Derin düşünürümüz Cemil Meriç'in deyimiyle "Hür tefekkürün kalesi" olan dergiler genelde aylık, bazıları iki, bazıları da üç aylık periyotlarda ziyaret ederler gönül hanelerimizi. Sayıları az olsa da altı aylık ve yıllık olarak çıkanları da yok değildir.
Bizlere yitiğimizi hatırlatan kültür, sanat ve edebiyat dergileri en önemli zenginliğimizdir. Bu dergiler şehirlerin bir çeşit alâmet-i farikalarıdır. İçerisinde dergi çıkan ve dergi kültürü üst düzeyde olan şehirler öteki şehirlere nazaran çok daha kıymetlidir. Zaman içerisinde derginin adıyla şehrin adı öyle bir özdeşleşir ki birini söyleyince öbürü akla gelir.
Bazı şehirler kültür, sanat ve edebiyat birikimleriyle hafızalara kazınmıştır. Taşra da bu şehirlerin başında Elazığ gelir. Buna Bursa, Kahramanmaraş, Erzurum, Konya, Sakarya, Antalya, Kayseri, Sivas, Şanlıurfa, Bilecik, Manisa, Mersin, Niğde, Tokat, Çorum, Denizli, Karaman, Eskişehir, Osmaniye, Gaziantep, ve Trabzon gibi şehirleri de eklemek mümkündür.
Kadim kültürümüzün mirasçısı olan ve bu kıymetli mirası geleceğe taşımak gibi ulvi bir derdi olan bazı öncü şehirlerde bir kısım kültür, sanat ve edebiyat adamlarının üstün gayretleriyle, onca zorluklara katlanılarak, birbirinden güzel dergiler çıkarılmaktadır. Bu çerçevede Kayseri'de Erciyes, Çıngı, Küçük Dergi, Düşünen Şehir; Bursa'da Akatalpa, Bursa'da Zaman; Kahramanmaraş'ta Dolunay, Yitiksöz, Evvelahir, Mevsimler, Berducesi, Alkış, Yarpuz, Hece Taşları, Açıkkara, Ihlamur, Hamle, Ardıç, Edik, Çetem; Çorum'da Şehir Defteri; Trabzon'da Kıyı, Mortaka, T, Ruhun Gemisi,Yunus; Samsun'da Gergef, Yolcu; Niğde'de Akpınar; Antakya'da Güney'de Kültür; Manisa (Salihli)'da Bizim Ece; Mersin'de Maki; Tokat'ta Kümbet, Kümbet Altında; Osmaniye'de Güneysu; Antalya'da Nevzuhur; Karaman'da Yeni Vezin; Malatya'da (Darende merkezli) Somuncu Baba, Gümüşhane'de Şehrengiz dergisi hafızalarımızdaki yerini koruyor. Bunların bir kısmı hâlâ çıkmaktadır, bir kısmının maalesef başta ekonomik olmak üzere, çeşitli nedenlerle yayın hayatı son bulmuştur.
Dergiler bir çeşit kültür, sanat ve edebiyat tarlalarıdır. Bizleri bir millet hâline getiren, birlik ve bütünlüğümüzü sağlayan dilimizi; tabir caizse bu tarlalarda ekip biçeriz. Neticede farklı şekillerde ve farklı tatlarda birbirinden güzel söz ürünleri ortaya çıkar. Bunlardan zamana direnebilenler kalıcı olur, direnemeyenler de gözlerden ırak yerlerde kalarak unutulur.
Neresinden bakarsan çok meşakkatli bir iş olan dergicilik bir sevda işidir. Bu sevdaya müptelâ olmayanlar bu işe başlasalar da onu uzun vadede devam ettiremezler. Zira dergicilik çok büyük maddi ve manevi fedakârlıklar gerektirir. Dergi çıkarma işine soyunanın, her şeyden evvel çok sabırlı olması gerekir. Çünkü bu iş bir çırpıda netice alınacak bir iş değildir. Dergicilikte bir çiftçi misali tohumu atıp beklemeniz yetmez. Tohumu attığınız toprağı düzenli olarak sulayacaksınız. Bu da yetmez, çapalayacaksınız. Bu da yetmez, düzenli olarak ayrık otlarını temizleyeceksiniz. Bu da yetmez; soğuktan, tipiden, dondan, aşırı yağmurdan koruyacaksınız. Yoksa bütün emekleriniz bir don veya bir fırtına olayından sonra boşa gidebilir. Onun içindir ki taşrada bir dergiyi yerel imkânlarla yaşatmak her türlü övgüye lâyıktır. Taşrada dergi çıkarmak bir iddiadır. Bu iddiasını gerçekleştirenlere selâm olsun.
Dergicilik birkaç gönüllünün gayretleriyle ayakta kalan bir kültür-sanat alandır. Tahmin edersiniz ki bu zorlukların başında maddî (ekonomik) sıkıntılar gelmektedir. Son yıllarda kâğıt fiyatları ve kargo ücretleri akıl almaz şekilde artmıştır. Öyle ki fiyatlar dokunanın elini yakıyor. Bu bağlamda derginin kargo gönderme ücretinin bir derginin basım maliyetinden daha fazla olduğunu söylersek mesele daha iyi anlaşılır. Sakın abarttığımızı ve ironi yaptığımızı sanmayın. Kitap ve dergilerin kargo ücreti, almış başını gidiyor. Bu yüzden bir merak neticesinde dergiciliğe bulaşanlar bir daha da bu işe kolay kolay teşebbüs edemiyorlar. Bir sevda mesleği olan dergicilik de eski ihtişamlı günlerini mumla arıyor.