Trabzonspor, son haftalarda beklenen performansı sergileyemeyince eleştirilerin odağına yerleşmişti.
St. Gallen maçı, yalnızca tur anlamında değil, birçok kişinin ve kurumun geleceği açısından da kritik bir önem taşıyordu. İsviçre'deki 0-0'lık sonuç, bazı kesimler tarafından Trabzonspor’un saha ve kulüp içindeki olumlu değişimlerin habercisi olarak değerlendirildi. Ancak futbolda yarının ne getireceği hiç belli olmaz, hele ki konu Trabzonspor olunca!
İlk yarı performansı, Abdullah Avcı’nın takıma vurduğu neşteri gösterir nitelikteydi. Son dönemdeki krizlerin üstesinden gelindiği ve yeniden yapılanma sürecine girildiği düşüncesi, umutları tazeledi. Trabzonspor’un sahaya yansıttığı motivasyon ve disiplin, önceki maçlardaki dağınık ve temposuz oyundan farklıydı. St. Gallen karşısında daha organize oynayan bordo-mavililer, özellikle orta sahada yapılan pres ve hücum oyuncularının savunmaya katkılarıyla dikkat çekti. Bu değişim, oyun dengelerini sağlamaya yönelik arzuyu ve oyunun her iki yönünde de daha etkili olma isteğini ortaya koydu.
* * *
Yine de ne yazık ki bazı gerçekler kendini hatırlattı: Trabzonspor, son 4 maçtır gol atamıyor. Hücum hattındaki canlılık ve yaratıcılık önceki maçlara göre gözle görülür bir şekilde artmış olsa da gol yollarındaki sıkıntı devam ediyor.
St. Gallen karşısında takım daha fazla pozisyon üretti. Orsiç, kanatlardan gelen etkili ataklarda fark yaratmaya çalıştı. Ancak Visca, Bardi ve Orsiç’in bulduğu fırsatlar golle sonuçlanmadı; Bardi'nin direkten dönen şutu ise şanssızlıkların sembolü oldu.
Rövanş maçına kadar hem teknik ekip hem de oyuncuların gol krizine çözüm bulmaları gerekiyor. Teknik heyetin antrenmanları ve oyuncuların bireysel performansları, bu süreçte belirleyici olacak. Camia ise sabırsızlıkla, Trabzonspor’un yeniden golle buluşacağı anı bekliyor.
* * *
Mendy’nin orta sahadaki verimi de maçın en dikkat çeken yönlerinden biriydi. Daha önce de orta sahada ne kadar etkili olduğunu gösteren Mendy, oyunu yönlendiren kilit isim rolüne soyundu. Bu performansı Abdullah Avcı’nın da fark etmiş olmasını umuyoruz ki; onu bir daha geriye hapsetmez... Çünkü Mendy gibi oyuncuların etkili kullanılması, yaşanan genel sıkıntıların çözümünde etkili olabilir...
* * *
Savunma hattında da kısmi bir toparlanma gözlemledik. Önceki maçlarda yaşanan bireysel hatalar ve pozisyon kayıpları, St. Gallen maçında minimum seviyeye indirildi. Defans oyuncularının birbirleriyle olan uyumları ve disipline bağlılıkları, Trabzonspor’un bu alanda da iyileşme sürecine girebileceğinin umudunu verdi.
Elbette ki Uğurcan Çakır’ın liderliği ve kritik anlarda yaptığı kurtarışlar, takımın savunma güvenliğini artıran başlıca unsurlar arasında yer alıyor.
Taktiksel açıdan bakıldığında, Trabzonspor’un daha kompakt bir oyun anlayışına geçmeye çalıştığı görülüyor. Oyuncuların birbirlerine olan mesafelerini korumaları ve takım halinde hareket etmeleri, savunmadan hücuma geçişlerde etkili bir yapı oluşturuyor.
Bu kompakt oyun, rakiplerin alanlarını daraltarak pozisyon bulmalarını zorlaştıracaktır. Top kaybedildiğinde hızlı baskı yaparak geri kazanma isteği, oyun planındaki disiplinin ve netliğin bir göstergesi. Burada asıl önemli olan konu süreklilik.
Trabzonspor’un bu oyun anlayışını daha da geliştirerek ne kadar sürdürebileceği ve hangi seviyeye çıkabileceği merak konusu. Taraftarlar ve camia, bu olumlu değişimlerin devam edip etmeyeceğini sabırsızlıkla izlemeye devam edecektir.
Bekleyip göreceğiz!..