Türk siyasi hayatında 3 Mart 1924 günü önemli ve tarihi bir gündür. Zira bu tarihte çok önemli kararlara imza atılmış, köklü kurumlar ortadan kaldırılmıştır.
3 Mart günü çıkarılan yasalardan biri de Tevhid-i Tedrisatadını taşımaktadır. Bu kanundankısa süre sonra 11 Mart 1924 günü yayınlanan genelge ile medreseler kapatılmıştır. Her hangi bir hazırlık yapılmadan ani bir kararla ülke sathındaki bütün medreselerin anidenkapatılması ilk anda büyük bir krize sebep olmuştur. Zira medreselerde okuyan öğrencilerin buralardan alınarak ilkokullara kayıt edilmesi gerekiyordu. Fakat o günlerde bu öğrencilerin tamamını alacak kadar ilkokul bulunmadığından binlerce öğrenci tahsilsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Tüm Türkiye’de görülen bu durumun bir benzeri Trabzon’da ve bilhassa medreseleriyle ünlü Of’ta da yaşanmıştı.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabulü sürecinde Trabzon’da en fazla medrese Of Kazasında bulunuyordu. Trabzon merkezde 8 medrese var iken bu rakam Of’ta 70’i geçiyordu. Durum böyle olunca burada okuyan bini aşkıntalebe sokakta kalmıştı.Bu durum karşısında harekete geçen Of ahalisi, çareyi Ankara’ya Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e bir mektup yazmakta bulmuştur. Medreselerin kapatılmasından hemen sonra Of âlimleri ve ileri gelenlerinin Cumhurbaşkanlığı makamına hitaben yazdıkları mektup şu şekildeydi:
“Tevhid-i Tedrisat Kanunu mucibince verilen emir üzerine kazamızda eshab-ı hayrat tarafından inşa ve ulema tarafından hasbi idare edilen yetmiş üç medrese tamamen seddedildi (kapatıldı). Fakat küşadı vaat buyurulan imam hatibmektebleri henüz açılmadı. Şu halde tahsilde bulunan bini mütecaviz talebe meydanda kaldı… Hamdolsun biz Müslümanız, hükümetimiz de İslam hükümetidir. Memalik-i ecnebiyedeki İslamlara bile âlim, mürşit yetiştiren Of Kazası’nınmedaris-i mevcudesi ıslah edilinceye kadar birinci sınıf imtihanlarının icrasıyla tahsile devam ettirilmesini istirham eyleriz”
Ofluların sitemlerini dile getirdikleri mektuptan anlaşıldığı kadarıyla bu tarihte Of’ta 73 medrese vardı ve bu medreselerde bini aşkın öğrenci eğitim görüyordu. Ani bir kararla medreseler kapatılınca mevcutöğrenciler yeterli okul olmadığından veya açılacağı ifade edilen imam-hatip mektebi henüz faaliyete geçmediğindenortada kalmıştı. Oflular, okul sorunu çözülünceye kadar hiç değilse medreselerin birinci sınıflarının açık tutulmasını talep ediyorlardı.
Sebilürreşad Mecmuasında da neşredilenmektup gerekli etkiyi göstermiş olacak kiertesi yıl Trabzon’da ilk kez imam-hatip mektebi açılmıştır. Hatta söz konusu mektebin müdürlüğüne ulemadan Çalekli Dursun Efendi (Dursun Nuri Feyzi Güven) getirilmiştir. Fakat bu okul da fazla uzun ömürlü olmamış bir süre sonra kapatılmış, sadece şanslı birkaç öğrenci İstanbul İmam-Hatip Mektebine geçiş yapabilmiştir.
1924 yılında yaşanan bu gelişmelerden günümüze gelene kadar bilhassa eğitim sahasında yaşananları düşündüğümüzde bu konuda çok da fazla mesafe kat edemediğimiz anlaşılmaktadır. Zira geçmişten günümüze kadar başa geçen hemen her iktidar, eğitim alanında bir takım yenilikler yapmak istemiş, eğitim sistemini kendine göre dizayn etmiştir. Fakat geldiğimiz noktaya bakıldığında eskiyi tasfiye mantığı ile yapılan hamleler neticesinde eğitim sistemimiz maalesef yap-boz tahtasına dönüşmüş, binlerce gencimiz bu kararsız ortam içinde ziyan olup gitmiştir. Temennimiz eğitimin, siyasi mücadele sahası olmaktan çıkarılarak, ortak akılla idare edilen bir alan haline getirilmesidir.