Üniversite de Genevé’ye bağlı Bienvenue Fakültesne gittim. Kızımın dersi vardı. İki saat ders için biraz bekledim. Sağı-solunu gezdim. Erigé Souscrıption Nationale’ye ait meydan ortasına konmuş at heykeli, Soutenez la Cadhédraıe Sant Pierre Katetrali mistik havasıyla dikkat çekiyordu. Ulaşım otobüs ve tramvay ile sağlanıyor. Sokakların temizliği, sessizlik ve etraftaki ağaçlık bitki örtüsü özellikle dikkat çekiyor.

Koskoca şehirde sanki insan yaşamıyor gibi. Tam bir emekli şehri, her şey ucuz ve yaşlılar için sessiz ve dingin bir hava var. Karşıda Alpler beyaz bir yorgan gibi dört bir yandan İsviçre’yi sarmalamış durumda.

Cenevre şehrinde bir manastır önünde bir zamanlar rekorlar kitabına girerek şöhret yapmış olan dünyanın en uzun kanepesini ziyaret ettik. Yüksek bir duvarın üzerinden (duvarın alt kısmında meşhur “Reform Duvarı” vardı. Epeyce orada dinlendik. Sonbaharın soldurduğu ağaç yaprakları havanın soğuk olmasıyla fazla oturmadan kalktık. Aşağıda yeni yıl çalışmaları yapılmakta idi. Derken yavaş yavaş toparlandık ve duvarın alt kısmına iniverdik. Duvar boyunca heykeller sıralı dikili vaziyette idi. Yüksek Rönesans Dönemi olarak adlandırılan ve 1909 yıllarına ait olduğu bir dönemi yansıtmaktadır. Bu heykeller arasına bir de yeni dönem Geneve Üniversitesinin kurucusunun heykeli de var.

Buradan yürüme 15 dakika uzaklıkta olan folklor müzesine gittik. Öğrencim Fatih Bey ile dışarıdan ortaçağ mimarisini hatırlatan bir binadan içeri girdik. Bir kalabalık içeceklerini içiyor ve sessiz şekilde sohbet ediyorlardı. Görevli bayanı bulup ona müzeyi sorduk o da alt katta olduğunu söyledi ve hemen aşağı kata iniverdik. Tasnifi muhteşem ve ücretsiz bir müze. İki saatten tez içerisini gezdik. Ancak böylesi bir güzelliğe pek ender rast geldiğim itiraf etmeliyim. Bu müzede maskelerden, muskalara değişik yirmi binden fazla obje yer alıyor. İçimden buradan çıkmak gelmedi. Amma daha gidilecek yerlerimiz var idi. Çıkışta görevlilere teşekkür edip müzeden ayrıldık. Hubris yöneticilerin gerçeklikle tamamen ilgisini kaybetmesi, zafer sarhoşluğu, kimsenin aklından geçirmediği şey.

Kimse siyaset konuşmuyor, yalan tanışmıyor. Modern şehircilik adına her şeyden fazlasıyla mevcut. St. Galen de ise farklı bir hava var. Zürih’e 85 km uzaklıkta bir dokuma şehri. Abbey Kütüphanesi insanı büyülüyor. Binlerce tarihi el yazma kitaptan oluşan bu müzede resim çekmek yasak. Kabristanlıklar baştan başa çiçek kaplı. Sonra şehrin bir başka noktasında Mercedes tahta kalıpları, kumar masaları ve miki mause ait kalıplar var.  Bu materyaller ilk üretildikleri yıllara ait. Böylece İsviçre seyahatimizi tamamladık.