Devletin nimetlerinden yararlanır devletine küfredenler var bu ülkede.
Devletin parasını dolaylı olarak cumburlop yapıp, helal haram demeden midesine indiren karakteri bozuk insanlar var bu ülkede.
Devletin parasına dolaylı dolaysız bir şekilde ulaşıp öyle ya da böyle yediği halde 15 Temmuz darbe girişimini destekleyici twetter atanlar var bu ülkede.
CHP’nin 2 Nisan tüketim boykot çağrısını sosyal medya hesaplarından paylaşarak duyurmaya, hükümetine karşı duran, ülkesini ekonomik krizin içine sokmaya çalışan aynı paydan yararlanarak aynı suçu işleyenler var bu ülkede.
Hatta bu düşünceye sahip olan insanlarla menfaat noktasında birleşip hatta işbirliği yapıp hala birçok kurumun içinde kendini gizleyenler var bu ülkede.
Ve hala bu yüzsüzlerin sokaklarda dört köşeli yüzle, nasıl yürüdüklerini görüyoruz bu ülkede.
Kesinlikle, bu bahsettiğim meleseler öyle sıradan bir mesele değildir.
Bu ülkede, devletin tüm imkânlarından yararlanıp sonra da dönüp devlete kin kusanlar sadece nankör değil, aynı zamanda ihanete göz kırpan o zihniyetin bir parçasıdır.
Bu şekilde dönen bu çarkın nimetlerinden faydalanıp da sonra "Ben devletçiyim veya muhalifim" kisvesi adı altında devletin bekasına, milletin huzuruna kast eden söylemlerde bulunmak, özgürlük değil, aleni bir rezalettir.
15 Temmuz gibi bu milletin tarihine kanla, canla yazılmış bir ihaneti öven ve tam aksine o gece tanklara, mermilere karşı durarak bu ülkenin varlığını savunan şehitlere, gazilere apaçık hakarettir, ihanettir.
Darbe girişimini destekleyici türden sosyal medya paylaşımları yapan o sözde entelektüel tiplerin, aslında neyin özlemini çektiği, neyin iştahını duyduğu gayet açık ve seçiktir.
Kaos, yıkım, milletin iradesine karşı bir başkaldırı arzusudur bu.
Bir takım çevrelerin milleti ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı politikalarını destekleyip, boykot çağrılarıyla demokratik süreci sekteye uğratmaya çalışanlara destek verenler de en az o ihanet tweetini atanlar kadar sorumludur bu zehirli iklimden.
Demokrasi sadece sandıkta değil, milletin iradesine ve devletin meşru varlığına saygıyla olur.
Yoksa bu, organize bir suikast girişiminin meşrulaştırılmasına destek vermektir.
Daha da vahimi ne biliyor musun?
Bu anlayıştaki kişilerin bazı kurumların içinde hala barınabiliyor olmasıdır.
Gerek kamu kurumlarında ve gerekse STK’lar içinde Kendini gizlemiş, kripto zihniyetle hareket eden bu insanlar, devlete değil, kendi sinsi ajandalarına hizmet ediyor.
İşte bu yüzden devletin reflekslerinin güçlü olması, içerden ve dışardan gelen bu tür ihanet odaklarını çok iyi analiz etmesi gerekiyor.
Ve insan soruyor kendi kendine “Bu yüzsüzler sokakta hala nasıl yürüyor?”
Vallahi insan hayret ediyor.
Bu kadar yüzsüzlüğün, utanmazlığın, ahlaki çöküşün bir açıklaması yoktur.
Ya milletin aklıyla dalga geçiyorlar ya da kendilerini o kadar vazgeçilmez zannediyorlar ki, milletin sabrını sınamayı marifet sayıyorlar.
Ama bilsinler ki, bu millet ne yaşadığını unutur ne de kimin ne tarafta durduğunu.
İhanetin rengi olmaz; ister sağdan gelsin ister soldan, sonuçta aynı kirli hedefe hizmet ederler.
O yüzden bu mücadele sadece siyasal değil, aynı zamanda ahlaki, vicdani ve tarihî bir sorumluluktur.
Bu ülkenin mayasında ihanet yoktur, direniş vardır, birlik vardır, kardeşlik vardır, kalleşlik yoktur.