İnsanoğlunun hayalleri ve hedefleri kadar korkuları da vardır. Bu korkular kimi zaman bizi durdurur, kimi zaman da ileriye taşır. Kimi korkular sadece düşüncede kalır, kimi ise tüm bedenimizi ele geçirir. Bazen kendi iç sesimizi bile bastırırız, “aman kötü şeyleri çağırmayalım” diyerek düşünmeye korkarız. Ama unutmamak gerekir: Bu çok insani bir duygudur.
Korkularımız, hem yoldaşımız hem de engelimizdir… Onlarla yüzleşmeden yürümek mümkün değil.
Eskilerin dediği gibi; "Korkunun ecele faydası yoktur."
Yaşanması gereken yaşanacaktır.
KORKU DA VALİZ GİBİDİR, HER YOLCULUĞA EŞLİK EDER
Bir seyahate çıkarken bile hissettiğimiz kaygı, mecburiyetiyle birlikte gelir. Korkularımızdan kaçamayız, onlar bizimle birlikte gelirler her adımda. Önemli olan, bu korkuların hayatımızı yönetmesine izin verip vermeyeceğimizdir. Onları bastırmak yerine tanımak, kabullenmek ve zamanla başa çıkmayı öğrenmek gerekir.
DOSTLUKLARDAKİ KIRILGAN HİS
Korkular sadece olaylara değil, insanlara da yönelir. En yakın bildiğimiz dostluklarda bile içimizde bir “ya zarar görürsem?” korkusu vardır. Kalbimizin bir köşesi hep tetiktedir. Ama biz, güvenmek isteriz… Bile bile o güveni veririz. Çünkü yine o cümle yankılanır zihnimizde:
“Korkunun ecele faydası yoktur.”
KORKU DA BİR DUYGU, SEVGİ KADAR KIVYMETLİ
Sevgi gibi, güven gibi… Korku da aslında bir duygudur. Bizi uyaran, bazen koruyan ama bazen de gelişimimizin önüne set çeken bir duygu. Onunla baş etmeyi öğrenmeden yolculuk tamamlanmaz. Eğer başarmak istiyorsak, bazı duyguların üstüne gitmeyi, onları sorgulamayı ve dönüştürmeyi öğrenmeliyiz.
Unutmayın: Korkular sizi yolunuzdan döndürmesin. Çünkü en büyük zafer, bazen sadece korktuğun şeyin üstüne cesaretle yürüyebilmektir.