İnancımıza göre insanoğlu topraktan gelmiş, toprağa gidecektir. Onun için Anadolu’da toprağa “ana” derler. Bu rastgele seçilmiş bir tabir değildir. Gerçekten de toprak anadır. Çünkü ömrümüz boyunca o bizi sırtında taşır. Âşık Veysel’in dediği gibi, karnını kazma ve bel ile yarsak da, yüzünü tırnak ve el ile yırtsak da yine de o bizi gülerek karşılar. Bu nedenledir ki en sadık yârimiz topraktır. Bu dünyadan göçtüğümüzde de yine bizi kucağına alacak olan odur. Kışın karlar altında kalan toprak ana derin uykusuna dalar. Ne zaman ki mart ayı gelir işte o zaman uyanır.
“Mart ayı dert ayı” deseler de aslında pek de öyle değildir. Bu ayda neşeyle dolar yüreğimiz. İlkbaharın başlangıcı olan bu ay, yazın müjdecisidir adeta. Hele 21 Mart gelende gönlümüz dört köşe olur. 21 Mart’ta geceyle gündüz süresi eşitlenir. Uzun kış geceleri kısalmaya, gündüzler uzamaya başlar. Gün ışığı daha uzun kalır dünyamızda. Hayatımıza hareket ve bereket gelir. Ruhumuzu daraltan kasvet, yerini huzura bırakır. Bahar bayramının müjdesini veren mart ayı coşturur hissiyatımızı. Yüksek tepelerdeki karlar da görünmez olmuştur artık.
Türk kültürünün zengin kaynaklarından birisidir nevruz… Bu sözcük, Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu ifade her ne kadar Farsça bir kelime olsa da bahar bayramı milletimizin en eski geleneklerinden birisidir. Nevruz, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tataristan, Uygur Bölgesi, Anadolu ve Balkanlarda geleneksel olarak kutlanır. Sözü edilen ülkelerin halkı bu kutlamalara büyük bir coşkuyla katılır. Bu coşku ve heyecan Türk Cumhuriyetlerinin Rusya’ya bağlı oldukları dönemde de böyleydi, bugün de böyledir.
Anadolu’da Nevruz-i Sultan, Sultan Nevruz, Navrız, Mart dokuzu gibi adlarla anılan bu günde, kışın iç karartıcı havasından kurtulan halk, yazın müjdecisi olan baharı doyasıya yaşar ve gün boyu eğlenir. Nedense son yıllarda ülkemizde bu güzel bayram, bir kısım hainler tarafından kötü amaçlar için kullanılmaktadır.
İlkbaharla birlikte cemreler düşer suya, toprağa ve havaya… Soğuklar yerini tatlı rüzgârlara ve güneşli havalara bırakır. Yenilik ve tazelik çepeçevre kuşatır hayatımızı. Tarihimizdeki en eski bayramdır nevruz… Bu güzel bayram, sevinç ve coşku, birlik ve beraberlik demektir. Bazıları bu güzel günü kana bulamak istese de sağduyulu insanlarımız onların kirli emellerine alet olmayacak ve bahar bayramını adına lâyık şekilde kutlayacaktır.
Nevruz çok geniş bir çevre tarafından kutlanan bir bayramdır. Alevî-Bektaşî topluluklarında Nevruz, Hz. Ali’nin doğum günüdür, Hz. Ali ile Hz. Fatma’nın evlendikleri gündür, Hz. Muhammed(SAV)’in veda haccı dönüşü Hz. Ali’yi kendine halife tayin ettiği gün olması özelliğini de taşımaktadır.
Altı asır boyunca cihana adaletle hükmeden Osmanlı Devleti’nde nevruz gününe özel bir önem verilmiştir. 21 Mart Nevruz bayramında devlet adamları ve halk hediyeleşirdi. Bu hediyelere “Nevruziye” adı verilmektedir. Osmanlı Devleti zamanında padişahlara nevruz günleri “nevruziye” adı verilen kasideler sunulurdu. Nevruz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi padişaha sunar, bahşişini de alırdı. Bu, “nevruziye bahşişi” diye adlandırılırdı.. Saray hekimbaşıları tarafından hazırlanan ve nevruziye denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu.
Nevruz deyip geçmemeliyiz. Bu büyük ve köklü Türk bayramını bölücülerin kötü emellerine alet etmesine izin vermemeliyiz. Bilindiği gibi Atatürk 22 Mart 1922 tarihinde Ankara’nın Keçiören semtinde Nevruz şenlikleri düzenletmiş ve kendisi de bu şenliklerde hazır bulunmuştur. Çünkü o biliyor ve inanıyordu ki milletleri ayakta tutan ve kenetleyen millî ve manevî değerleridir. Atatürk; gençlerimize, çocuklarımıza, görecekleri eğitimin hududu ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel kendi geleneklerine, millî ananelerine göre yaşama imkânı verilmesini istiyordu. Kendi benliğine sahip olmayan milletlerin tez zamanda tarih sahnesinden silindiğini yaşanan olaylar göstermiştir.
Gelin baharı coşkuyla karşılayalım. Sevelim, sevilelim, sevindirelim… Güzellikleri baş tacı edelim. Fitne ve fesat bizden uzak olsun. Kış uykusundan nevruz ateşiyle uyanalım. Türk Cumhuriyetlerindeki soydaşlarımızın ve Nevruzu bayram olarak bilen ve benimseyen bütün insanların bahar bayramını kutluyor, baharın ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.
Çok Okunanlar
Uğurcan Çakır’dan Efsane Kurtarış ve Anlamlı Jest
Trabzonspor’dan ayrıldı; şimdi gol makinesine dönüştü
Transfer Fiyaskosu: Şenol Güneş Scout Ekibini Baştan Dizayn Etti
Trabzonspor - Inter Maçındaki Efsanevi Gol Yeniden Gündemde!
Trabzonspor’un Transfer Gündeminde İki Sürpriz İsim!
Trabzonspor’dan KAP’a yapılan bildirimde toplam borcun 10,3 milyar TL olarak açıklandı