Trabzonspor, Süper Lig’in 16’ncı hafta maçında deplasmanda Galatasaray ile her açıdan çok önemli bir maça çıkacak. Şampiyon olduğu sezondan beri Galatasaray’ı içerde-dışarda yenemeyen ve oynadığı 4 maçta 1 beraberlik 3 mağlubiyet alan Trabzonspor her anlamda bu şanssızlığı da kırmak zorunda.

Zira ligdeki kötü gidişat başlı başına bu maçı daha da önemli kılarken, ortadaki istatistikler ise bu önemi ikiye katlıyor. Galatasaray’a karşı galibiyetini en son 2021-22 sezonunun ikinci yarısında Galatasaray’ın sahasında oynanan maçta 1-0 geriye düşmesine rağmen 2-1 galip ayrılan Trabzonspor belki bir galibiyet değil ancak en kötü beraberlikle sahadan ayrılmak isteyecektir. Zira bu sezon istatistiklerde yüzü bir türlü gülmeyen Trabzonspor’un deplasman galibiyeti bulunmuyor. Bu sezon üst üste iki maç dahi kazanamayan bordo-mavili takım, sahasında hiç kaybetmeyen, bu sezon hiç mağlubiyeti olmayan Galatasaray ile oldukça zor bir atmosfer altında karşı karşıya gelecek.

Tablo bu… Tablo bu, diyoruz zira Galatasaray taraftarının statta ortaya koyduğu o ambiyansı çok iyi bilenlerdeniz. Taraftar anlamında da son yıllarda bize göre takımını en çok sahiplenen, en çok destekleyen ve maçta rakibe baskı kuran Galatasaray taraftarı. Elbette takımın başarısı ve bunu sürdürülebilir kılmaları bunda etkili. Ancak son 10 yıla baktığımız zaman Galatasaray taraftarının profili bu…

İşte her açıdan böylesine bir maç beklerken Trabzonspor’u… Sonucunu kimse asla ve asla bugünden kestiremez.

BÜYÜK MAÇLARIN HAVASI

Gelelim Trabzonspor’un deplasmandaki bu zorlu maçındaki ihtimallere. Elbette spor yorumcuları-otoriteleri de dahil olmak üzere hemen herkesin Galatasaray’ı favori gösterdiği bir maç olacak. Yine herkesin her büyük maç öncesinde dillendirdiği ‘Büyük maçların havası farklı olur’ söylemini hatırlamak gerektiği kanaatindeyiz. Zira Trabzonspor bugün içinde bulunduğu durumun benzerlerini çokça yaşamıştır. Ancak o dönemlerde dahi İstanbul’un 3 takımıyla oynadığı büyük maçlarda her zaman büyüklük kimliğini ortaya koymayı başarmıştır. Gerçekten de büyük maçların havası her zaman farklı olmuştur. Çünkü oyuncu da teknik ekip de bu maçlara farklı motivasyonlarla hazırlanmaktadır. Kaldı ki Trabzonspor içinde bulunduğu bu süreçten çıkabilmek, bir nebze olsun rahat nefes alabilmek için…

Daha da toparlanacağını düşündüğü ligin ikinci yarısına kendisini daha sağlam atabilmek için Galatasaray maçı çok büyük önem taşıyor.

Trabzonspor bugün belki eski gücünden uzak, beklentilerin uzağında ve puan cetvelinde kendisinin olması gereken zirvenin çok uzağında olsa da…

Bu maça mutlaka ama mutlaka galibiyet parolasıyla çıkacaktır.  Çünkü Trabzonspor’un kimliğine, tarihine, ruhuna, formasının asaletine ve belki de en önemlisi onu o yapan karakterine de bu yakışır.

Realitenin de farkında olarak, hani futbolda bir deyim daha vardır…

Yenemiyorsan, yenilme…

BERABER YÜRÜDÜNÜZ MÜ GERÇEKTEN?

Trabzonspor’un şampiyonluk sezonunun ardından katıldığımız her radyo programında özellikle vurguladığımız bir konu vardı.

Taraftarlar artık maça gelmiyor…

Gerçekten de öyle… Etraftan ‘Trabzonspor taraftarı yıllar sonra gelen şampiyonluğun ardından artık tamam, bu bize yeterli’ diyerek maça gelmez’ dendiği zaman buna pek ihtimal vermemiştik. Ancak gelinen süreçte gerçekten de insanlarda biraz doymuşluk biraz da takımın gidişatı taraftarı tribünlerden iyice uzaklaştırdı.

Sokağa çıkıp taraftara sorduğunuzda ‘bu takımın maçına niye gideyim’ diyecektir. Zira ortadaki sonuçlar kimseyi memnun etmemekte.

Tribünlerde şarkıları söylemek, ya da söylenenlere eşlik etmek kolay oluyor…

Özellikle takım fark etmeksizin bütün takım takım taraftarlarının en çok söylediği ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ şarkısını Trabzonspor tribünlerinden de çokça dinledik.

Aslında bu şarkının sözlerinin anlamını bilmek önemli olan. Beraber yürümek, her şartta her koşulda birbirini bırakmamak, terk etmemektir. Bu insanların birlikteliklerinin başında birbirlerine verdikleri sözle de aynı değil mi?

Taraftarlar da bunu takımlarına olan aşklarını dile getirmek için tribünlere taşırken aynı şeyi düşünmedi mi?

Elbette ki evet.

Ancak bugün 4 büyük takımdan birisi olan Trabzonspor taraftarının bu sözlere pek de riayet ettiğini söyleyemeyiz. En basit örnek verelim, sokakta karşılaştığımız ya da bize ‘Ne olacak bu Trabzonspor’un hali?’ şeklinde serzenişte bulunanlara maçlara gidip gitmediğini sorduğumuzda “Niye gidelim, bu takım için maça mı gidilir? Ne izleyeceğiz?’ şeklinde karşılık veriyorlar.

Elbette güzel, göze hoş gelen futbol izlemek ister taraftar. Stada da bu görsel şov için gider. Ancak siz takımınızı bugün yalnız bırakır da sadece iyi zamanlarda o stada giderseniz ‘iyi gün dostu’ tanımını da hak ediyorsunuz demektir.

Burada takımını her ne şartta olursa olsun içerde-dışarda yalnız bırakmayan taraftarlara da ‘iyi ki sizler varsınız’ demek gerekiyor.

Yoksa takımın sesi olarak nitelendirilen taraftarlar maça gelmeyince de ‘takımın sesi kesildi’ benzetmesi yapılacaktı

FORMA KÜLTÜRÜ

Trabzonspor’da görmeyi herkesin çok istediği ancak ne yazık ki yılda ya da on yılda bir gördüğü bordo-mavi tribünler de en çok özlenenler arasında.

Taraftarlar takımlarının formalarını alarak sadece kulübe destek sağlamakla kalmıyor, takımına duyduğu aşkı da üzerinde taşıyarak bir nebze de olsa mutlu olmaya çalışıyor. Ancak formalar evde saklamak ya da daha çok çarşıda, pazarda, hafta sonu gezmelerinde, yaz tatillerinde giyinmekten ziyade maçlarda giyinmek daha öncelikli olmalı.

Her zaman örnek veririz, Galatasaray, Beşiktaş ve Göztepe tribünleri sadece takımlarının formalarıyla maça gelen taraftarların görsel şovuyla daha da güzelleşiyor.

Trabzonspor’da ise ne yazık ki sadece ve sadece şampiyonluk sezonunda, onun dışında büyük maçların bazılarında tanık olabiliyoruz.

Hele ki bir de kış mevsimi geldi mi…

Tribünler simsiyah…

Eskiden statlar bugünkü şartlarda mıydı? Bugün en modern statlardan birisi de Trabzon’da. Elbette ‘sadece forma ile stada gelin’ de denmiyor. Ancak o görselliği yansıtabilmek adına taraftar bir şekilde bunu başarabilmeli.

Ancak dedik ya… Forma kültürünü statta yaşatmak başka bir şey…