Haberlere göre “Medusa hacker grubu” Trabzonspor’un datalarına operasyon düzenlemiş.. “Kulübün ekonomisi çökmüş, IT’si çökse ne olur?” diyebilirsiniz...

Doğru da; bizim asıl merak ettiğimiz; hackerların binbir güçlükle girdikleri sistemde karşılaştıkları tablo karşısında ne düşündükleri...

Öyle ya kasa tamtakır, kuru bakır...

Muhtemel diyalog...

Girdin mi, tamam mı?

Girdim, girdim tamam... İşte bütün hesaplar önümde...

Bir süre sessizlik...

Ne oldu neden durdun?

Oğlum biz yanlış yere demir attık galiba... Hemen çıkalım. Buradan bırak para koparmayı, borçlu çıkmasak iyidir

Neyse ki veriler bir şekilde kurtulmuş... Ama işin kötüsü de var... Yani anlayacağınız; borçlar yine borç...

Hackerler bari insaflı olsalar da ellerindeki kopyaları Divan’la Denetleme’ye mail atsalar...

*        *        *

Ne acı değil mi?

Geçen yılı şampiyon tamamlayan bir kulübün bugün düştüğü durum..

Sözde sürdürülebilir ekonomiden bahsedilirken, komple silbaştan yapıldı ve olmayan paralar suyunu çekti...

Gerçi “yönetim kurulu”, pardon “transfer komitesi” pek oralı değil gibi... Gazetelerde bir dolu isim yazılıyor, çiziliyor... O geliyor, bu gidiyor... Dedikodu piyasası canlı... Sonu nereye varacak, inşallah göreceğiz..

*        *        *

Sevgili Nihat Erence, Karadeniz Gazetesi’nde, Trabzonspor’un Arşiv ve Müze Kurulu Başkanı değerli arkadaşım Mehmet Salih Uzun’un kendisine anlattığı bir hikayeyi kaleme almış...

Özetle; dönemin yöneticisi Abdullah Beşir, 1977 yılında, bir önceki sezon kazanılan kupayı alır, rahmetli Yahya Denizeri ile Faroz’da parayı toplar ve takım o parayla Ankara’ya deplasmana gider...

Neredeeen nereye...

İşte; o Abdullah Beşir’in değerli oğlu, çocukluk arkadaşım, kadim dostum Dr. Ahmet Beşir şimdi yönetimde...

Ben, çok iyi tanıdığımdan Baba Beşir’in bugün olanlar için neler düşündüğünü, hele de olup biteni nasıl ağzı dolu dolu özetlediğini (!) aşağı yukarı tahmin edebiliyorum...

Oğul Beşir’den ricam, Baba Beşir’i bir gün yönetime çağırsın da o günleri biraz anlattırsın...

Gerçi Başkan, dayılarına da sorabilir ya neyse...

Hiç kimse kalkıp “o gün başka, bugün başka” demesin...

Trabzonspor’un 50 yıl önce yaptığını bugün UEFA “kriter” diye dayatıyor..

Bilmem anlatabilirdik mi?