Türk Milli Takımıyla son yıllarda hep gurur duyuyorduk. Fakat Hollanda maçı bizim için gerçekten de çok büyük bir hayal kırıklığı oldu. İster yanlış kadro dizilişi deyin ister oyuncularımızın son zamanlardaki formsuzluğu deyin ne derseniz deyin bütün İstanbul medyasının nezdindeki tek suçlu olarak Şenol Güneş işaretlenmiştir. Hiç kimse kusura bakmasın ama bu ülkede ligdeki bizim takımlarımızın 8 yabancıyla mücadele ettiği müddetçe milli takımımızdan da kimse başarı beklemesin. Bu hezimetin suçluları ise TFF yönetimi, Şenol Güneş ve bütün kulüplerimizin başkan ve yöneticileridir. Bunun için suçu sadece Şenol Güneş’e atmak bana göre haksızlıktır. Ama her ne hikmetse İstanbul medyasının Trabzonlu olan Şenol Güneş’i tek suçlu olarak darağacına çekmesi bana göre yanlı bir düşünce tarzıdır.
HARİKA DERBİ
Milli maçlar nedeniyle ara verilen lig maçlarının bütün takımlarımıza yaradığı bir gerçektir. Çünkü transferin son haftasında alınan oyuncuların uyum sorunlarını biraz olsun kolaylaştırmalarına hem de sakat olan birçok futbolcu açısından bulunmaz bir fırsattı diyebiliriz. Avrupa defterini çok erken kapatıp kendini tamamen lige veren Trabzonspor’un hem ligde hem de Avrupa’daki maçları bizleri fazla heyecanlandırmadı. Bu kadar fazla transfer yapılmasına karşın liglerde alınan sonuçlar iyi olsa da oynanan futbol bizleri tatmin etmemişti. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, Türkiye’deki bütün derbiler çok çekişmeli ve heyecanlı geçmiştir. Trabzonspor’un bu haftadaki konuğu Galatasaray’dı. Sezonun ilk derbisini dördüncü haftada evimizde oynadık. Abdullah Avcı’nın oyun planına baktığımızda, bu maçtan önceki oynadığımız maçlarda öncelikle ilk dakikalarda rakibini baskı altına almayı şok gol atarak da moral ve motivasyonlarını bozup maçı da kurtarmayı düşünüyorlardı. Tabiki de erken gol oyuncularımızın da morallerini üst düzeye çıkartıyordu. Bu maçta Trabzonspor’da eksik oyuncu bulunmazken Galatasaray’da baya sakat ve cezalı oyuncu vardı. Tabi ki bu da Trabzonspor için büyük bir avantajdı. Fakat bu avantajı da iyi kullanmak gerek. Ancak bizim sol tarafta oynayan İsmail’i durdurmamız lazım ki maç kazanalım. Hocamız 38.dakika da uyandı, onu oyundan çıkarttıktan sonra da takımda biraz kendine geldi. Maça bakıyorum Trabzonspor’un ilk yarıda yediği iki golün asistini de bizim oyuncularımız yaptı. 20.dakikada Edgar, 33.dakikada İsmail’in rakip oyunculara yaptığı asistle bu kez 2 şok golü biz yedik. İlk yarının bitimine kısa bir süre kala Cornelius ile golü bulduk ve ilk yarı da 2-1 bitti. İkinci yarıya Trabzonspor çok hızlı başladı. Galatasaray ise oyunu kendi yarı sahasında kabullenip kontra ataklarla gol aramayı sürdürdü. 62.dakikada gelişen atağımızda Hamşik çok şık bir çalımla rakibini ekarte etti ve topu Nwakaeme ile buluşturdu. O da düzgün bir vuruşla topu Galatasaray ağlarına göndererek skorda eşitliği sağladı. Beraberlikten sonra Galatasaray’da iyice risk aldı pozisyonlar da buldu. 72.dakikada da maçın kırılma dakikasıydı. Halil’in şutu ağlarımıza giderken Yusuf çok iyi kademeye girerek, bu topu çıkartıp takımını da ipten alıp takımının da mimarı oldu diyebiliriz. Bu sezonun ilk derbisi gerçekten de nefesleri kesti. Mükemmel bir mücadele oldu iki takımı da kutlamak gerekiyor.