Trabzonspor’un kalecisi, daha da önemlisi kaptanı Uğurcan Çakır hafta içerisinde açıklamalarda bulundu...

Belli ki; Beşiktaş maçı öncesinde hem toplumun enerjisini yükseltmek hem de motivasyonu güçlendirmek amacıyla bilinçli seçilmiş bir temsilci olarak konuşması planlanmıştı Uğurcan’ın..

Doğru da yapılmıştı...

Peki ya içerik?...

Sonra söyleyeceğimizi başta söyleyelim tek kelimeyle “felaket”....

Aslına bakılırsa Uğurcan’ın basın toplantısı Trabzonspor’un neden şampiyonluk sezonundan sonra bu hale düştüğünün, gördüğümüz, bildiğimiz, hissettiğimiz sebeplerinin tam anlamıyla teyidi oldu...

İrdeleyelim...

Uğurcan’dan ilk ayarı İhsan Hoca aldı... Derelioğlu, haklı olarak, gözle görünür bir gerçeği dile getirmiş ve “oyuncuları futbola döndürmeye çalışıyoruz” demişti...

Bu söz hatırlatılınca Uğurcan’dan; hafif de alaycı bir üslupla, “futbola dönmeye ihtiyacımız yok, zaten futbolun içerisindeyiz” karşılığı geldi...

Bak sen; dışarıdan hiç de belli olmuyor!...

Devam ediyor takımın kaptanı...

Sezon başından beri yapılan yanlışlarda herkesin payının olduğunu söylüyor.

Yönetimden başlıyor; haksız mı?...

Değil...

Hocayla devam ediyor...

O da doğru..

Takım, taraftar hepsi yerli yerinde...

Takım uyumu olmayınca, birlikte zaman geçirmekten mutlu olmayınca idman bitse de gitsek oluyor”muş; hak vermemek mümkün mü?... Demek ki futbolcular memuriyete bağlamışlar... Doğrudur... Böyle olduğu gün gibi aşikar...

Sihirli cümle ise “Takım içi arkadaşlık kayboldu.”...

Hepsi tamam da Uğurcan’ın kendi durumu?

Onu da Milli Takım üzerinden sinyalliyor... Seçicilerin performansları neye göre belirlediğini sorguluyor... Ligdeki halini görmezden gelip, milli maçlarda iyi oynadığından bahsederek görevi kendisinin hak ettiğini vurguluyor..

Hadi bunu da oynama isteğine ve alınganlığına verelim...

Mert Günok’un özellikle Fransa maçlarıyla Milli Takım’ı Avrupa Şampiyonası’na taşıyan isim olduğunu, kendisinin de aynı şampiyonada nasıl bir oyun sergilediğini kenara bırakalım..

Asıl konuya gelelim...

Yani Uğurcan’a göre ortada hep bir sorumlu var... Aslında, alıp başkalarını dinlesek onlar da benzer analizler yapacaklar...

Bu işler böyledir; başarıyı herkes sahiplenir, olumsuzu kimse yanına yanaştırmaz... Sorumluluk ise hak getire...

Hepsi tamam da Uğurcan’ın kaçırdığı asıl önemli noktaya gelelim...

Uğurcan sıradan bir oyuncu değil. Takımın kaptanı... Yani içerisi için çözüm noktası...

Bir kaptan olarak sadece eleştirmek yerine, çözümler sunması ve takımın birlik, beraberliğini güçlendirmesi gerekmez mi?

Bunun için sadece tek şeye ihtiyacı var.. O da “empati”...

İçinde bulunulan ortamda Uğurcan'ın Trabzonspor için yapabileceği en önemli katkı, saha içinde liderlik etmek ve takımın motivasyonunu yükseltmek olmalıdır.

Sorunları görüp çözüm yolları önermek, arkadaşlarını bir arada tutmak ve birlikte mücadele etmek için çaba göstermek kaptanın birincil görevidir.

Uğurcan hayata bir de bu pencereden bakmalı, asli sorumluluğuna dönmelidir.

Ne zaman mı?

Hemen, YARIN!...