Öyle birine hakkını helal et demekle hak helal olunmuyor
Üzeceksiniz,
Kıracaksınız,
Ağlatacaksınız
Ondan sonra da hakkını helal et diyeceksiniz
Durun bakalım
Helalleşmek o kadar kolay mı?
Çektirdiğiniz kadar çekersiniz,
Ağlattığınız kadar ağlarsınız
Ne ekerseniz onu biçersiniz
Evet, helalleşmek, insanların barındırdığı saygının, vicdanın ve adalet göstermenin derin birleşmesidir.
Ancak bu değerli kavram, ne yazık ki bazen içi boşaltılmış sözlerden öteye geçmiyor günümüzde.
"Hakkını helal et" demek, gerçekten bir özür dilemek ya da içtenlikle bir bağışlanma dilemekten ifade etmekten çok, bazen yapılan hataların üzerini örtme çabası olarak görülebiliyor.
Oysa gerçek helalleşme, bir vicdan muhasebesi, kırılma ve kesinti gerektiren bir durumdur.
Birini üzmek, kırmak, yaralanmaya sebep olmak, ardından da sadece birkaç kelimeyle her şeyin düzeleceğini söylemek, yapılan hatanın veya verilen zararın ağırlığını küçümsemek demektir ki gerçek helalleşme bu değildir.
İnsanlar sözlerle değil, eylemlerle affeder, affedilirler
Çekilen çektirilen acılar, yaşanan, yaşatılan kırgınlıklar öyle bir anda kolayca silinip atılamıyor maalesef.
Bu nedenle, gerçek bir helalleşme, yalnızca bir söz değil, aynı zamanda samimi bir çaba, kırılma ve iyileşmenin gerçekleşmesini gerektirir.
Atalarımızın “Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz” sözü de tam olarak bunu anlatır. Yapılan haksızlıklar, bırakılan izler kolay kolay silinmez.
İnsanlar affedilebilir, ama yaşadıkları derin duygusal yaralar oluşur ruhlarında.
Bu yüzden kırılan bir kalbi tamir etmek sadece özür dilemekle mümkün olmaz; samimi bir çaba kırılmayı bir nebze de olsa iyileştirebiliyor.
Ve Allah...
Her şeyi gören ve bilen Allah, yapılan haksızlıklar da, verilen ahları da işitir.
İnsan bazen zalimce davranabilir, başkasının hakkına girebilir, ancak hiçbir zaman karşılıksız kalacağı anlamına da gelmiyor.
Ama bir gün, ama bir ay, bir yıl ama on yıllar sonra yaşatılanları yaşar insanoğlu
Ama bu dünyada ya da öbür dünyada adalet bir gün mutlaka yerini bulur.
Kimsenin ahı kimsede kalmıyor; kalmayacak.
Allah adaletin sahibidir ve her bir kuluna layık olanı en doğru şekilde takdir eder.
Bu nedenle bir insanın "hakkını helal et" diyebilmesi için öncelikle hakkını iade etmeye çalışması gerekir.
Üzdüğümüzün içten içtenliğiyle dilemek, hatalarımızı düzeltmek için çaba göstermek ve en önemlisi de bir daha aynı hatayı yapmamak, gerçek anlamda helalleşmenin bir parçasıdır. Helalleşmek o kadar kolay değildir,
Çünkü insan ilişkileri derin bir sorumluluk ister,
Sonuç olarak,
Helalleşmek, bir gönül temizliğidir;
Ancak bunun için önce yürek desteği, samimiyet ve pişmanlık gerekir.
Bu dünyada ya da öbür dünyada, herkesin yaptığının karşılığını mutlaka görecektir.
Bu nedenle kimseyi üzmemek, kimsenin ahını almamak, bir insana yapabileceğimiz en büyük huzur ve sevgi göstergesidir.