Yaratıcımız biz kullarının mutluluğu için kutsal kitaplar göndermektedir. Gönderdiği son semavi kitap Kurandır.

Kuranı Kerim bugün insanlarımızın anladığı manada sadece mevlütlerimizde değil hayatımızın her anında ilgili olarak gönderilmiştir. İnsanın varlığıyla ilgili olarak insanın her anında insanın mutluluğuyla ilgili olarak hükmü vardır kutsal kitabımızın.

Şöyle bir durum söz konusu. Kuran mevlütlerimiz de vardır ama ne acıdır ki evlenmelerimizde yoktur pazarımızda yoktur eğitimimizde yoktur ekonomimizde yoktur sokağımızda yoktur hukukumuzda yoktur ve en önemlisi varlığımızla ilgili olarak devletimizin yapısında en ufak bir bağı yoktur. Yani sizlerin anlayacağınız hayatımızdan çıkarmış durumdayız.

Anlayamadım hayatımızdan çıkardığımıza göre daha nasıl mutlu olunacak bilemedim.

Sıkıntı şurada Allah mutlu olmamız için Kuranını gönderdi. Gönderdi de bizler onu sırtımızın gerisine attık. Bundan dolayı yıllardır savrulmalarla boğuşmaktayız. Bir türlü doğruyu bulamadık. Bakınız Sevgili Peygamberimiz ne buyurmaktadır; " Bir millet Kuranla amel ederse Allah onların ömrünü uzun tutar. " Bu hadis hayata geçmiş mi diye sorarsanız evet geçmiş. Dedelerimiz ninelerimiz Osmanlılar yeryüzünde bin sene yaşamışlarsa bunu Kuranla amel etmelerine borçludurlar. Düşünün bin sene yetmiş küsür milleti yönetmişler. Bu milletler içerisinde hem Müslüman hem de Hıristiyanı vardı. Daha neyi konuşmaktayız?!

Burda ki sorun milletimiz sırtını Kurana çevirmiş durumdadır. Sorun burada. Bundan dolayı bir türlü mutlu olamamaktayız. Bundan dolayı rahat yüzü görmemekteyiz. Bizler bir türlü anlatamamaktayız. Halkımızın gittiği yol yol değil. Eğer gittiği bu yolda ısrarcı olursa rahat yüzü görmeyecekler.

Kuran mutluluktur. Bağımsızlıktır. Bilimdir. Özgürlüktür. Kurtuluş rehberidir.

Kurtuluşumuz ve en önemlisi elin art niyetli adamlarına karşı tarih sahnesinde yerimizi yeniden alabilmemiz için Kurana yönelmemiz lazım geldiğini unutmamamız lazım gelmektedir.

Elin adamı dirilişimiz için Kuranla bağımızın kesilmesi gerekli olduğunu bildiğinden bizlerin hayatında Kuran olmaması için her yolu denemekte. Bakınız bu işi nasıl yapmakta bir örnekle yazmak isterim.

Sizleri bin dokuz yüzlü yıllara getirmek isterim. İngilizlerin sözü geçtiği yıllar. İngilizlerin Başbakanı Çörçil Avam Kamarasında konuşmak için kürsüye çıkar. Elinde Kuranı Kerim. Karşısında ki vekiller hayretler içerisinde . Neki kendileri yıllardır Osmanlıları yenmek için ellerinden Kuranı almaya çalışmışlar. Hayretleri devam ederken Çörçil söze başlar. İnsan olarak Kuranı değiştiremeyeceklerini söyler. Çünkü Kuranın muhafızlığını Allah üzerine aldığını söyler devamla. Bundan dolayı Türkleri yenmek için yapabilecekleri tek şeyin Türklerin elinden Kuranı almak olacağını söyler. Böylede yaparlar ve devamında da Türkleri yenerek Osmanlıları tarih sahnesinden silerler.

Öyleyse ne yapmamız lazım geldiğini herhal anlıyorsunuz. Yeniden Kurana yönelmemiz yeniden Kurana yapışmamız lazım gelmekte. Başkaca bir kurtuluş yolu göremiyorum.

Yeniden tarih sahnesinde yerimizi almamız için Kurana yönelmemiz lazım gelmekte. Bakınız Peygamberimiz biz sözlerinde ne buyurmakta; " Sizlere iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı yapıştığınız sürece asla yolunuzu şaşırmazsınız. Allahın kitabı Kuranı Kerim. Benim sünnetim."

Haydi yeniden tarih sahnesinde yerimizi almak için üzerimizdeki ölü toprağını atmaya var mısınız?!...