik yeterince. Sular seller gibi akan kanını durduramadık bir türlü. Mendil olamadık gözünden akan kanlı yaşlara. Suçluyuz Gazzeli kardeşim, hem de çok suçluyuz!
Sen ömründe hiç uçağa binemedin Gazzeli kardeşim! Sen hep uçakları aşağıdan seyrettin. Uçak sesleri sana hep bombaları ve ölümü hatırlattı!Yüreğini ağzına getirdiler. Batılı çocukları annelerine kavuşturan uçaklar seni annenden babandan ayırdı. Gökyüzünden yağmur gibi yağdırdıkları misket bombalarına hedef oldun güzel kardeşim! Kendin gibi, körpe hayallerin de parça parça edildi kırılası ellerce.
Büyümenden korkanlar, büyümene izin vermedi Gazzeli küçük kardeşim! Herkes bir depreme dayanamazken sen ruhunda bin deprem yaşadın kardeşim! Seni beton yığınlarının altında bırakıp hayattan kopardılar âh kardeşim âh!
Tebessümlerini çaldılar soluk dudaklarından. Hayatın rengârenk paletinde yüzlerce renk tonları içinde seni tek renge, siyahlara ve âhlara mahkum ettiler.
Şair "Bebeklerin ulusu yok" dese de siyonist alçaklar seni gelecekleri için tehdit olarak gördüler, düşman bellediler. Yaşamak en çok da senin hakkınken ve henüz hayatı anlamlandırma çağındayken sen hep öldün be kardeşim, sen hep öldün!
Dünyanın neresinde olursa olsun, bebekler ki hepsi günahsız. Hepsi kanatları kırılmış birer barış güvercini. "Babalar çıkarmayın onları akıldan /Analar koruyun bebeklerinizi /Susturun, susturun, söyletmeyin/ Savaştan yıkımdan söz ederse biri"(A. B)
Sana mutlu yaşamayı değil ölümü reva gördü okyanus ötesindeki alçak coniler! Beşiğinde apaydınlık ve pembe rüyalar görerek uyumana izin vermediler. Sen annenin ve babanın yaşadığını ve yaşlandığını göremedin, göstermediler. Biricik anneni ve babanı sana çok gördüler bu körpe çağında. Ölümün kurşundan ağır yükü omuzlarına çöktü, bir daha doğrulamadın. Evini başına yıkarak seni molozlarda yaşamaya mahkum ettiler sevgili kardeşim!Seni çitlerden dışarı salmadılar, sana esareti reva gördüler kısa ömründe. Sana annenin sütü gibi helâl olan çocukluğunu yaşatmadılar Gazzeli kardeşim! Senin umutlarını çaldılar göz göre göre. Arkadan hançerlediler seni.
Siyonistler bütün Filistin'i bir açık hapishaneye çevirdiler ne yazık ki! Seni acılarınla bir başına bıraktık Gazzeli kardeşim. Sana sahip çıkamadık Müslümanlar olarak. İslâm kardeşliği lâfta kaldı ne yazık ki. Seni, bize en çok muhtaç olduğun bir zamanda yüzüstü bıraktık heyhat! Yeterince çaba gösteremedik derinlere işleyen acılarını hafifletebilmek için. Bizi yüce Rabbimize, bizi sevgili Peygamberimize şikâyet etme ne olur kardeşim! Gafletimizi o asil duruşunla perdele. Bizleri affeyle ne olur kardeşim? Hakkını helâl eyle bize kardeşim, hakkını helâl eyle! Helâl eyle! Helâl!...