ATMA BERNA BAŞKAN DİN KARDEŞİYİZ!
Kayserispor'un first lady başkanı Berna Gözbaşı emir telakki etmiş, Trabzonspor'un 2-1'lik galibiyeti sonrasında hakem üzerinden bordo-mavili takımımızı hedef almış. Ne oldu Berna Başkan?
Uzunca süredir lal olan içgüdünüz neden bir anda dile geldi? Size kardeşçe yaklaşan bir kulübe, geçen sezonun şampiyonu bir takıma "Maç kazandık diye boşa havaya girmesinler" dedirten iç sesin efekti İstanbul'un sarı-lacivert mıntıkasından mı çıkıyor? Trabzonspor'un hakeme mi ihtiyacı vardı da "Ne hikmetse 3-4 yıldır Trabzonspor maçına verilmeyen bir hakem (Ümit Öztürk), bizim maçımıza veriliyor. O da zorlama bir penaltıyla kendini affettirmeye çalışıyor. Maçı bir yerden alıp diğer tarafa götürüyor" açıklamasını yapıyorsunuz? 77. dakikada Onur’un Trezeguet’e ceza sahası içerisindeki müdahalesi sonrasında VAR odasının tavsiyesiyle hakem Ümit Öztürk’ün verdiği penaltı neden bu kadar zorunuza gitti, neden sizin tabirinizle 'zorlama' oldu? Haklısınız... Küme düşen bir takımın ligde tutulması sizi göklere çıkarmış! Duyuldu ki tiz sesiniz bariton olmuş! Haklısınız ama Berna hanım attığınız Twitter ile hem Fener, hem de Beşiktaş'la göbek bağı olduğunuzu sağır sultan öğrendi.
Geçen sezonki Türkiye Kupası rövanş maçında taraftarınızın yaptığı vandallıklar nedeniyle form ve moral düzeyi deforme edilip maçı kaybeden bir takıma karşı yine kazanırız mı zannettiniz? Maçtan sonra 'Üf üf Gayseri' diye tempo tutmak yerine geçen sezonki gibi alaya alırcasına yine kolbastı oynarız diye düşündünüz galiba! Böyle devam Sayın Gözbaşı, böyle devam... Trabzonspor'un ahı yerde kalmıyor. Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değiştiğinde kardeşlik biter. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi..
BECKNAM’A BORDO-MAVİLİ FORMA HEDİYE ETTİLER
Katar’ın Doha şehrinde Dünya Kupası için düzenlenen bir etkinlikte Trabzonspor kongre üyeleri aynı zamanda Magrabi Optik Ortadoğu Bölge Müdürü Kaner Eyüboğlu ve Magrabi Optik Katar Müdürü Bora Bayır tarafından Kasım Ayında Katar’da başlayacak olan Dünya Kupası maçları öncesi Doha’ya gelen İngilizlerin dünyaca ünlü futbolcusu bir zamanlar M. United ve Real Madrid formalarını giyen, Dünya kupasının resmi yüzü olan David Beckham’a özel 61 numaralı Trabzonspor forması hediye ettiler. Beckham’a “Bize her yer Trabzon” sözünü söylettiler. Eyüboğlu ve Bayır, İngiliz futbolcu Bachkam’a Trabzonspor deyince “Evet son Şampiyon. Bu formayı seve seve alıyorum ve dolabımda bulunan diğer formaların yanına koyuyorum” dedi. Trabzonspor’la yıllardan beri uğraşan gazetede ve Televizyonda olmadık açıklamalar yapan en son Trabzonspor’un Kırklareli’nde taraftarı yoktur diyen zatı muhterem hasta yatağından bu resme iyi baksın. İyi basınki Trabzonspor’un ne kadar büyük bir takım olduğunu beyninin bir yerine yerleştirsin.
TARLADA İZİ OLANLAR
Hayrettin Şiranlı Namı diğer “Hayri Baba”... Trabzonspor'un efsane masörlerinden biriydi... Kulüple özdeşleşmiş çok yönlü ve fenomen bir kişilikti... Futbolculara yaptığı masajla onları müsabakalara en titiz biçimde hazırlar, mesleğinin hakkını verirdi. 1930 yılında Trabzon’da doğan Hayrettin Şiranlı, futbola İdmangücü’nde başladı. Sol bek, libero mevkilerinde görev yaptı ve şampiyonluklar yaşadı. 1952 yılında Beşiktaş’a transfer oldu ancak daha fazla dayanamadı ve 1 yıl sonra yuvaya döndü. 1955'te İdmangücü formasıyla Cumhuriyet Kupası'nda forma giydi. On parmağında on marifet olan Şiranlı futbolun dışında atletizm dalında da yarıştı; yüksek atlama, 100 metre koşu ve gülle atma branşlarında da dereceler aldı. 1959 yılında aktif spor yaşamını bırakan Şiranlı 1960 yılından sonra İdmangücü’nde efsane hoca Hayri Gür'ün yardımcı antrenörlüğünü yaptı. Ardından İdmangücü’nün hocalığına getirilen Şiranlı 1966 yılında kurulan Kırmızı-Beyaz Trabzonspor Gençlik takımının teknik kadrosunda Hayri Gür hocanın yardımcısı oldu. 1976 yılında masörlük kursu için Romanya’ya gönderildi. Kursu başarıyla bitiren Şiranlı bu görevi 1984 yılına kadar aralıksız sürdürdü. 1984 yılından sonra Trabzonspor gıda satın alma memurluğuna getirilen "Hayri Baba" 1999 yılında vefat etti. Hayrettin Şiranlı gibi işini dört dörtlük yapan, çok yönlü biri daha var. Oğlu Bahri Şiranlı (şapkalı). Belki babası gibi masörlük deneyimi olmadı, belki Trabzon futbolunda derin izler bırakmadı ama denizlere imza atan bir portföye, usta bir balıkçılık kariyerine sahip. Yaklaşık 40 yıldır Recep Denizer ile birlikte kader birliği yapmış. Yorulmak nedir bilmiyor, gece gündüz demeden çalışıyor. Deyim yerindeyse gözünü budaktan sakınmayan biri. Balık halinin medarı iftiharı. İşine gecenin kör saatinde başlayıp ikindi vaktine kadar canhıraş biçimde mücadele ediyor. Balıkları tırlara yükleyip 'Denizer Balıkçılık' etiketiyle Türkiye'nin dört bir yanına gönderiyor. Rahmetli babası idmanlardan sonra futbolcuların kirli ve ter kokulu malzemelerini bizzat evlerine getirip rahmetli anacığına teslim eder, o da yağmur çamur, kar demeden pırıl pırıl yıkayıp kurutarak geri verirdi. Bahri Şiranlı da hijyenik ortamlarda soğutulan derya kuzularını en taze biçimde adrese teslim etmenin derdinde. Efsane bir adamın oğlu olarak anılmak böyle bir şey olsa gerek. Onun yaşam çizgisine de "Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz." sözü tabiri caizse "cuk" diye oturuyor.
ESKİŞEHİR’E ÇATAPAT
Onlar Trabzonspor apoletini Muş adına Eskişehir’de yazdırdılar. 1984 Muşspor Ziraat Türkiye Kupası'nda 2. Tur maçında Eskişehirspor’u 3-2’lik skorla saf dışı bıraktı. Takımın Trabzonlu futbolcuları Kıvanç Salihoğlu, Zeki Ayvaz, Doğukan Bulut, Furkan Yıldırım ve Emircan Birinci öyle bir tepki verdikler ki hem bizim kanadımızdan sempati uyandırdılar hem de Eskişehir cephesinden öfke seline tutuldular. Tepkilerinde haklı ve adil miydiler? Hem de nasıl! Trabzonspor efsanesini bir kez daha haykırdılar. 2010-2011 sezonunda Trabzonspor’a karşı yapılan şikenin ortaklarından biri olan Eskişehirspor çöküş üstüne çöküş yaşıyor. ‘Allah’ın sopası yok’ derler ama işte sopa böyle oluyor. Direkt olmasa da endirekt iniyor tepeleme biçimde. Süper Lig’den düştükten sonra önce TFF 1.Lig’e, ardından 2. Lig’e düşen sözüm ona ‘EsEs’ bugünlerde debelendiği 3.Lig’e tutunmak için payanda arayışında ama yok. 2010-2011 sezonunda yardakçılık yaptıkları ağababaları Fenerbahçe yok ki tutsun ellerinden. Yakın bir tarihte başkanlık koltuğuna Trabzonspor eski yöneticisi Nevzat Kaya’nın oturduğu 1984 Muşspor’un Trabzonlu oyuncuları taktik tahtasına, "Eskişehir hatırası! Biz Trabzonsporluyuz. Şampiyon Muşspor 2-3" yazdı. Dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in sergileyemediği, daha doğrusu sergilemek istemediği tavrı onlar açığa vurdular. Helal olsun.
FAROZ’UN ALTIN KALPLİ İSMİ
Osman Çiğeroğlu.
Trabzon Faroz mahallesinin her zaman örnek isimlerinden biri de o dur. Kendisini çok uzun yıllardır tanıyorum…
Abi, kardeşliğimiz, dostluğumuz, nerede ise 40 yılı aşmıştır.
Güzel yürekli mert ve dürüst ender insanlardan biridir. Mahallede herkesle iyi geçinen koca yürekli bir abimizdir. Dünyanın en dürüst insanıdır. Mütevazi, alçak gönüllü küçükle küçük, büyükle, büyük olur. Eli açıktır kimseleri kırmaz.
Gönlü desen çok zengindir. Kalıbının adamıdır, adam gibi adamdır.
Yıllar geçse de o güzel yürekli adamlığını hiç bozmadan devam ettiriyor. En çok takıldığı isimde Kaşımağa Orhan’dır.
Beyefendi kimliğini ile duruşunu hiç bozmadı.
Osman Abi’nin arkasından bir Allah’ın kulu olumsuz konuşmaz.
Saygınlığını hep koruyor…
Asla kavgacı olmadı…
Asla hizipçilik yapmaz. Âmâ lafını esirgemez…
İnsanları kırmamaya hep özen gösterdi…
40 yıla aşkın tanıyorum biliyorum…
Çünkü olduğu ve göründüğü gibi olmak böyle olur…
Adam gibi adam olmanın en iyi tariflerinden biridir Osman Çiğeroğlu… Faroz mahallesinin yüz akıdır…
İşte böyle bir adamdır Osman Çiğeroğlu...
Aksini kim inkâr edebilir ki...
Allah varlığını eksik etmesin Osman abimizin…
İyi ki tanımışım seni değerli ve altın kalpli insan…
TRABZONSPOR GERİ DÖNÜYOR
Trabzonspor- Yukatel Kayserispor maçında aslında iki takım da çok güzel başladı. İki takım da pozisyonlar buldu. Fakat onların tek golü kalecimizin yaptığı hata sebebiyle 1-0 öne geçtiler. Ardından bulduğumuz penaltı ile beraberliği yakalamayı bildik. Sonra Maxi Gomez’in mükemmel asistiyle Umut Bozok'un harika golüyle 2-1 galip geldik. Bu hafta belirtmek istediğim başka bir gelişme de Trabzon Medya hesabının paylaştığı başarılı deplasman hikayesi. Gidişte ve dönüşte futbolcularla da yaptıkları röportajlarla yapılan yapımları başarılı buldum. Yine bu videoda Umut Bozok’un da dediği gibi “Umudunuzu kaybetmeyin". Trabzonspor gibi bir takım daha geçen sene Süper Lig’de şampiyon olmuş bir takım. Süper Lig gerçekten zor bir lig ve bunu farkındayız. Süper Lig’de kolay maç yoktur. Gerçekten de bu sene büyük takım dediklerimiz takımların da çok iyi kadroları var. Bu sezon Trabzonspor lige istediği gibi başlayamadı. Bu gidişe dur dememiz lazım artık önümüzdeki maçları kazanmaya odaklanacağız. Şampiyon tekrar geri döndü. Yine perşembe günü Monaco ile karşılaşacak Trabzonspor’umuza başarılar diliyorum. EFE KAAN ÖZTÜRK
TRABZON AMATÖRÜ “SÜPER AMATÖR LİGİN” KURULMASIYLA KURTULUR
Trabzon denilince akla futbol gelir. Adeta futbolcu fabrikası bir şehirdir Trabzon. Geçmişte Türk futboluna binlerce futbolcu kazandıran bu şehir var olan bu kimliğinden yavaş yavaş uzaklaşıyor. Trabzon’da 1.Amatör Küme maçlarında üç hafta geride kaldı. Bu üç haftada oynanan müsabakaların birçoğunu takip ettim. Şarkıcının deyimiyle “eskilerden eser yok şimdi”. Nerde o eski Yavuz Selim Stadı’nda seyrettiğimiz kıran kırana, kora kor mücadelelerin olduğu maçlar. Coşku ve heyecan yok. Tribünlere gelen izleyiciler, kalitesizlikten şikayetçi. Kaliteli takım sayısı toplasan 5’i geçmez. Takım sayısı çok fazla. Dolayısıyla kaliteli futbolcular her takıma dağıldığından kalite azalıyor. Burada amaç hem gençlere spor yaptırmak hem de profesyonel kulüplere sporcu yetiştirmek olmalıdır. Ama maalesef durum hiç de iç acıcı değil. Sahalar ve imkanlar yetersiz. Trabzon’da geçmiş yıllarda amatör kulüplerden çok başarılı profesyonel futbolcular çıkardı. Bunun nedeni de Süper Amatör liglerin olması idi. Tezden zamanı yok Trabzon’da tekrar Süper Amatör kurulmalıdır. 15 veya 17 takımlı Süper Amatör Lig ile kalite ve rekabet artacaktır. Bu lige katılan takımlara alt yapıda en az 5 kategoriden müsabakalara katılma zorunluluğu getirilmelidir. Kulüpler hem geliştirecekler hem yarıştıracaklar. Böylece Trabzon’da çok değil 5-6 yıl sonra yeni cevherlerin ortaya çıktığını hep beraber görebiliriz. Tabi Trabzon’da futbolu yönetenler ölü taklidi yapmayı bırakırsa.
MEĞER "VEFA" İSTANBUL'DA BİR SEMT ADIYMIŞ!
Trabzonspor’a ve Türk futboluna nice yıldızlar yetiştiren, bir dönem birinci ligde oynayan, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı Fatih Stadı'nda konuk eden ve Cumhuriyetle yaşıt olan Akçaabat Sebatspor, şu an bulunduğu BAL ligine rağmen iç saha maçlarını Çarşıbaşı’nda oynuyor. Ne kadar içler acısı bir durum bu! Trabzon’un en büyük ilçesi olan Akçaabat’ta futbol sahası bırakmadılar, yıkıp taban ettiler! Yıllarca Yaylacık’taki Fatih Sahası’nda dev rakipleri ağırlayıp onları evlerine eli boş gönderen Akçaabat Sebatspor, kendi öz vatanında parya gibi! Yetkililerin güzelim Fatih Stadyumunu TOKİ’ye peşkeş çekerek burayı millet bahçesi yapması ile birlikte Cumhuriyetle yaşıt Akçaabat Sebatspor, gurbete çıkarıldı! Söğütlü’deki Kazım Kolot Tesisleri'nin yanında bulunan suni çim sahada maçlarını bir süre oynayan Akçaabat Sebatspor, bu sahada da Spor Lisesi inşaatını yapılması üzerine tamamen göçebe bırakıldı. Sahasız bırakılan Kırmızı- Beyazlılar acıların takımı konumuna düştü. Sahile yakın yerde Akçaabat Sebatspor’un çok güzel kamp tesisleri bulunmasına rağmen maçlarını Akçaabat’ta oynayacak bir sahası olmaması Trabzon futbolunun büyük bir ayıbıdır. Bir an önce Trabzon’un en büyük ilçesi olan, Trabzonspor'a nice futbolcular yetiştiren, Cumhuriyetle yaşıt bir kulübe bu mu reva görülmeliydi? Akçaabat Sebatspor’un iç saha maçlarını Akçaabat’ta yapabileceği bir stadyumun acilen ilçeye kazandırılması bugünün yetkililerinin boynunun borcudur.