Bütçesi ve kurduğu üst düzey kadrosuyla Süper Lig hedefiyle sezona başlayan Trabzonspor, ilk haftalarda bocalasa da Creek transferi sonrası yakaladığı ivme ile 16 maçlık galibiyet serisine imza atmıştı.
Bu 16 maçlık seri, Ankaragücü ile oynanan erteleme maçında bozuldu.
İlk maçta Ankaragücü fırtına gibi başlayıp farkı açarken, skorboard bozularak maç ertelenmişti.
İşte bu erteleme maçı tıpkı ilk maç gibi Ankaragücü’nün bariz üstünlüğü altında geçti ve mağlup olduk.
Bu tarz yarım maçların ertelemeleri aynı dakika, aynı skor ve aynı kadrolarla oynanır. Ancak Trabzonspor ilave olarak bu kurala aynı motivasyonu da eklemiş olacak ki ilk maçın kopyası gibi konsantre olamadan parkeye çıkınca mağlup oldu.
16 maçlık galibiyet serisi de bu maçla bozulmuş oldu ancak buna “mağlubiyet haklarını kullandılar” demek daha gerçekçi olur.
Devamında ise ligin kaderini belirleyecek olan ve aynı zamanda sezonun maçı da diyebileceğimiz, lig lideri olan Erok maçına çıktı Trabzonspor.
Erok yense Trabzonspor’un işi play oflara kalabilirdi. Trabzonspor yense puanlar eşitlenmesine rağmen ikili averajda üstün olacağı için Süper Ligin ucundan tutmuş olacaktı.
İşte böyle bir ortamda, üstelik tüm şehri arkasına alarak parkeye çıktı Trabzonspor.
İnanılmaz keyifli, heyecanlı ve önemine atıf yaparcasına bir o kadar da kaliteli bir maç izledik. Her iki takım da kazanabilirdi ancak kadro yapısı ve bireysel yetenekler olarak Trabzonspor bir adım öne çıkınca kazanan da elbet Trabzonspor oldu.
Çünkü Erok tüm yükü bizim maça yetiştirdiği Crafword transferine yüklerken, Trabzonspor’da ise İsmail Cem Ulusoy, Okben, Can Uğur ve Gordon gibi maçın kaderini değiştirebilecek isimler var.
Keza kurtarıcı olarak aldıkları Crafword 45 sayı atmasına rağmen son bölümde Ali Can Güney ile kilitlenip Erok’un hücum organizasyonu dağılırken, Trabzonspor’da ise Okben’in soğukkanlılığı, Creek’in maç boyu hırsı ve bitiriciliğine kinci devre Gordon’un etkili oyunu da eklenince Trabzonspor çok önemli bir maçı galibiyet ile kapatarak bir anlamda en önemli rakibini de saf dışı etmiş oldu.
İşte büyük takımlar ve bu tarz büyük takımların büyük oyuncuları bu tarz kritik maçlarda kendilerini gösterebilmeliler.
İşte Trabzonspor takım olarak tam da bunu yaptı.
Devamında oynadığımız bir başka kritik maçta da son bölümde zora soksak da, Creek’in 36 sayılık müthiş performansına Can Uğur’da eşlik edince Çayırova’yı deplasmanda mağlup ederek süper ligin ucuna biraz da sarılmış olduk.
Çünkü bizden sonra Ankaragücü’nün de Erok’u mağlup ederek TS-EROK arasındaki averajın da öne çıktığı fark 2 galibiyete çıkınca bu fark artık kapanmaz, aksine Trabzonspor lehine daha da açılabilir.
Özetle, her ne kadar Ankaragücü’ne yenilsek bile; Ankaragücü-Erok ve Trabzonspor’un Ankaragücü, Erok ve Çayırova serileri Trabzonspor’un adım adım Süper Lige çıkış serisi oldu diyebiliriz.
TEK RAKİP KENDİMİZ
İlk devreyi değerlendirdiğim son yazımda “Bu takım ikinci devre tek maç kaybetmeden Süper Lige çıkacak” derken, ilave ederek; “Bizi saf dışı bırakabilecek tek rakip kendimizden başkası değil” notunu da düşmüştüm.
Tek istisna Ankaragücü mağlubiyeti oldu ki, zaten bunu da “Bizi zorlayabilecek tek rakip Ankaragücü olur” diyerek ilgili yazımda şerh düşerek belirtmiştim.
Bu tezim halen geçerli.
Trabzonspor kalan haftalarda artık maç kaybetmeden Süper Lige çıkar.
Ancak takım rehavete kapılıp kendi kendine rakip olursa belki problem olabilir ama buna da sanırım önlem alırlar.
TECRÜBE FARKI (Haftanın Mesajı)
Bundan sonraki yazılarımda “Haftanın Mesajı” bölümünü yaparak, maç sonlarında X’te yaptığımız kısa maç yorumlamalarıma gelen mesajlardan birini köşeme taşıyacağım.
Bu haftaki mesaj, Trabzonspor-Erok ve Erok-Ankaragücü maçlarını iki antrenör gözünden yakalayan Ahmet Keleş kardeşimizden olsun.
BASKETBOL NEFES ALDIRIR
Daha önceki yazılarımın birinde yaptığım değerlendirmede, “Basketbolda gelen başarılar, futbolun yükünü de bir anlamda hafifleterek bu şehre nefes aldıracaktır. Bunu da ileride yaşayarak göreceğiz” demiştim.
Aradan geçen çok kısa zaman diliminde de bunu Erok maçıyla yaşayıp görmüş olduk.
Bu önemli maç için tüm şehir kilitlenip basketbola destek oldu.
Üstelik futbolda yaşanan başarısızlıklara rağmen insanlar “Trabzon Spor Şehridir” diyerek bir anlamda basketbola sahip çıktılar.
Aslında alt liglerde oynayan Trabzonspor’un Hayri Gür’ü bu derece doldurması biraz da futboldaki başarısızlıkla orantılıdır.
Yani Trabzon’un en önemli markası olan Trabzonspor bir branşta başarısızlık yaşarken, bir diğerinde başarıyı yakalayınca taraftar da mutlu oluyor, şehir de bir anlamda nefes alıyor.
Onun içindir ki kulüp basketbola kişisel değil, kurumsal bakmalı.
FARUK BEŞOK BAŞARDI
Sezon başı aldığı mağlubiyetlerle çok eleştiri almış, hatta bu işi götüremeyeceği ve koç değişimi gerektiği yoğun şekilde dillendirilmişti.
Ancak bu süreçte yaptığım yorumlarda ömrünü basketbola adamış bir insana sezon başı yapılan eleştirilerin çok ağır olduğunu belirterek, bir anlamda destek vermiştim.
Ancak mağlubiyetlerin devamı sonrası ilk devre oynadığımız Erok ve Çayırova maçlarının koçun da yönünü belirleyeceğini belirterek, bu iki karşılaşmanın önemine vurgu yaparak olası mağlubiyetlerde koç değişiminin kaçınılmaz olacağına vurgu yapmıştım.
Çünkü bu iki karşılaşma Süper Lige çıkma yolunda çok kritikti. Ki, ikinci devre zaten gördük ne kadar kritik olduğunu.
Ve Faruk hoca bu iki karşılaşmayı ve devamında da yakaladığı serilerle zirveye yürürken, son haftalardaki en kritik Erok maçını alıp liderliğe otururken, devamında da Çayırova’yı mağlup edip arayı açmayı başardı.
Özetle koç Faruk Beşok, sancılı başladığı Trabzonspor macerasını eğer bir terslik olmaz ise şampiyonlukla taçlandırarak bir anlamda kendi kariyerine de Trabzonspor gibi bir markayı eklemiş olacak.