Velhasılı Anadolu’nun dağlık coğrafyası üzerinde Rum denilen bir millet yaşamamıştır. Bölge halkına ait yazılı bir dilleri yoktur. Onlar bu nedenle arkaya yazılı bir kaynak, dil bırakmadılar.
Eski kaynaklar Grekçe ve Latince olduğundan yerel halk tarihi bir yanlış yaparak bölgede konuşulmakta olan dili Rum diye nitelendirdiler. Zira Rumca diye adlanan herhangi bir yazılı kaynak söz konusu değildir. YuanikiPanaiotidoi Efendinin 1897 yılında yazmış olduğu Leksikon Ellene-Turkikon (Helence-Türkçe sözlük) şeklindedir.
Maçka, Plathana’nın yukarı kısmında konumlanır. Halk Hristiyanlığı devlet baskısıyla yerleşik yaşama dahil ettiler. Sosyal yaşamlarının hemen her alanında aktif şekilde Rumca denilen aksanı konuştular. Grekcenin eğitim ve öğretim dili olarak kurumlaşmasını beraberinde getirdi. Çok tanrı inancında tek tanrı inancına geçilmesi ile birlikte dini etkinlik hız kazanmış ve yaygınlaşmasında etkin rol oynamıştır. Onlar zamanla Hıristiyanlığı Yunan diliyle benimsemiş olan halk, zamanla yerli olduklarını unutarak kendilerini mübadele ile Yunanistan’dan göç etmiş gibi bir yanılgı içerisine düşmüşlerdir.
Grek sözcüğü de Yunanca değildir. Romalıların, İtalya’nın doğu kıyısında komşu olarak gördükleri boylara verdikleri “graecae/ komşular” sözcüğünden türemiştir. “Buna göre Rodoslu Apollonigos tarafından yazılan eserde Argonautlar efsanevi “Altın Post”u bulabilmek için çıktıkları yolculukta Trabzon’u keşfetmişlerdir” (Özalp 1936,VII:3). Şüphesiz onlar Rumca adlandırılan dilde konuşmuyorlardı.
Trabzon’un değişik yerlerinde Rumca diye atfedilen konuşma dili aslında dilbilimciler tarafından “sosyolekt” terimi kullanılır. Doğan Aksan, topluluklara mahsus oldukları için “sosyolekt” terimi ile ifade edilen bu dillerin “grup dili” ya da “özel dil” şeklinde ifade ederek, bu terimi bireyüstü dil dizgesinin, bir dil birliğinin üyelerinden bir grup tarafından karakteristik kullanışlı” olduğunu belirtir (Aksan 1987:87).
Kurulduğu ilk günden itibaren değişik milletlerin (Irkların) dikkatlerini üzerinde toplayan tarihi ve doğa güzellikleriyle Trabzon dikkat merkezinde olmuştur. Ayrıca cağın gelişimine bağlı olarak zamanla bir ticaret merkezi durumuna dönüşen Trabzon 13-15 yüzyıllar arası ticari bakımdan en parlak ve zengin dönemini yaşamıştır. Yerel halkın ticari alanda Rumca denilen aksanı kullanmaları sonucunda halkta istem dışı konuşulan bu dili konuşur olmuştur. Böylece bunu git gide yaygınlaştırarak yeni bir dil olarak görme bahtsızlığını yaşamıştır.
Buraya kadar sınırlı tuttuğumuz Rumca açıklamasını tamamlıyoruz. İnanıyorum ki bu tarihi şehrin her köşesinde yaşamakta olan pek çok hatıra ortak bir kültür mirasımız olarak yaşamaya devam edecektir. Yerli palikarya artıkları bazı kişilerin zaman zaman ortaya çıkarak kendilerine göre bu dili canlandırma gayreti içerisinde olacaklardır. Ulu dedelerimizin mirası olan bu şehir kuşaklardan kuşaklara unutulmaz bir masal olarak aktarılacaktır.