Çeşm-i insâf kadar kâmile mizân olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz
Tâlib
(İnsaf gözüyle bakmak, kâmil insan için en güzel ölçüdür. Bir kişinin kendi eksiklerini, noksanını bilmesi kadar güzel bir anlayış yoktur.)
Az bilen, az bildiğini fark etmez. Bilgi kilo ile tartılmaz, metre ile ölçülmez.Bilginin terazisini yine bilgi oluşturmaktadır. İnsanlar daha çok bilirlerse önceden daha az bildiklerini ancak fark edebilirler.
JustinKruger ve David Dunning adlı iki psikoloğun geliştirdiği teoriye göre, eksik bilgili, yetersiz kişilerin kendi hatalarını, eksikliklerini anlayabilecek seviyede olmadıkları, bu kişilerin sahip oldukları konuma aşırı anlam yükledikleri, kendi yetersizliklerini fark edemedikleri, bu kişilerin eğitilmeleri ve bilgilerinin artmasıyla geçmişteki yetersizliklerini fark edebileceklerini belirtmişlerdir.
Bu kişilere haddini bildirmek gerekse de doğruyu söylemek de herkese nasip olmamaktadır. Nâbî bir beytinde Sana bir kâide, ağyâra aksiyle bakardım ben/ Elimde hâme-i mu’ciz-nümâ bir dûrbîn olsa, (Nabi dostuna nasihatte bulunurken, sana bir kural: elimde kalem gibi uzağı gösteren bir dürbün olsaydı, hâlden anlamayan ve kendini beğenmiş kişilere onun tersiyle bakardım) demektedir. Şair yani dürbünün tersi ile bakınca o kişileri hem uzakta hem de küçük görecektir, dostuna da bu kişilerden uzak durmasını, onları zihninde büyütmemesini tavsiye etmektedir.
Cahil insanların kendilerine, bulundukları makama, durdukları konuma aşırı bin anlam yüklemeleri, onların dışarıya karşı açık veya gizli bir meydan okumalarından kaynaklanmaktadır. Onlar bir yandan bulundukları yerden insanlara tepeden bakarken, diğer yandan da daha yüksek makamlara göz dikerek kendilerinin daha âli makamlara layık oldukları hissi ile yaşarlar.
Bazı kişiler ise karşı taraf için aşırı tevazu tavrını takınır, saygıda muhatabını yüceltirken, bu durumu da kendileri için bir basamak etme uğraşısı içerisine girerler. Eskilerin aşırı tevazuda tekebbür (kibirlenme) vardır, derken bu tarz kişileri tanımlamışlardır. Bu kişilerin karşı taraf için söylemiş oldukları sözler anında iadesi beklenen ödünç iltifatlar olmaktadır. Bütün bu tavırlar kişilerde bilgi eksikliğinden ve de geçmiş yaşantılarından kaynaklanmaktadır.
Eksik bilgi, kişilere aşırı güven hissi verdiği için herhangi bir konuda kendine aşırı güvenenlerin yanılma riski çok daha yüksek olmaktadır. İnsanların bildiğini sandığı şeylerde yanılma ihtimallerinin çok daha yüksek olduğunu tecrübe eden eski hocalarımız, sözlük kullanırken, anlamını bilmediğiniz kelimeye bir; anlamını bildiğiniz kelimeye iki defa bakın diye tavsiyede bulunurlardı.
İnsanın haddini bilmesi, bilgisinin, yapabilme gücünün sınırlarını bilmesi demektir. Kâinatta sınırı belli olmayan bir canlı varlık bulunmamaktadır. Ormanda aslanlar bile başka aslanların sınırına girmemeleri gerektiğini, kendi sınırlarını çok iyi bilmektedirler. Leskofçalı Galip bir beytinde İlm ise maksad eğer ârif-i nefs ol Gâlib/ Kendini bilmeyen âdem gibi nâdan olmaz, (Ey Galip, maksadın ilim öğrenmek ise önce nefisini bil, nefsini (kendini) bilmeyen insan gibi kaba, düşüncesiz biri yoktur) demektedir.
Eğitimin diğer bir tarifi, kişinin kendini bilme yolculuğu olmaktadır.