Kısa bir ayrılıktan sonra yeniden merhaba. Bütün çalışma arkadaşlarım dinlendikten sonra bizim de ihtiyacımız olduğunu hissederek en sona kaldık. 100 yıl hapis cezası ile yargılanan ancak birkaç ay yattıktan sonra tahliye olan Dilan Polat’ın dediği gibi enerciii enirciiiimizi toplayarak geldik.
Bismillah dedik
Yine siyasi bir yazıyla başlayalım yazılarımıza
Gündem konulardın biri 13 belediye başkanının AK Parti’ye katılmasıydı.
Niye yalan söyleyeyim hiç etik bulmadım
Bu yapılan hareket seçmeni kandırmaktır.
Yeniden Refah Partisi’nden, İyi Parti’den, Demokrat Parti’den CHP’den veya başka bir partiden belediye başkanı seçilip sonrasında başka partiye geçmek seçmenle alay etmektir.
Seçmen bilmiyor muydu AK Parti’nin adayına oy vermeyi veya adayını belediye başkanı seçmeyi de seçildikten sonra transfer oluyorlar.
Öyle zannediyorum gelecek seçimde bonservisi elinde olan serbest belediye başkanı konumuna düşeceklerdir.
Siz seçmenden daha mı zekisiniz veya daha mı akıllısınız.
Seçmen 31 Mart seçimlerinde AK Parti’ye bir ders vermek istedi.
Yani bir uyarı yapmak istedi.
Aslında seçmen AK Parti’ye uyarısını seçimlerden bir yıl önce yapmıştı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turda Recep Tayyip Erdoğan’a yüzde 50+1 oy vermemesi AK Parti’ye bir uyarıydı ancak anlaşılmadı.
İkinci turda da yüzde 52 oy vererek “Biz sizi seviyorum Sayın Cumhurbaşkanım ancak yanındakileri istemiyoruz artık. Kurmaylarına, belediye başkanlarına teşkilatlarına söyle kendilerine çekidüzen versin”
İlk tur seçiminin uyarısı buydu.
Seçmen ilk uyarısını seçimden bir yıl önce yaptığı halde bunu anlamayıp kendini yenilemeyen ve toparlanamayan AK Parti’ye 31 Mart seçimlerinde ikinci şoku ve sert uyarıyı yapmıştı.
Ama seçmenin bu ikazından nasiplenip başkanlık koltuğuna oturan belediye başkanlarının sadece 6 ay sonra parti değiştirmeleri seçmene resmen ihanettir.
Vatandaş bilmiyor muydu AK Parti’nin adayına oy vermeyi,
Yani sorunu belediye başkanlarıyla mı ilgiliydi.
Değil tabi
Tamamen AK Parti’nin 2001 ruhunda geri dönmesini, kibir abidelerinin partiden uzaklaştırılmasının mesajıydı.
Bu ayarı yapmak istemişti,
Yaptı da
Ama Yeniden Refah Partisi’nden, İyi Parti’den, Demokrat Parti’den ve AK Parti’ye uyarı mahiyetinde Bağımsız seçilen Belediye Başkanlarının transferi bana göre hiçte etik değil.
Yani iktidar gücü olmadan hizmet veremeyeceklerini bilemiyorlar mıydı da başka partiden veya bağımsız aday oldular.
Eğer kendilerine güvenip aday olup seçilmişlerse de o zaman gereken hizmeti de vermek zorundalardı.
Çözümü partiden kaçarak bulmayacaklardı.
Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık niye kaçmadı, istemediler mi zannediyorsunuz. Ama adam davasına sahip çıkmış, partisini de satmamış adam gibi de hizmet getirmiş.
Tebrik etmek lazım.
Hükümetin farklı parti belediyeleri arasında bir ayrımcılık yaptığına da inanmıyorum.
Hatta muhalefet belediyelerine daha sıcak baktı.
Ama onlar kolaya kaçtı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 31 Mart seçim yenilgisinin müsebbibi olarak gördüğü Yeniden Refah Partisi’nin seçilen belediye başkanlarını partisine katarak rövanşı almış oluyor.
13 belediye başkanından 9’unun Yeniden Refah Partili olması bunu göstermiyor mu?
Ve öyle zannediyorum bu katılımlar devam edecek.
2028 seçimlerine kadar bu transferlerin devam edeceği kanısındayım.
Yazımın başında da değindim
Seçimlerde partilerinden veya bağımsız seçilip sonrasında başka partilere transfer olan belediye başkanlarının 5 yıl sonra bonservisi elinde serbest kalan kişiler durumuna düşeceğine hiç şaşırmayın.
Bugün giden yarın da gider.