Herodot’un ifade ettiği gibi Doğu Karadenizin ithal ürünlerinden birisi keten ve kendir üreticiliği ve bu ürüne dayalı ürünlerdir. Keten eskiden köylerimizde kendir diye anılırdı. Tarla kenarlarına yetiştirilmekte idi. Çok sulak yerden hoşlanmazdı. Kuruyan kendirlerin tohumları bir yerde toplanıp dövülür ve tohumu toplanır. Geri kalan gövde kısmı bağlar şeklinde birleştirerek bir su kuyusunda ya da derede, bir süre ıslanmaya bırakılırdı.

Sonradan bu kendir bağları bulundukları yerlerden çıkarılarak kapıya ya da harmana getirilir. Teker taker lifleri çıkarılır ve geriye saf gövdesi kalırdı ki, buna “kunzi” adı verilirdi. Tohumları çıkarabilmek için bir yerde kümeler halinde toplanan kendirler bir süre güneş altında kumul (horom) yapılarak bekletildikten sonra yavaşça alınarak bir bez üzerine yatırılır ve usul usul ince bir çubuk ile dövülürdü.

Kendir hemen hemen tüm Karadeniz bölgesinde ekime elverişli olduğundan ekimi tarla kenarlarına yapılırdı. Tohumlarının uyuşturucu etkisinin olduğunu sonradan öğrenmiştik. Saka kuşları kendir tohumlarını yemeye kendilerini o kadar kaptırırlardı ki, bir süre sonra onlar uçmakta zorlanırlardı. Bu özelliği meğerse onun tohumunda olan uyuşturucu özelliğinden kaynaklanıyordu. Kendirden bir çok ürün elde edilirdi. İp, urgan, halat çuval bezi…vs.

Bezlerin bir süre deniz suyunda yıkandığında beyazladığı olurdu. 1970’li yıllara kadar kendir ekimi serbest idi. Herkes günlük ihtiyacına binaen kendir ekerdi. İyi bir dokuyucu kişi altı ayda 3 kg kadar iplik dokuyabilirdi. Böylece geleneksel dokumacılıkta pantolonluk ve gömleklik kumaş üretilirdi. Daha sonradan yavaş yavaş kendir yerini süpürgelik üretimine bıraktı ve bir süre sonra da tahminen 1980 yılı sonrasında da bölgede üretimi yasaklandı.

Keten gömleğe uymuş

Kırmızı  balu çaruk

Kız babanlar vermezse

Senin ile kaçaruk…