Günümüzde insanları etkilemenin, onları bir gruba yönlendirmenin en etkili araçlarından birisi sinema olmuştur. Resim ve heykel, mimari, dans, tiyatro, edebiyat ve müzikten sonra sinema dünyada yedinci sanat olarak görülmekte ve hatta şu an peygamberler yeniden gelse sinemayı tebliğ aracı olarak kullanırdı diyenler bile bulunmaktadır.
Sinema bir numaralı propaganda aracıdır. Propagandada kitleleri etkilemek için onların duyguları hedef alınmalı diye bir kural vardır. Görselliği ön plana çıkaran sinema, insanların duygularına hitap ettiği için kendi adına çok büyük avantajları bulunmaktadır. Adolf Hitler önce her eve bedava radyo dağıtmış, sonra sinemayı kullanmış, bu iki medya aracıyla kendi lehine çok büyük kamuoyu oluşturmayı başarmıştır.
Varlıkları, insanlık için en büyük tehdit olan devletler, sinema vasıtası ile kendilerini insanların vicdanlarında temiz göstermeimkânını yakalamıştır.
Sinema bir kişinin bir haftada okuyabileceği bir eseri, bir iki saate sığdırarak ve izleyicinin algılarını yönlendirerek kötü niyetli yapımcıların, yöneticin işini kolaylaştırmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri Vietnam’ı işgali sırasında II. Dünya savaşında kullanılan bombalardan daha fazlasını Vietnamlıların üzerine atmış, Vietnam’da 9 bin köyü ya tamamen ya da kısmen ortadan kaldırmış, 10 milyon hektar tarım arazisini, 5 milyon hektar orman alanını mahvetmiş, 1 milyondan fazla asker ve sivilin canını almış, milyonlarca hayvanı telef etmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri aynı şekilde Afganistan’ın her köşesini bombalayarak hiçbir şeyden habersiz, haritada Amerika Birleşik Devletleri’nin yerini bulamayacak binlerce masum halkı katletmiştir.
Fakat bu kadar vahşete rağmen bütün dünya Amerikan yapımı Hollywood filmleri izleyerek ABD askerlerinin Vietnam’daki acılarını, kahramanlıklarını izlemekte ve ister istemez Amerikan tarafına bir muhabbet duymaktadır. SylvesterStallone ise İtalyan Aygırı sıfatı ile neredeyse tek başına Afganistanlı teröristlere karşı mücadele ederek büyük kahramanlıklar göstermektedir. Bu filmleri izleyen zavallı halk ise ülkesi işgal edilen insanları değil filmde başarılar gösteren sahte kahramanların tarafını tutmakta, onların galip gelmesi için şiddetli bir arzu duymakta, hatta ülkesi işgal edilen halkı terörist olarak görmektedir.
Amerika bu filmler sayesinde yapmış olduğu katliamları meşrulaştırmakta aynı zamanda Amerika’nın devasa silahlara, üstün teknolojiye sahip olduğunu, onun yenilemeyeceğini insanların zihinlere nakşetmektedir. Aynı zamanda film yapımcıları gerçeğin aksine oluşturmuş oldukları bu filmlerden milyonlarca dolar kâr etmektedir.
Hülaguhan, Kazıklı Voyvoda, Haccacı Zalim gibi tarihe mal olmuş gaddarlıkları ile meşhur liderler bile kendilerini aklamak için özel bir çaba göstermemiş, yaptıklarının arkasında durarak tarihteki yerlerini almışlardır. Başta Amerika, İngiltere, Fransa olmak üzere tüm Avrupa devletleri, onlarca devleti sömürü ülkesi yapmış, o ülkeleri önce yıkıp viran etmiş, sonra da “sorsalar mağduru gaddar kendin gösterir” mantığı ile sinema vb. iletişim araçlarını kullanarak kendilerini temize çıkarmışlardır.
Bugün evimizde izlediğimiz birçok film, aynı zamanda zihin dünyamızı şekillendiren, bilinçaltımıza Batı’nın büyüklüğünü, onların “yenilmez arma” olduğunu aşılayan bir araç hâline dönüşmüştür.