Nasipse inşallah bu hafta cuma vaazımda çocuklarımızda dini eğitimi işleyeceğim. Öncelikle şunu yazmak isterim ki insan evladında dini duygular doğuştan gelir.
Yani Allah Teala yarattığı her insan kulunun fıtratına yüce bir varlığa inanma duygusu koymuştur. Bu ifadeyi Peygamberimiz şöyle bizlere bildirmektedir;" Her çok İslam inancı üzere doğar. Daha sonra anne babası Hristiyan ise çocuğu Hıristiyan yapacaktır. Yok eğer çocuğun anne babası Yahudi ise çocuğunu Yahudi yapacaktır. Yada anne babası Müslüman İse bu durumda da çocuğu Müslüman yetiştirecektir. Yada anne baba ilkel kabile dini üzerinde ise bu durumda da çocuk o din üzerine yetiştirilecektir."
Bu hadis bizlere çocuğun İslam dini üzere yaratıldığını bildirmektedir. Daha sonra anne baba mensup olduğu din üzere çocuklarını yetiştirmektedir.
Konuma ilk olarak aile eğitiminden giriş yapmak isterim. Çocuk dini eğitimini ilk olarak ailede alır. Anne baba namazlı abdestli ise bu durumda çocuk anne babasını taklit ederek namaza alışır. Hangi birimiz anne babasını daha emeklemekle dönemimizde taklit etmedik ki?! Taklit ettik değil mi?! Anne babamız seccadeyi aldığında bizlerde o daha ilk adımlarımızı attığımızda seccademizi alıp yere kapanmaktaydık. Yada anne babamızın sırtına çıkardık. O yıllarda oyunla başlayan bu taklidi hareketlerimiz daha sonrasında büyüdüğümüzde bu ibadet yaratıcımız Rabbimiz tarafından bizlere emredilmektedir bilgisini aldığımızda o taklidi ibadetler tahkiki ibadetlere yerini bırakmaktadır.
O yüzden anne babalar imkanlar ölçüsünde namazlı niyazlı olması lazım gelmektedir. Aksi durumlarda anne baba namaz kılmıyorsa çocuktan bu davranışı beklemek biraz hayal olduğunu yazmak isterim.
Burada anne babalar çocuklarının fıtratından gelen yüce bir varlığa inanma duygusunu artırmak için evlerinde sevgi dersleri koyarlarsa bu durumda da çocuklarımızda beklendik bu davranışı ortaya çıkartmak kolay olacaktır. Bu evlerimizde koyacağımız sevgi derslerini haftanın bir, iki veya üç gününde akşam yatsı arasında olabilir kitapevlerinden alacağımız sevgi dersleri adlı kitapları okuyarak bu davranışı kazandırmamız mümkün olacaktır.
Bu amel ayrıca pek çok kazanımında ortaya çıkartacaktır. Öncelikle günümüz iletişimsizlik çağı. Eskiden bir evde üç nesil yaşarken günümüzde bir evde ancak bir nesil yaşıyor. O da anne bir odada bilgisayar başında, baba başka bir odada tabletle çocuklarda bir başka odada cep telefonuyla. Bu evde yemeklerde bile bir araya gelinemiyor. Müthiş bir iletişimsizlik. İşte koyacağımız bu sevgi dersleriyle hane içerisinde bu korkunç iletişimsizliğin bir nebzecik olsun ortadan kakması sağlanmış olacaktır.
Bu derslerin çocuğun hafızasında çıkmayacak şekilde nakşedildiği görülmüştür.
Bir diğer çocuklarımızda fıtrattan gelen inanma duygusunu artırmak için çocuklarımızı camilere alıştırmamız lazım gelmekte. Bu harekette çocuklarımızda öncelikle olması lazım gelen işlerdendir. Bakınız Peygamberimizin döneminde cami ve çocukları hadis metinlerinde araştırdım. Ne gördüm biliyor musunuz?! Peygamberimiz çocukları camiye alıştırmak için camiye gelen çocuklara kesinlikle bir şey demiyor. Bir arkadaşının çocuğu Peygamberimiz camide namaz kıldırıyorken camiye girer ve Peygamberimizin yanına gelerek Peygamberimizin bacaklarının arasından geçip gitmekte Peygamberimiz namaz kıldırdığı halde kesinlikle çocuğa bir şey demiyor. Bir başka hadiste Peygamberimiz minberde hutbe okurken çocuk mescide girer peygamberimiz minberden inerek çocuğu kucağına alır ve hutbeye öylece devam etmiştir. Bir başka hadiste Peygamberimiz namaz kıldırırken torunu Hz. Hasan camiye gelir ve Peygamberimizin sırtına çıkar. Peygamberimiz secdede iken tam yarım saat secdede durur. Namaz bitimi arkadaşları "Ey Peygamber! Size vahiy mi geldi yada hasta mı oldunuz diye sorduklarında Peygamberimiz hayır ne bana vahiy geldi nede hasta oldum. Torunum sırtıma çıktı düşüp bir tarafını incitmesin diye secdeyi o kadar uzattım." demişlerdir.
Bu hadisler bizlere mesaj vermektedir. Çocuklarımızı camiye alıştırmak için camiye getireceğiz. Camilerimiz çocukların üzerinde çok olumlu manalar bırakmaktadır.
Tabi işin bir de başkaca bir boyutu var. Çocuklarımızı camiye alıştıracağız ki günümüzde camiler boş. Vakit namazlarında camilerde üç beş kişiyle namaz kılınmaktadır. İşin bir de bu boyutu var.
Çocuklarımız camiye geldiğinde atlasınlar oynasınlar. Bir sıkıntı yok. Öyle olacak ki çocuk camiye alışsın. Çocuklarımızı camiden kesinlikle koymayalım. Bu durum çocukların üzerinde çok olumsuz manalar bırakmaktadır. Rahmetli Cem KARACA konuyu ne de güzel özetlemiş" Beni beş yaşlarında camiden kovdular. O kızgınlıkla ancak elli sene sonra camiye girmek nasip oldu."
Çocuklarımız bizlerin yarınları. Hayırlı yetiştirilmeleri dileğiyle…