Malum dönem yaklaşıyor… Herkes topu mopu bir kenara bıraktı, akıllar yine başka tarafa kaydı…

Taraftarı, başkanı, yöneticisi, hocası, gazetecisi, sosyal medya arsızları şimdiden başladılar milletin aklını çelmeye…

Herkes kendi tarafından yontuyor ama onlar ellerini oğuştuyor..

Evet.. Menajerler!..

Adamların da işi zor birader… Üç ayda bir, o kadar takımı kur, planla, sahaya sür, komisyon tahsil et.. Allah her birine kolaylık versin, zihin açıklığı nasip eylesin !…

Amin...

Yoksa siz bu takımları hocaların, yönetimlerin, scout ekiplerinin kurduklarını mı sanıyorsunuz?

Halt etmişsiniz…

Bugün takımların tamamı menajerlerin eseridir… Sahada asıl yarışan onların kadrolarıdır… Diğer unsurlar bizatihi aracı…

*             *             *

Menajerlerin transfer sürecindeki belirleyici rolü, aslında futbolun rekabetçi doğasına gölge düşürebilirmiş...

Kimin umurunda?

Oyuncu alıp satma sürecinde kulüplerin taktiksel yapısını ve uzun vadeli planlarını etkileyebilirlermiş…

Olsun..

Sürdürülebilir sportif başarı yerine kısa vadeli kazançlar ve komisyonlar öncelik kazanabilirmiş.

Ne gam?

İşin güncel realitesi, kulüplerin sporcu seçimlerinin ve kadro oluşumlarının temelinde teknik ekipler, scoutlar ve uzmanlar yer alıyor gibi görünse de menajerlerin etkisi en üst seviyededir.

Futbolda bugün takımların sahada sergiledikleri performans, sadece menajerlerin kazanç amaçlı kararlarına bağlı hâle geldi…

Oyunun özünde olan rekabet ve doğallık, ticari hedeflerin gölgesinde kaybolmaya yüz tuttu.

Transfer dönemlerindeki odak, artık sportif başarıdan çok, menajerlerin komisyonları üzerine kaymış durumda…

Burada “kazan, kazandır” mantığı çok geçerli…

Gidişata kim dur diyecek, belli değil… Şu anda bunu hedefleyen bir arayış da yok zaten…

Bu arada yeri gelmişken size bir tüyo vereyim mi?

Trabzonspor için yazılan Breivik var ya…

O’nu Galatasaray’a da önermişler…

Benden duymuş olmayın!... ))