Her hafta puan farkının biraz daha açıldığı, her hafta iç barışın biraz daha bozulduğu, rakipler adına dramatik bir süreç yaşıyoruz.
Önce; ligde ve Avrupa’da umduğunu bulamayan Beşiktaş’ın şampiyon apoletli hocası Sergen Yalçın ile yollar ayrıldı. Bir asırdan uzun süredir ligimize renk katan Kara Kartal’ın henüz bir hocası yok, takımı altyapı hocası Önder Karaveli hazırlayıp maçlara çıkarıyor.
Dün itibariyle de; Ezeli rakibimiz Fenerbahçe’nin hemen hemen tüm oyuncularla kavgalı, camianın saygısını kaybetmiş hocası Vitor Pereira ile yollar ayrıldı. Çok muhtemeldir ki Fenerbahçe’yi ilk yarı sonuna kadar maçlara genç bir hoca çıkaracak.
Galatasaray’ın imparator lakaplı hocası sinyor Terim’in ise varlığı ile yokluğu belli değil. Teknik olarak takımın başında gibi gözükse de, aldığı cezalar nedeniyle kendisini çizgi kenarından daha çok tribünde görmekteyiz. Son cezasını geçen ay sonunda aldığından bu yana maçları locadan izlemekle yetiniyor, takımı genç yardımcısı Necati Ateş maçlara çıkarıyor.
Rakiplerin bu durumu Trabzonspor’u zirvede kendi ile baş başa bıraktı desek abartmış olmayız herhalde.Tabi ki bu durum toplumun büyük bir kısmını mutlu etse de hiç küçümsenmeyecek büyüklükte bir kısmın da nefretine neden olduğu aşikar. Televizyon ekranlarını mesken tutmuş, spor ahlakından bihaber, yarışma etiğine duyarsız, adalet fikrinden nasibini almamış bir güruh durumdan vazife çıkararak rakipleri motive etmeye ve hakemleri etki altına alma adına türlü alçaklıkları fikir diye dillendirmeye başladılar.
Efendim; ‘’3 büyüklerin yarışmadığı bir lig tat vermezmiş, yok efendim Fırtına’ya kim dur diyecek miş, aman efendim Lig böyle tat vermez”imiş, ve daha neler, neler. Anlayacağınız baştan sona hamaset..
Tüm bunlar biliyoruz ve her türlü müdahaleye rağmen yeşil sahada kalacağız, oyunumuzu oynayacağız. Mücadele edeceğiz, yeneceğiz, yenileceğiz ama asla vazgeçmeyeceğiz!!
Sözümüzü söyledik şimdi geçelim maça;
Büyük Mustafa'nın Altay'ı maça olağanüstü konsantre başladı. Alıştığımızın aksine kendi alanında bekleyen, alan savunması ile merkezi kapatan bir Altay gördük sahada. Bu oyun Trabzonspor'un hücum etkinliğini kırdı ve Fırtına'yı yana ve geri oynamaya mecbur etti.
A planı tutan Denizli'nin B planı da önde oynayan Trabzonspor defansının arkasına adam kaçırmaktı. 2-3 başarısız deneme sonrası emeline ulaştı ve Cebrail güzel bir golle Ege ekibini öne geçirdi. Golden sonra da iyi kapandı ve soyunma odasına galip gitmeyi başardı.
İkinci yarıya "Ya istiklal ya ölüm " misali iki defansif ön liberoyu dışarı alıp Bakasetas ve Dorukhan'ı oyuna alarak başladı Abdullah Hoca. Kan değişimi hemen sonuç verdi ve 5 dakika geçmeden golü buldu Trabzonspor.
Golden sonra tekrar vites küçülten Fırtına sanki bir puan için gelmiş ve bu golle bir puanı garantilemiş havasındaydı. Tam biz de yenemiyorsan yenilme diyorduk ki Kuzeyin yeni kralı "Yok öyle, ben buradayım" dedi ve skoru 2-1'e getirdi.
Tebrikler çocuklar, tebrikler takım