KORONA'DAN ÖNCE(K.Ö.) / KORONADAN SONRA(K.S.)         
 
İnsanlık tarihi bugüne kadar nice büyük menfi hadiselerle karşılaşmıştır. Depremler, sel felâketleri, yangınlar, savaşlar ve salgın hastalıklar bunlardan bazılarıdır. Fakat zor zamanlarda birlik olmasını bilen insanoğlu bu olaylarda çok büyük maddî ve manevî kayıplar verse de bunların da üstesinden gelmesini bilmiştir. "Yiğit düştüğü yerden kalkar" sözü misali tekrar hayatını idame ettirmiştir. Çünkü her şeye rağmen hayatta devamlılık esastır.
 
Bugün Müslüman'ıyla gayri müslimiyle insanlık  büyük bir imtihandan geçiyor. Her şey Çin'in Vuhan şehrinde ilk koronavirüs vakasının tespit edilmesiyle başladı. Sonra domino misali peşi geldi; virüs tüm dünyaya yayıldı. Gün geldi gizli bir el bizi sokaktan çekip aldı.
 
Kadim zamanlarda tarihi "Milâttan Önce(M.Ö.)" ve "Milâttan Sonra(M. S.)" diye ikiye ayıranların pabucu çoktan dama atıldı. Sanırım artık tarih konuşulurken "Korona'dan Önce(K.Ö.)" ve "Korona'dan Sonra(K.S.)" diye ifadeleri kullanılacak. Çünkü korona, insan hayatında ve bilinçaltında çok şeyleri değiştirdi. Bundan sonra tarih o eski mecrasında akmayacak. Korona, hayata bakışımızı ve zamanda akışımızı hissedilir derecede değiştirecek.
 
Çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan, ancak yüksek teknoloji eseri mikroskoplarla görülebilen korona virüsü, dünyada öldürme teknolojisinin yaşatma teknolojisine galip geldiğini ayan beyan ortaya koymuştur. Zira teknolojinin bu kadar ilerlediği bir zamanda dünyanın zekâ küpleri minnacık bir virüsle bile baş edemiyor. Aşısı bulunamıyor. Her gün binlerle ifade edilen insan, bu alçak virüs yüzünden hayatını kaybediyor. Dünyanın dört bir yanından on binlerce insan da bu virüse yakalanıyor.
 
Yeni nesil Covid-19 virüsü on yıllardır insanlığın kanını emen ve vicdanları tarumar eden kapitalist ekonomi politikalarının maskesini düşürmüştür. Virüsün ümüğünü sıktığı İtalya, İspanya ve Fransa gibi Avrupa ülkeleri bundan sonra ellerini başlarına koyup "Ben nerde yanlış yaptım?" sorusunu kendilerine soracaklardır. Yeni bir Fransız İhtilâli kapıdadır.
 
Nüfusu bir buçuk milyarı bulan komünist Çin'in Vuhan şehrinden yola çıkan minik bir virüsün koca kapitalizme kafa tuttuğunu müşahede ettik. O kapitalizm ki ömrünü insanlığı sömürmekle geçirdi. Fakirden alıp zengine verdi. Böylece zengin daha çok zenginleşirken fakir daha çok fakirleşti. İnsanlıktan ve merhametten nasibini almayan bu ekonomik sistem çalışmak, üretmek ve kazanmaktan başka bir şey düşünmedi. İnsanı makine gibi gördü. Bir avuç zenginin daha da zenginleşmesi ve semirmesi için hayatı alabildiğine hızlandırdı.
 
Parayı bu çağın modern bir putu haline getiren kapitalizm, kadını iş hayatının mahkûmu yaptı. Çalışan anne babaların çocukları için kreşler açtırarak aile kavramını çöp sepetine attı. Çocukları annelerinden uzaklaştırdı. Annelerle çocukları birbirine yabancılaştırdı. Malum olduğu üzere bugünlerde herkes evde bir çeşit mahkum hayatı yaşıyor. Şimdi bu zor(un)lu ev hapsine en çok anne babalarını göremeyen çocuklar sevinmiştir. Çocuklar bu sayede uzun bir aradan sonra anne kokusunu doyasıya içlerine çekmişlerdir.
 
Vicdanları dumura uğratan vahşi kapitalizm daha çok kazanmak için  her şeyi mubah gördü. İnsanın maddî yanıyla beraber bir kalbi ve ruhu olduğunu hiç hatırlamak istemedi. İnsanlara var oluş sebebini, dünyaya geliş nedenini düşünme fırsatı vermedi. Nerede bir mazlum görse üzerine çullandı, boğazını sıkıp vahşice öldürdü. Şimdi adi bir virüs yüzyıllardır insanlığının kanını bir vampir misali emen  kapitalizmin boğazını sıkıyor.
 
İnsanlığını(eşref-i mahlukatlığını) kaybetme arifesindeki insanoğlu, üzerindeki kibir ve enaniyet yükünü ilk fırsatta atmak, kendisiyle ve kendi dışındaki varlıklarla(doğayla ve doğa içindeki bütün canlılarla) barışmak ve helâlleşmek mecburiyetindedir. Aksi halde Allah'ın "El-Kahhar" sıfatı peşimizi bırakmayacaktır. Zira Hakk'ın sabrı da bir yere kadardır.