Yapılanmasını iyi yapan, popülariteden uzak kalıp kendi gerçekleriyle yüzleşerek sorunlarını halledebilen kulüpler zaman ilerledikçe başarı merdivenlerini tırmanırlar.

Gerçek anlamda “Yapılanma” korkmadan öz kaynakları değerlendirerek nasıl yapılır izliyoruz. Ligin son maçı olan Başakşehir maçında, Teknik Direktör Bjelica bu maçta bir sezon boyunca hiç oynamayan gençleri sahaya sürmesi son derece yanlıştı. Hırvat hoca şayet böyle bir şey yapmak istiyordu ligin bitimine üç hafta kala genç oyunculara tecrübeli abilerinin yanında şans vermiş olmalıydı. Başakşehir puan durumunda Trabzonspor’un üzerinde yer alan bir takım… Belki gençlerimiz tecrübesiz,ürkekler,belki de bu maç genç ve tecrübesiz oyuncuların oynatılacağı bir değildi, onları bir nevi kurtlar sofrasına attı onları, bunu eleştirebiliriz ama yine de oyunculara “Size güveniyorum” mesajı verme ve oyuncuların saygılarını kazanma noktasında harika bir iş yaptığını düşüne bilir Nenad Bjelica..

Geçen sezon şampiyon olan takımın son maç kadrosunu hatırlayın, yine bir Başakşehir maçıydı ve tam kadro çıkılmıştı o maça, sonra?

Sonrası malum…

Avcı tarafını çok deşmeyelim…

Başakşehir maçı öncesi Trabzonspor Teknik Direktörü Nenad Bjelica Tesislerde bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda 6-7 tane transfer istediğini beyan etti. Hoca gelecek sezon başarılı olmak için istediği transferlerin yapılmasını istemesi kadar doğal bir şey söz konusu olmaz. Ama bu transferler yapılırken eski Başkan Ağaoğlu gibi har vurup harmana savrulmamak şartıyla ekonomik bütçeye göre nokta transferler yapılmalı. Ağaoğlu’nun Asbaşkanlığını yapan mevcut başkanın, yabancı oyuncu transferinde sütten ağzı yanmıştı. Birçok oyuncunun transferinde Ertuğrul Doğan’ın bile haberi olmamıştı. Yeni sezon öncesi özellikle yabancı transferi yapılırken bu konuda ince eleyip sık dokumalı, iyi tartıp biçip yabancı isimleri kadroya katılmalı.

Ayrıca Hırvat hoca kaleci Uğurcan konusunda “Uğurcan gitmek isterse yeni bir kaleci almak isteriz” diye yaptığı açıklamayı yersiz ve talihsiz bulduğumu belirtmek isterim, bence buna gerek yoktu. Uğurcan Trabzonspor’un takım kaptanı bu sezon kötü bir performans ortaya koyabilir. İyi bir Uğurcan’ı Başkan Ertuğrul Doğan’ın dediği gibi şampiyonluğa oynayan rakibine niye verilsin ki, ayrıca Uğurcan’ın arkasına veya onu zorlayacak yetenekli bir kaleci transfer edilirse Trabzonspor’un kalesi sağlam ellerde olur. Nenad Bjelica..

Sen takımın hocasısın, bekle, yorum yapma. Uğurcan konusunda yönetim gerekeni söyler ve yapar… Belki de kendi kültüründe bu çok normal bir şeydir bilemeyiz, zamanla Türkiye’yi öğrenecektir. Bu da Nenad hocanın nazar boncuğu olsun diyelim.

ÇOK BÜYÜK BİR YILDIZ KAYDI

Evet, aklınıza ilk gelen isim. Sanki futbolcu olsun diye doğmuş. Böyle bir oyun görüşü, çevre kontrolü, saha hâkimiyeti ve liderlik, çok az bir futbolcu da var olur. Top ayağındayken takım arkadaşları tetikte, asla sırtını dönemez çünkü o her an sahadaki herhangi Trabzonsporlu oyuncuyu devreye sokabilir.

Sahada oyunu sevk ve idare eden, her an araya ya da uzun isabetli pas yapabilen, hiç hesapta yokken ters tarafa topu atıp, oyun yönünü değiştiren, kısaca oyunu her yönüyle oynayan ender bir futbolcuydu, ender bir yıldızdı Marek Hamşik. İşte o yıldız futboldan kaydı. Yurtdışında olduğu gibi Türkiye'ye, Trabzonspor 'a geldikten sonra da aynen devam etti. İnsani yönü de çok iyiydi. Takımda yeri gelince bir ağabey, yeri gelince bir kardeş, hatta genç futbolculara karşı ise bir baba şefkati ile yaklaşıyordu her zaman. Alanyaspor maçında son kez Trabzonspor formasını giyerek futbolculuk kariyerini noktaladı. Sahadan çıkarken tribünlerden gelen tezahürat hem onu hem de taraftarları ağlatmıştı. Bu görüntüler futbol tarihinden silinmeyecek, futbol tarihine altın harflerle yazılacak anılardı. Sen Trabzonspor 'da unutulmaz ve silinmeyecek anlar hem yaşadın hem yaşattın. Teşekkürler Grande Marek Hamşik, güle güle Grande Marek Hamşik.

VEFA SEMT ADI DEĞİL

Şairin Vefa için yazdığı şiirinin güzel bir dörtlüğü ile yazıya giriş yapmak isterim..

Vefa İstanbul’da bir semtin adı

Günümüzde insanlarda kalmadı

Dost bildiklerim sırtımdan vurdu

Vefa İstanbul’da bir semtin adı..

Trabzon’un yetiştirdiği genç iş insanları.. Trabzon’a, Trabzonspor’a ve amatör sporlara uzun yıllar hizmet vermek isteyen isimler… Kimler derseniz, üçünü de tanırsınız veya tanıyacaksınız. Trabzonspor Tesisler İnşaat ve Stadyum Sorumlusu ve 1461 Soğuksuspor başkanı Coşkun Öztürk, ağabeyi Mustafa Öztürk ve Yakup Hancı.

Her zaman olduğu gibi vefalarını ortaya koyuyorlar. Genç, azimli ve çalışkanlar, içlerindeki Trabzonspor aşkı tarif edilemez. Bu üç isim çok güzel ve özel adamlar. 1461 Soğuksuspor olsun, Trabzonspor olsun güçleri yettiğince maddi, manevi destek veriyorlar, vermeye de devam edecekler. Vefa bir semt adı değil… Meyve veren ağacı kökünden kurutmayın. Kurutmayın ki bu ağaç meyvelerini vermeye devam etsin… Çok kez amatör maçlarda bu üç ismi gördüm, maçları geçtim antrenmanları bile izliyorlar, üçü de futbol aşığı. Gençler için yapabileceklerini esirgemeden yapıyorlar. Onlar bu şehrin değerleri. İşin mutfağından gelen ve öyle görünüyor ki uzun yıllar bu işin içinde olacak insanlar. Şehrin, gençlerin ve spor camiasının bu insanlara ihtiyacı var, onlara sahip çıkılmalı ve gereken değer verilmeli, küstürmemeli. Bu insanlar her daim sporun yönetiminde olmalıdırlar.

GÜLE GÜLE HAMŞİK

Erzincan’da Terzi Baba var oraya gittik orada dua ettik sonra acıktık döner yedik ama ne döner öyle böyle değil döner çok güzel lezzetli idi. Erzincan’a kimin yolu düşerse bence Terzi Baba türbesine gitmeli. Erzincan güzel şehir olabilir ama ben Trabzon’u tercih ederim.

Şimdi gelelim asıl konumuz Trabzonspor’umuza; Son haftalarda hem oynadığı futbol hem de aldığı güzel sonuçlarla tüm taraftarlarının moral kaynağı oldu. Hafta sonu oynanan Alanyaspor maçında ilk atak ve ilk gol maalesef ki rakip takımdan geldi. Bu gol Trabzonspor’umuzun moralini bozmadı. Alanyaspor kalesine saldırdıkça saldırdı. Nitekim Visca’nın ortasında Trezeguet mükemmel kafa vuruşuyla beraberliği sağladı. Sonra rakip ceza sahasında Umut’a yapılan pozisyonu orta hakem penaltı kararıyla sonuçlandı. Son maçına çıkan ve futbolu bırakan Dünya çapındaki yıldız oyuncumuz Marek Hamşik ile öne geçtik. Trabzonspor’un sağlı sollu atakları kesilmek bilmiyordu. Hamşik topu aldı, Bakasetas’a verdi. Yunan yıldız ters ayağıyla attığı şut mükemmel gitti ve farkı ikiye çıkardı. Sonra direkten dönen topu Larsen tamamladı. Trabzonspor farkı açtı.

Trezeguet topu kontrol etti, Umut’a çıkarttı bu futbolcumuzun vuruşu sonucu belirledi. Dünya yıldızı Hamşik oyundan çıkarken Akyazı tribünlerine gelen Bordo-Mavili taraftarlarımızın alkışlarıyla uğurlanıyor. Marek Hamşik için çok önemli bir maçtı. Çünkü Hamşik bu maçtan sonra futbolu bıraktı. Güle güle Marek Hamşik. Sezonun son maçını da gönül isterdi ki kazanalım. Ancak genç oyuncuların ağırlıkta olduğu bir kadro ile çıktığımız Başakşehir maçını 3-1 kaybettik. Fakat genç oyuncuların mücadelesi beni gelecek adına oldukça umutlandırdı. (EFE KAAN ÖZTÜRK)

KÜÇÜK ÇAĞAN’IN TRABZONSPOR AŞKI

5 yaşındaki Çağan Turan, Antalya’da yaşıyor. Küçük yaştan beri manevi dedesi olarak bildiği Farozlu (Kostantin) Yavuz Karayunus’un evinde büyüydü. Yavuz da onu küçük torunu olarak sayıyor ve seviyor. Dedesi olarak gördüğü Kostantin Yavuz, Çağan’ı Trabzonspor'u tutması için teşvik ediyor. Ama Çağan’ın babası da dedesi de koyu Galatasaraylı. Kostantin Yavuz'un oğlunu Trabzonsporlu yapmaya çalıştığını gören Çağan’ın babası, oğlunu Trabzonsporlu yapmaya çalışan Kostantin Yavuz'a bozuluyor.

Çağan’ın babası ve dedesi Çağan’ı Antalya- Galatasaray maçına götürüyorlar. Bu maçta Galatasaray gol atınca Çağan, "TRABZON, TRABZON" diye statta tezahürat yapmaya başlıyor. Manevi dedesi olan Kostantin Yavuz, bu olayı duyunca hemen Çağan'ı eşi ile birlikte çarşıya göndererek ona Trabzonspor forması aldırıyor. Bordo-Mavili formayı giyen Çağan, Galatasaraylı babası ve dedesine hava atmaya baslar. Küçük Çağan’ın şimdi tek isteği giydiği Trabzonspor formasını futbolcuların imzalaması. Trabzonspor yönetiminin, Çağan’ın bu isteğini haberi okuyunca yerine getireceğine inanıyorum. Çağan Antalya’da "BİZE HER YER TRABZON" tezahüratlarıyla neşesini buluyor. (TEMEL KARAYUNUS)

İRFANI BİLİR MİSİNİZ?

Onu tanıdığımda 70’li yılların ortalarıydı, kara kuru bir çocuk sabahtan akşama kadar Yavuz Selim sahasının etrafında dolanırdı, halinden belliydi ki futbolu çok seviyordu, ne zaman Yavuz Selim’e yolum düşse o kara kuru çocuk oralardaydı. Gel zaman git zaman ben İdmanocağı’nda yıldız takımında oynarken onu üzerinde İdmanocağı antrenman atletiyle sahada gördüm, Ocak’ta oynuyor olması hoşuma gitmişti, içim ısınmıştı bu çocuğa.

Çok çalışkan, meraklı ve de yetenekliydi. Yıllar birbirini kovalarken bu kara kuru çocuk boy attı, gelişti, yeteneklerini sergilemeye ve adından söz ettirmeye başladı ve devamında Trabzonspor’a gitti. Trabzonspor’da bir kaç yıl oynadıktan sonra tekrar İdmanocağı’na döndü ve oradan da profesyonel olup gitti. Aradan uzun yıllar geçti ve bir gün telefonum çaldı, açtım ve karşımdaki ses “Osman abi merhaba” diyerek kendini tanıttı kadar mutlu oldum ki sanki uzun yıllardan sonra aileden biriyle kavuşmuş gibi hissettim ve sonrasında bağımız hiç kopmadı. Dürüst, samimi, vefakâr, gülen yüzüyle insana enerji veren “Bizim” İrfan’dan bahsediyorum, aslen Maraşlı olup Trabzon’da doğup büyüyen Ocaklı İrfan Taşan..

 İrfan 15 yıldır Barcelona scout ekibinde görev yapıyor.

Ülkemizde pek bilinmez ama onlarca futbolcuyu Barcelona bünyesine katmış bir isimdir kendisi. Türkiye ve Afrika’da Barcelona için oyuncu arıyor. Önümüzdeki günlerde Kongo’daki 2 haftalık programına gitmeden önce bizleri ve çok özlediği Trabzon’u görmek istemiş ve iki günlüğüne Trabzon’a gelmiş, çok mutlu oldum. TÜFAD Genel Sekreteri Denizhan Altunbaş kardeşimle birlikte sevgili İrfan’ı ağırladık. Avrupa’da altyapı, Barcelona’nın scouting yapısını, altyapı sistemini ve işleyişini konuştuk. Çok keyifli geçen sohbeti ve vefası için sevgili İrfan kardeşime tekrardan teşekkür ederim. Kariyerinde başarılar dilerim, yolun açık olsun güzel insan..

İÇECEĞİ BEDAVAYA GETİRDİK

Faroz mahallesi denince akan sular durur.. Türkiye'nin dört bir tarafında Faroz'un hayranı çoktur. Bir gün Faş Temel, İnce Mehmet ve Cemil, büyük gırgırların peşine yedek motorlarla giderler. Faş Temel ve arkadaşları Trabzon'dan yola çıkarlar Marmara adasına kadar seyir yaparlar. Marmara adasına geldiklerinde yedek kayığı limana çekerler. Cemil, Faş Temel ve İnce Mehmet'e ''Biraz çakırkeyif olalım''. Faş Temel’ ‘Param yok gelmem'' Cemil' 'Para bende var. Geliyorsanız gelin''.

Faş Temel, İnce Mehmet, Cemil bir çay bahçesine giderler. Bahçenin yarısı çay içme yeri diğer yarısı bar. Faş Temel ve arkadaşları bar olan yere geçtiler. Garsondan bira istediler. Faş Temel ve arkadaşları içmeye başlarlar. O esnada Selami Şahin'in yeni çıkardığı ''Asırlardır yalnızım'' şarkısı çalıyor. Faş Temel şarkıyı sesli söylemeye başlar. Herkes döner Faş Temel bakar onu dinler. Bende hiç istifimi bozmadan şarkıyı okumaya devam ederim. Bu sırada peş peşe biralar masaya gelmeye başlar. Tam 40 bardak bira içtik. Şarkı esnasında biralarda bedavaya getirdik. Şarkıyı bitirdikten sonra bir alkış kıyameti koptu. İş yeri sahibi yanıma geldi. ''Abi sesin Selami Şahin’den çok daha güzel burada kalıp her akşam biz ‘de sahneye çıkıp şarkı söyler misin?'' teklifinde bulundu. Çay bahçesinin sahibinin teklifine teşekkür ettim teknemize döndük.