Son yılların en keyifli, bir o kadar da en trajik maçlarından biriydi. Gerek Trabzonspor gerek Konyaspor açısından bolca hikaye çıkarılacak destansı bir mücadele oldu.
Gerilim dozajı o kadar yüksekti ki bir taraftar henüz maç başlamadan bu heyecan kasırgasına daha fazla dayanamayıp kalbine yenik düştü. Aslında gerilim düzeyini artıran konular, Konya basınının iki hafta öncesinden Giresunspor'a karşı elde ettikleri galibiyetin ardından Cüneyt Çakır üzerinden "Operasyon çocukları" başlıklı haberle yarattıkları algı ve hasta ruhlu Hıncal Uluç'un demeci oldu. "Trabzonspor'un bugünkü durumu rakiplerinden doğan bir durum.
Denizli maçında hangi futbolu oynadılar? Trabzonspor'un yenileri ve gençleri sahtekârlığı iyi öğrenmişler" diyerek yargısız infaz yapıp kendince bordo mavili ekibi toplum vicdanında hapseden Uluç her türlü saygıyı (!) hak ediyor ya neyse, konuyu dağıtmadan şimdilik ünlemle saygımızı gösterelim!!! Mevlana'nın "Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar" dediği gibi biz bülbül olmayı yeğleyelim. İntihara meyilli gecenin kahramanlarının başında Boşnak çocuk Edin Visca vardı. Yine yaptı yapacağını! "Ne gerek vardı" diyerek bu transferi speküle etmeye çalışanlara kapak olsun mesajı verir gibiydi.
Geldiğinden beri Trabzonspor'u ipten alıyor gecenin viral çocuğu. "Lider" unvanlı takımın başındaki Abdullah Avcı gözlerini kırpmadı bu maç için. Hafta boyunca hem talebelerini hem de tribündeki bordo mavili yürekleri öyle güzel motive etti ki; hepsi dört dörtlüktü. Rakiplerin kabusu olan Akyazı stadında iğne atsanız yere düşmezdi. O derece yani! Stadın kapasitesi olan 41 bin aslan yürek, Avcı'nın telkini ve çağrısına uyup tribünlere gelmişti. İlhan Palut ve mütevazı takımı belli ki etli ekmeği bolca depolayarak üstüne Mevlana şekerini hazmederek gelmişlerdi Trabzon'a. Eeeee "Ne olursan ol gene gel" doktriniyle aşılanmış bir takıma usul ve erkan gereği dersini de vermek gerekiyordu. Nitekim maçın 13. dakikasında demir sarnıç Cornelius'un soldan getirdiği topta rakibine feyk atan Visca'nın golüyle açılan perde ders içerikli mesajlar yüklüydü. Mevlana'nın kendini nitelediği "Hamuş (Suskun)" gömleğini sanki son haftaların suskun ismi Nwakaeme giymişti. Üç dört haftadır adeta sırra kadem basan Nijeryalı bu maçta bir konuştu pir konuştu.
Boşuna "Hayalet Casper" demediler ona. Visca'ya attırdığı ikinci gol öncesi dört kişiyi ipe dizer gibi ritmik hareketlerle geçmesi rakip takıma sinir harbi yaşatırken bordo mavilileri mest etti. Bakasetas'ın direkten dönen füzesinin dışında Dorukhan Toköz'e de farklı bir paragraf açmak istiyorum. Geldiğinde kronik sakatlığından ötürü bocalamıştı. Ama kabul etmek gerekir ki haftalar ilerledikçe kaliteli kumaş olduğunu tescilledi. Bu arkadaşın bir an önce Türk Patent ve Marka Kurumu'na başvurup ayaklarını tescilletmesi şart! Malum, ortalık hırsız kaynıyor! Çalarlar malarlar mazallah! Öyle bir set oldu ki Konya'ya karşı, aşabilene aşk olsun! Tekmeye kafa attı resmen. Terinin son damlasına kadar tüketti alnındaki yanardağ ifrazatını. "Helal ürün" dedikleri bu olsa gerek! Sonuç olarak aksiyonu bol, tempolu bir maç oldu. İkinci devresinde geriye yaslanıp kontrataklarla gol arayan Trabzonspor sahadan 2-1 galip ayrılan taraftı. Bir İtalyan atasözüyle bağlayalım: Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya konur. Tıpkı ecelin de yaşamın bir parçası olması gibi. Tıpkı gecenin ölüm acısı ile zafer coşkusunu iç içe yansıtması gibi.
HAYAL ALEMİNDEKİ SEFİLLER
Şu Konya ikincilik basamağına oturduğunda mal bulmuş Mağribi gibi sevinmişti. Öyle caka, öyle hava ki sanki Jules Verne'in Seksen Günde Devr-i Alem kitabının yeni baskısını yapmaya hazırlanıyor garibim. Kendilerine öyle bir fantastik dünya kurmuşlardı ki janti takım elbiseler giyip uçan halılarda bulutlarla yarış ediyorlar, dünyanın merkezine inip gümrah Konya ovasını oraya taşıyorlar. Kurmaca bir roman bile bu denli engin hayaller barındırmıyor. Mevlana diyarında öyle bir hava yarattılar ki herkesi peşlerinden sürüklediler. Ama Trabzonspor karşısında duvara tosladıklarında masallar ülkesinde olmadıklarını anladılar.
Giresun maçından sonra şehir basını bile mitomanik manşetlerle halkı peşinden sürükleme cihetine gitti. Maçın hakemi Cüneyt Çakır'a Trabzonspor forması giydirip bordo mavili ekibe gönderme yapmışlar. Haberin başlığı da "Operasyon çocukları!" Asparagas haberin, aynı zamanda algının daniskası. Cüneyt Çakır'ı Trabzon'da yüz kişiye sorun, belki biri size pozitif yönde cevap verir. Çakır, bugüne kadar Trabzonspor’un 43 maçını yönetti. Karadeniz ekibi bu maçların 22’sinden galip ayrılırken 11 maçı beraberlikle, 10 karşılaşmayı da mağlubiyetle tamamladı. Çakır mı Trabzonspor'un gıyabında operasyon çeken hakem? Eyyamcı hakeme kalsa bırakın operasyon çekmeyi darağacını çeker sırf Trabzonspor idam edilsin diye. Üstelik bugüne dek her türlü haksızlığa, her türlü kumpasa uğrayan, helalinden şampiyonluğu elinden (ç)alınan bir takımdan söz ediyorsunuz. Heyhat! Yaltaklıkla beslenmeyin, kendinize gelin! Gerçi siz kendinize gelemiyorsanız biz getiriyoruz zaten. Son bir tavsiye, kitap seçkiniz Jules Verne'den değil Victor Hugo'dan olsun, mesela Sefiller... Size yakışır.
AKYAZI’DAKİ YAVUZ SELİM TRİBÜNÜN’DEKİ CASUS!
Trabzon tarih ve kültürle beslendiği kadar futbolla da yoğrulan bir şehir. Eeee kolay değil ezeli rakiplerinden yıllar sonra kurulup İstanbul'un futbol hükümranlığına son verip şampiyonlukları katar katar Anadolu'ya taşımak. Trabzon bu açıdan büyük ve şaşaalı bir takımın doğduğu yer. Bu sezon bir ketenpereye gelmezse ya da 2010-2011 sezonunda olduğu gibi alengirli işlere (şikeye) kurban gitmezse belki de birkaç maç sonra yedinci şampiyonluğunu ilan edecek. Bunun için kulüp yönetimi seri, bir o kadar da temkinli adımlar atıyor. Ahmet Ağaoğlu'nun sevk ve idaresindeki kulüpte sezon başından bu yana canhıraş bir mücadele ve tatlı bir heyecan söz konusu. Kadrosu revize edilen yönetim yedi yirmi dört sahada. Özellikle geleceğin kadrosunu kurmak için tüm birimler seferber oldu. Trabzonspor Amatör Branşlar Sorumlusu Coşkun Öztürk, Trabzon Birinci Amatör Küme'de ilk 9 takımın play-offlara kalmasıyla birlikte bir ajan gibi tüm maçları mercek altına aldı. Öztürk geçen hafta Akyazı'daki Yavuz Selim sahasında oynanan 1961 Araklı-Beşikdüzü Yeşilköy maçını mimar kardeşi Serkan Öztürk, Yalıspor yöneticisi İsmail Gündoğdu, Civan Öztürk ve arkadaşları ile birlikte seyretti. Trabzonspor'un taze kanlarından Coşkun Öztürk adeta amatör futbolun nü halini orada çizdi. Geleceğin yıldızı olabilecek futbolculara dair enine boyuna notlar aldı. Çıplak gözle edindiği bilgiler doğrultusunda yönetime sunmak üzere geniş çaplı rapor tuttu. Öztürk bu işlere aşina olan bir yönetici. Trabzonspor'a yönetici olmadan önce biri Hollanda'da, diğeri memleketi Trabzon'da olmak üzere iki kulübün başkanlığını yaptı. Bu bakımdan bordo-mavili kulübün cevheri niteliğinde. Tabiri caizse başkan Ağaoğlu Öztürk'ü yönetimine almakla eksik kalan taşı gediğine koymuş oldu.
KONYA’YA DEFATEN GİTTİM
Selçuklu’nun payitahtı. Mevlana’nın ve Şemsi Tebrizinin yattığı yer, Bizim için çok değerli bir belde. Konyaspor’un başkanı Trabzonspor maçı Hakemine veryansın etmiş. Hakem bir kere, Abdülkerim ve Soner adlı oyuncularını oyunda tuttu, Başkan Fatih…! Sen neyin kafasını yaşıyorsun. Sana tavsiyem, Çiftbaşlı KARTALI Kendine Arma etmiş KONYASPOR’un Konya’daki satış mağazalarının yanında Faaliyet gösteren, İstanbul’un KUŞ, KARGA VE PİSİK, Arması kullanan takımlarından KONYA Halkını kurtarmaya bak. Fatih ÖZGÖKÇENNNN…! Anladın mı? UŞAĞIM. Bunu yapabilirseniz. Büyük camia olursunuz. Hadi bakalım maçan yer mi? Konuk Yazar: YAVER ŞAHİN
LİDERİ LİDER YAPAN FUTBOLUDUR
Önceki hafta şampiyonluk yolunda giden Trabzonspor, Kasımpaşa maçını 1-0 alarak puanını 57’ye çıkarmıştı. Karşılıklı gol pozisyonlarını değerlendiremedik. Hakemin çıkardığı kırmızı kartlara da saygı duyuyorum ama bence çok sert bir karardı. Her ne kadar Perez gibi deneyimli bir oyuncunun yapmaması gereken tepkiler oluşmuş olsa da. Sonuç olarak takımımız her şeye rağmen güzel bir galibiyet almıştır. Ardından oynadığımız Ziraat Türkiye kupası maçında rakibimiz olan Altaş Denizlispor’ün dört büyük takımdan olan Galatasaray’ı elediği gibi bizi de elemek istediler. Ama biz buna tabii ki müsaade etmedik. Yeni transferimiz olan Kouassi oynadığı oyunla ve attığı gol ile Trabzonspor taraftarlarının beğenisini ve güvenini kazanmıştır.
Ben de kendisini çok beğenerek izledim. Kupa maçını 2-1 kazanarak çeyrek finale yükseldik. Çeyrek finaldeki rakibimiz Antalyaspor oldu. Çeyrek final maçları 1-2-3 Mart tarihlerinde oynanacak. Tüm takımlara başarılar diliyorum. Umarım Trabzonspor başarısını kupa maçlarında da devam ettirir. Son olarak da pazar günü belki de sezonun en önemli karşılaşmasını oynandı Konyaspor’la..Trabzonspor maça çok arzulu ve coşkulu başladı ve taraftarın da muhteşem desteğiyle 13. dakikada beklediğimiz golü buldu. 67. dakikada Nwakaeme’nin mükemmel çalımları ve asisti ile Visça ikinci golü buldu. Bu arada Visça da Trabzonspor’a geldiğinden beri hiçbir maçı gol atmadan geçmiyor. Bu da onun ne kadar doğru bir transfer olduğunu gösteriyor. Son 10 dakika boyunca Konyaspor baskılı oynayarak maçı 2-1 getirdi. Ama Trabzonspor bu galibiyet ile tekrardan neden lider olduğunu göstermiş oldu. Galibiyet ile de en yakın rakibimiz Konya ile de farkı 12 puana çıkarmış olduk. Şampiyonluk yolunda belki de en önemli galibiyetimizi almış olduk. Tebrikler takım! Tebrikler yönetim! Tebrikler taraftar! Bu sene hep beraber şampiyonluğa… EFE KAAN ÖZTÜRK
BAŞKAN DEDİĞİN BÖYLE OLUR YENER DURMUŞ
Amatör futbolun vefalı, bir o kadar özverili yöneticilerinden biri... Ailesinden feragat ederek günün büyük bölümünü köyünün takımı Çağlayanspor'a harcıyor. O çok yönlü ve pozitif bir kişiliğe sahip. Rahmetli Ayhan Işık'la özdeşleşen Cingöz Recai gibi bir adam... O filmde bir replik var ya hani, "Trendeki adam, taksideki adam...
Evet, trendeki adam, taksideki adam ve şimdi burdayım." Yener Durmuş da bu kulüpte roller dağıtılırken hiyerarşik düzen kavramını dikkate almayıp her role soyundu. Başkanlık koltuğunda o, elinde çalı süpürgesiyle temizlik görevlisi o, şoförlük mahallinde o, güvenlik görevlisi o, sıva, kalıp ustası o... "Ne iş olsa yaparım" diyenlerden... Üstelik gocunmadan, kibir yapmadan, kendini dev aynasında görmeden... Kulübün emrine amade resmen. Bana mısın demiyor bu kadar yüke. Hızır gibi her yere yetişiyor. Oyuncularına baba şefkatiyle yaklaşıyor, onların her sorununda yanlarında oluyor. Takımda bir aile ortamına zemin hazırlamış. Kulüptekilerden de saygı görüyor. Geçenlerde oynanan U19 maçında genç oyunculardan Deniz'ın ayağı kırılınca başından bir an bile ayrılmadı. Amatörün cefakar başkanı Yener Durmuş oyuncusunun her şeyi ile yakından ilgilendi.
Onu ameliyat ettirdi. Kendi çocuklarına verdiği değeri futbolcularına ve teknik heyetine de veriyor. Bunun da semeresini görüyor. Türk futbol dünyasında eksikliği hissedilen başkan portföyü çizen Durmuş Trabzon Amatör futbolunun bir Cingöz Recai'si değil belki ama çok yönlü kimliğiyle popülaritesini günbegün artıran bir isim.