Son günlerde şehrimiz Trabzon’un ilçelerinden Araklı ve Sürmene’de yoğun yağışlardan dolayı sel felaketi meydana geldi. Ulusal basına yansıyan haberlere göre Sürmene’de 1 kişi selde kaybolmuştu.
Sürmene ve Araklı’da görülen yoğun yağışlar ve meydana gelen sel ve heyelanlar bize geçmiş acı deneyimleri hatırlattı. Mesela 1929’da aynı bölgede büyük bir sel ve heyelan felaketi yaşanmıştı.
Takvimler 6 Temmuz 1929’u gösterdiğinde bölgemiz tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşanmıştır. Aniden bastıran ve 40 saat kadar devam eden yoğun sağanak yağış neticesinde Of’da bulunan Solaklı Deresi taşmıştı. Çevreden gelen heyelanlar derenin önünü kapatmış, suyun 30-40 metre yükselmesi sonucu civar köyler mahvolurken birçok kişi hayatını kaybetmiştir.
Ulusal basının ancak 1 hafta sonra haberdar olduğu bu büyük felaket neticesinde adeta bölgenin coğrafyası değişmiştir. Dönemin gazetelerine yansıyan haberlere bakıldığında dehşetin boyutları iyice anlaşılmaktadır.
Örneğin Vakit Gazetesi muhabiri olarak bölgeye giden Osman Cudi Bey’in izlenimlerine göre, yağan yoğun yağmurlardan dolayı Solaklı Deresi taşmış ve tasavvur edilmeyecek derecede her tarafı silip süpürmüştü.
1929 felaketiyle ilgili ulusal basına düşen haberlere bakılırsa, bölgedeki can kaybı 400’ün üzerindeydi, maddi zarar ise milyonlarla ifade ediliyordu. Fakat ilk anda verilen ölü sayısının, gün geçtikte artığı görülmektedir. Zira 17 Temmuz tarihli bir başka haberde ve Anadolu Ajansının verdiği bilgilere bakılacak olursa felaket neticesindeki ölü sayısı 700 civarındaydı.
Genel olarak bakıldığında Of Kazası dâhilinde hemen bütün köyler heyelandan etkilenmişti. Tarım arazileri Baltacı Deresinde %50, Solaklı Deresinde %80-90 derecesinde mahvolmuş, bu havalide işlenecek tarla dahi kalmamıştı. Ayrıca bütün ağaçlar sökülmüş ve her yer taş ve çamur yığını halini almıştı.
Of ve Sürmene’de bulunan mektep ve camiler selden dolayı harap olmuş, Soğanlı Dağı’na kadar dere içinde köprü kalmamıştı. İşin vahim tarafı felaket mıntıkasında heyelanların sonu bir türlü gelmemişti. Dağlardan gök gürültüsüne benzer korkunç seslerin gelmesi ve arazinin halâ oynamakta olması herkesi şaşırtıyor ve dehşeti de artırıyordu.
1929 yılında meydana gelen bu acı olayın üzerinden uzun yıllar geçti. Devir değişti, teknolojik gelişmeler aldı başını gitti. Fakat Doğu Karadeniz’in kaderi değişmedi.
Biraz da coğrafyanın bir sonucu olarak bölge halkı, dere yataklarına ev yapmaya, okul yapmaya devam etti, yerleşimler sel ve heyelan tehlikesi olan yerlerde kurulup gelişti.
Oysa bölgenin heyelana meyilli yapısına bir de derelerin denizlerle buluşmasını bir şekilde engelleyen sahil yolu da eklenince tehlikenin boyutu iyice arttı.
Fakat 1929’dan bu tarafa gazete ve arşivleri karıştırdığımızda görüyoruz ki her yıl, evet her yıl bu bölgede büyüklü küçüklü felaketler yaşanmış ve can kayıpları görülmüştür.
Oysa bizler geçmişten ders alarak geleceği inşa etmeliyiz. Tarihi gerçekler ve coğrafi vaziyetimiz ortada iken bunları yok sayarak yaşamak, kafamızı kuma gömmekten başka bir anlam taşımamaktadır.
Şehirlerimizi, köylerimizi kurarken bilimden ve geçmiş yaşantılardan istifade etmeyi ihmal etmemeliyiz. Aksi takdirde geçen gün yaşanan felaketler gibi Allah korusun gelecekte de olası felaketlerle karşılaşma ihtimalimiz yüksektir.
Bir kez daha Araklı ve Sürmene halkına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.