Tövbe; günahlardan dönüş , bilmeden işlenen günahlardan dolayı vicdanın sızlaması.
insan denilen varlık peygamber değildir. Peygamberlerin ismet sıfatları vardır. yani günah işlememeleri. Peygamberler gerek peygamberliklerinden önce gerekse peygamberliklerinden sonra günahlarından korunmuşlardır. Bakınız birkaç örnek vereceğim ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Peygamberimiz daha çocukken günahlardan Allah tarafından korunmuştur. Halası peygamberimiz daha yedi sekiz yaşlarındayken bir bayram elinden tutar ve bana bak Muhammet! Bugüne kadar bizlerin tanrılarının karşısına bayramlarda gelipte tazimde bulunduğun yok. Bu bayramda gelip tanrılarımızın karşısında tazimde bulunacaksın yada dayak yiyeceksin der. Peygamberimiz ne kadar diretsede ne yapıp edip putların karşısından kaçamaz. Devamla Peygamberimiz halası ve kendisi bir bayramda putların karşısına geldiklerinde Peygamberimiz şöyle söyler; Bir benim gördüğüm başkasının görmediği bir varlık bana bir tokat atar oracıkta bayıldım. Bunun üzerine halası oğlum gerçekten sende bir haller var ve seni bir daha putların yanına getirmeyeceğim der.
Bir başka örnek ise gençlik yıllarından. Peygamberimiz on yedi on sekiz yaşlarında çobanlık yapmaktadır. Bir arkadaşıyla beraber dağda Mekkelilerin hayvanlarını otlatmaktadırlar. Bir gece arkadaşı Muhammet! Bu gece ben mekkeye aleme gideyim. Bir sonraki gecede sen gidersin der. Anlaşırlar. Arkadaşı O gece Mekke'ye aleme gider. Sabah olunca dağa döner. Bir sonra ki gece ise arkadaşı Peygamberimize Ey Muhammet! Bu gece de sen git. Akşam olur. Peygamberimiz gece Mekke'ye doğru yola koyulur. Mekkenin hemen yanında bir kaya parçası vardır. Peygamberimiz bu kaya parçasının yanına geldiğinde ki Mekkede kadeh ve şarkılar gırıla gidiyordur. Peygamberimiz o kaya parçasının yanında aşırı bir uykusu gelir ve hemencecik uyuya kalır. Sabah olduğunda güneş doğduğunda kalkıp dağa gider. Arkadaşı ne yaptın aleme katıldın mı diye sorduğunda Peygamberimiz hayır bir kaya parçası vardı. Oracıkta uyuya kaldım der. Arkadaşı bunun üzerine olsun bu gece gidersin deyince Peygamberimiz olsun der. Akşam olduğunda arkadaşı yine onu gönderir. Peygamberimiz o kaya parçasının yanına geldiğinde yine anlamsız bir çok ağır uykusu gelir ve uyuya kalır. Sabah olunca dağa gider. Arkadaşı ne yaptın gittin mi diye sorduğunda peygamberimiz hayır yine o kaya parçasının yanında anlamsız çok aşırı bir uykum geldi ve uyudum der. Arkadaşı bunun üzerine ey Muhammet! Dedikleri gibi sende anlamadığım bir durum var. Sen benimle arkadaşlık yapma al hayvanlarını ben başka bir taraf gidiyorum. Seninle arkadaşlık yapılmaz der.
Buradan anlıyoruz ki peygamberler gerek Peygamberliklerinden önce ve gerekse Peygamberliklerinden sonra günahlardan korunmuşlardır. Bir tanede peygamberlikten sonra örnek vereyim. Yusuf aleyhisselam. Annemiz Züleyha Yusuf aleyhisselamdan murat ettiğinde Allah'ın rahmeti olmasaydı ikiside zina edeceklerdi. Allah ikisinide zinaya düşmekten korudu.
İnsana iki yol gösterilmiştir. Hak batıl yolu. İnsan kendi iradesiyle bu yollardan birini seçer ve o yönde hayatını yaşar. Ya hak yolu seçer temiz bir hayat yaşar yada pisliği seçer o yolda hayatını harcar. Allah iki yoldan birini seçmede iradeyi kişinin kendine bırakmıştır. Kişi güzeli seçtiğinde Allah hayır yaratır kişi çirkini seçtiğinde de Allah şerri yaratır. Yoksa Allah kimseye cebir yoluyla baskı yapmamaktadır ki kişi bu benim kaderimde var demesi geçerli olsun. Kişi kendi iradesiyle seçer Allah o doğrultuda yaratır. Konu bu kadar basit. Yani suçlu Allah değil kişinin kendisidir.
Burada şöyle bir durum var. Biz normal insanların günahtan korunma diye bir durumumuz yok. Ondan olacak en ufak bir açık olduğunda bunca günah işlenmektedir. Ülke geneli toplumsal hastalıklar en üst seviyede işlenmektedir. Zina , kumar ve alkol gibi her türlü toplumsal hastalık akıl tutulması seviyelerde işlenmektedir. Buda şundan kaynaklanmaktadır. Ülkem geneli hemcinslerim tövbeyi yanlış anladıklarından yani yaşlanınca tövbe ederiz şimdi istediğimizi işleyelim dediklerinden bunca ahlaksızlık tavan yapmış durumdadır.
Fakat şu unutulmamalı ki kabul gören tövbe Allah muhafaza nefsimize zulm ettiğimizde başkaca işlenmeden hemen Allah'a yakarmamız lazım gelmektedir. İşte kabul gören tövbe budur. Yoksa yaşlanınca tövbe ederim şimdi bu gençlik çağlarımda elim ayağım tutarken dünya nimetlerinden faydalanmalı da yaşlanınca tövbe ederim mantığı Kuran ve sünnetin ifade ettiği tövbe değildir. Bu olsa olsa insanın kendini kandırmasıdır.
Doğrudur. Tövbe ölünceye kadar geçerlidir. Fakat burada anlaşılmayan durum ölüm ne zaman geleceği belli değil ki. Bundan dolayı Tövbeyi ölüme bırakmaktayız. Kabul gören tövbe Allah muhafaza nefsimize zulm ettiğimizde geciktirmeden hemen tövbe edilmesidir. Kabul gören tövbe budur. Yoksa ülke geneli yaşlandığımızda tövbe deriz. O güne kadar her haltı işleyelim demek doğru bir düşünce değildir. Kimin elinde yaşlanıncaya kadar ölmemek senedi var ki?!
Dünya ve ahret mutluluğun için tövbeyi geciktirme...